‘İki Amerika’nın bir filmi: Muhteşem Yedili

Benim yaşım sinemada kovboy filmlerini izlemeye yetmedi. Tommiks gibi çizgi romanlara da sonradan bakabildik. Fakat pazar günleri TRT-1 ekranına gelen Vahşi Batı klasikleri, çocukluğumun anılarındandır. Özellikle kışları… Küçük bir odada yanan sobanın üzerinde kızaran ekmekler, tereyağı kokuları, ballı ılık süt, televizyondan yankılanan Apaçi çığlıkları, at kişnemeleri, altıpatlarların çıkardığı kurşun vızıltıları…

Ülkemizin efeleri, seymenleri sinemaya maalesef çok fazla aktarılmadı. Atçalı Kel Mehmet, Çakırcalı Mehmet Efe gibi efelerin hayatı beyazperdeye uyarlansa da, bugün bu değerlere dönülüp bakılmıyor. Fakat Batı’nın efesi diyebileceğimiz kovboylar, ABD’nin en önemli ihraç malzemelerinden oldu. Bugün bile hâlâ çok hasılat yapan kovboy filmleri çekiliyor.

DOĞU-BATI DÜELLOSU: LEONE-KURUSAWA

Aslında bugün en çok bilinen Kovboy filmleri, ABD ve Hollywood imzası taşımaz. Avrupa kökenlidir. Birçoğunda İtalyan yönetmenlerin imzası vardır. Bu yüzden genelde, “Spagetti Western” olarak bilinirler. Bu, bir tür haline gelmiştir. 600’den fazla “Spagetti Western” filmi arasında “İyi, Kötü, Çirkin”, “Batı’da Kan Var”, “Birkaç Dolar İçin”, “Benim Adım Hiçkimse” gibi gişede fırtına estirenler de çıkmıştır.

Spagetti Western aslında Doğu sinemasından kopya edilerek meydana getirilmiştir. Sergio Leone'nin yönettiği ve başrolünde ilk kez Clint Eastwood'un yer aldığı “Bir Avuç Dolar” (Per un pugno di dollari-A Fistful of Dollars) filmi, Akira Kurusawa’nin Yojimbo (1961) filminden birebir kopya idi. Kurusawa, Leone’ye dava açtı, kazandı. Filmden elden edilen gelirin yüzde 15’i Kurusawa’ya gitti.

YİNE KURUSAWA’DAN ETKİLENDİLER

Kovboylar, Batı’nın vahşi dünyasında halkın yardımına koşan Robin Hood’lar gibilerdi. Efesoylulardandır. Cesur ve merttirler. Evet banka soyarlar, para için her işi yaparlardı. Onlar ödül avcılarıydı. Fakat fakir halkın koruyucusuydular. Canlarını darda olan halk için tehlikeye atarlardı.

Bunu şundan yazıyorum. 2016 yapımı Muhteşem Yedili, (The Magnificent Seven) filmini izledim. Film aslında bugünün kendi iç çatışmasını yaşayan ABD’nin bir tablosunu sunuyor. ABD’de günümüzün tablosu şu: Okyanus ötesi emperyalist tekellere karşı, önce kendi insanımız diyenlerin (First America) mücadelesi var. Film, işte bu çatışma üzerinden de okunabilir.

Aslında bu filmin tarihçesi de Doğu’ya dayanıyor. Yine bir Kurusawa etkisi görüyoruz. Film, Kurusawa’nin 1954 yapımı Yedi Samuray (Shichinin no Samurai) filminden esinlenme. İlk olarak 1960 tarihinde Western olarak çekildi. 2016 yapımı olan, bunun bir yeniden çevrimidir.

‘YANGINDA KAYBETTİKLERİMİZİ KÜLLERDE BULDUK’

Film, Rose Creek kasabasında geçer. Sanayici ve iş insanı Bartholomew Bogue, maden alanlarını giderek genişletmektedir. Çiftçilikle geçinen halkın elinden arazisini ucuza kapatarak adeta el koymaktadır. Buna karşı çıkanlar ise katliama uğrarlar. Bogue’un insana bakışı tekelci sermayenin insanı köleleştirici tavrına örnektir: “Eğer Tanrı onların kırkılmasını istemeseydi, onları koyun yapmazdı.”

Bogue’un kocasını öldürmesi sonrası intikam yemini eden Emma Cullen, neyi var neyi yoksa kovboy ekibi toplamak için verir. Sam Chisolm önderliğinde muhteşem silahşörlerden oluşan yedili bir araya getirilir. Chisolm, kimlerle savaştıklarını ve sonucunun ne olacağını şöyle özetler: “Kötü adamlarla savaşmaya gidiyoruz, muhtemelen hepimiz öleceğiz.” Yani insan adına kendilerini feda etmektedirler.

Filmde onları para birleştirse de, muhteşem yedili sonunda tekelci bir iş adamının altında ezilen mazlum çiftçilerin topraklarını savunan kahramanlara dönüşür.

Emma Cullen’in de son sözleri çok anlamlıdır: “Hayatlarında ne oldularsa, burada, sonunda, her adam cesaret ve onurla ayakta durdu. Kendileri için savaşamayanlar için savaştılar ve onlar için de öldüler. Hepsi kendilerine ait olmayan bir şeyi kazanmak içindi. Muhteşemdi.”

Muhteşem Yedili, bu konuda da 300 Spartalı benzeri bir etki veriyor. Chisolm’un “Yangında kaybettiklerimizi küllerde bulduk.” sözü daha bir anlamlı hale geliyor.

‘ŞAHİN’ HARRIS Mİ HEARTLANDCI TRUMP MI?

ABD’de seçim yaklaştı. Pusulalar üzerinde Demokratlar ve Cumhuriyetler, onları temsilen de Kamala Harris ve Donald Trump yarışacak. Aslında bu aynı zamanda ABD’deki iki siyasi çizginin çekişmesi de.

Harris, yarıştan çekilen/çektirilen Biden’ın yerini aldı. Esas olarak okyanus ötesi tekellerin adayı konumunda. Dolar saltanatını sürdürme derdinde olan, bunun için küresel çatışmaları kışkırtacak şahin kanadın temsilcisi. Trump ise “Afganistan’a, Irak’a, çöllere niye para gömüyoruz” diyen ve önceliğin ABD’de olduğunu, bu kaynakların ülkede ve halka harcanması gereken bir çizgiyi temsil ediyor.

Rus stratejist Aleksandr Dugin, Trump’ın daha önce Cumhuriyetçiler ve Demokratlar arasında kurulan “küreselci, liberal, tek kutuplu, Atlantikçi ve Amerikan merkezli” konsensüsü bozduğunu belirtiyor. (1)

Dugin ABD’de iki medeniyet bulunduğunu şu sözlerle ifade ediyor:

“ABD 2020, bu nedenle, birkaç değil, tam olarak iki medeniyetsel bölgeden oluşuyor: orta kısmı Heartland'dan ve Heartland'dan keskin bir şekilde farklı olan, aynı sosyo-politik sistemi temsil eder iki kıyı bölgesinden. Kıyı bölgeleri, Demokratların bölgesidir. Demokratlar tarafından Biden lehine ve Trump'a karşı seçim kampanyasında yer alan BLM, LGBT+, feminizm ve solcu aşırılığın (antifa terörist grupları) en aktif protestolarının odaklandığı yer buralardır. Trump'tan önce, ABD'nin sadece kıyı bölgeleri olduğu görülüyordu. Trump, Amerikan Heartland'ına ses verdi. Böylece ABD'nin kırmızı merkezi aktive edildi ve harekete geçirildi. Trump, siyasi seçkinler arasında pratikte hiçbir şekilde temsil edilmeyen ve küreselcilerin gündemiyle neredeyse hiçbir ilgisi olmayan bu ‘ikinci Amerika’nın Başkanıdır. Burası küçük kasabaların, Hıristiyan toplulukların ve mezheplerin, çiftliklerin ve hatta endüstrinin daha ucuz iş gücüne sahip olan alanlara kaymasıyla harap olmuş eski büyük sanayi merkezlerinin Amerika'sıdır. Burası terk edilmiş, ihanete uğramış, unutulmuş ve aşağılanmış Amerika. Bu ‘deplorables’in anavatanı, yani beyaz veya renkli olan, Protestan veya Katolik olan gerçek Amerikan yerlilerin, kökleri olan Amerikalıların anavatanı. Ve bu ‘Heartland’ Amerikası, kıyı bölgelerinin baskısı altında hızla yok oluyor.”

“Bu savaşta iki Amerika birbiriyle çarpışıyor: iki ideoloji, iki demokrasi, iki özgürlük, iki kimlik, iki karşılıklı olarak birbirini dışlayan değer sistemi, iki siyaset, iki ekonomi ve iki jeopolitik.”(2)

SİLAH KININDA PASLANMAYACAK

ABD ekonomik olarak da geriliyor. 1980’de 880 milyar dolar olan ABD’nin millî borcu, 2019 yılında 22,7 trilyon dolara yükseldi. 14 Temmuz 2021’de bu borç, 28,5 trilyon dolar.(3)

Bunun yanı sıra ABD tahvil piyasalarının toplam büyüklüğü 42,7 trilyon dolar. 42,9 trilyon dolarlık hisselerin rehin verilmesi yoluyla borçlanıldığını da hesaba katarsak toplam 85,6 trilyon dolarlık bir borç büyüklüğüne ulaşıyoruz. Bu sayılar, ABD’nin GSYH’sinin 4 katı kadar bir borç batağı içinde olduğunu gösteriyor.(4)

ABD’de 38 milyon insan gıda yardımıyla yaşıyor. On milyonlar işsizlik parasıyla geçinmeye çalışıyor. Sağlık hizmetinden yararlanamayanlar büyük çoğunluk. Bir tek hastalanmama umutları var.(5)

İşte bu ekonomik tabloda küreselci, liberal, tek kutuplu, Atlantikçi güçlerle “First America” diyenler arasında çatışma büyüyor. İç savaşın işaretleri görülmeye başladı bile. Hatta Hollywood’a İç Savaş (Civil War) anlatan, Trump’a “Geri adım at” mesajları veren film bile yapıldı.

Seçimler öncesi silahlar çekilmiş durumda. Bir önceki seçim sonrası yaşanan Kongre Baskını, yakın zamanda Trump’a yapılan suikast, artık silahın kınından çıktığını gösteriyor.

Tarihin cilvesi gibi: Amerika hep küçümsediği “çatışmaların eksik olmadığı Orta Doğu’ya” benziyor.

Spagetti Western’ler yeniden piyasada. Ama bu kez beyazperdede değil, seçim meydanlarında.

Tabiî bu iki seçenekten farklı olarak emekçi güçler de kendini göstermeye başladı: Redneckler.

ABD halkının çözüm arayışları, derinleşerek sürecek.

Hesaplaşma kaçınılmaz.

O vicdanlı, mert, cesur kovboyların tarihe çıkış sahnesini yeniden görebilecek miyiz?

İzleyeceğiz.

DİPNOTLAR:

(1) Aleksandr Dugin, ABD'deki seçim değil iç savaşın ilk aşaması, 27 Ekim 2020, Aydınlık.

(2) Dugin, a.g.m.

(3) Doğu Perinçek, ABD Yol Ayrımında -Biden’ın Dünya, Amerika ve Türkiye’deki Çatalçıkmazı-, Kaynak Yayınları, 4. Basım, Eylül 2021, s. 34.

(4) Perinçek, a.g.e., s. 42.

(5) Perinçek, a.g.e., s. 158.