İki farklı politik anlayış (TAMAMI)


İki farklı politik anlayış

Şahin Mengü

Siyasi partiler; aynı inanç etrafında birleşerek, iktidara gelip, ülkeyi yönetmeye talip olan kişilerin oluşturduğu tüzel kişilik olarak tarif edilir.
Siyasi Partiler ister iktidarda olsunlar ister muhalefette olsunlar demokratik siyasi hayatın vaz geçilmez unsurlarıdır. Bu özellikleri nedeniyle de ülkede yaşanan olaylar ve tartışmalar hakkında görüş bildirmekten kaçınamazlar. Zira; ülkede yaşanan herhangi bir olumsuzluk karşısında suskun kalırlarsa kamuoyu onların bu konuda ne düşündüğünü öğrenemez. Çok öykündüğümüz batı demokrasilerinde her olgu ve her konu kamuoyunun önünde tartışılır. Bu tartışmalarda siyasi partilerin söylemleri seçimlerde kendisine oy vermesi muhtemel seçmen indinde kamuoyu oluşturur. Parti Yetkili organlarını hangi konuda ne düşündüğünü bilmeyen seçmen kitlesinin doğru ve sağlıklı tercih yapması beklenemez.
Çok partili bir düzende , muhalefet partilerinin yönetiminde olanlar, kendisi dışındaki muhalefet ve iktidar partileri arasında yaşanan herhangi bir tartışmayı ellerini ovuşturarak, sessiz kalarak bu tartışmaların kendi lehlerine olduğu, ekmeklerine yağ sürdüğünü düşünerek dışında kalarak seyrederlerse çıkarcılık yapmış olurlar. Özellikle tartışma konusu demokrasi, hukukun üstünlüğü, hukuk devleti, ülke bütünlüğü ise, bunun karşısında cesaretle ve büyük bir açık yüreklilikle vaziyet almak zorundadırlar. Aslında eğer siyasete, ülke yararından çok, şark kurnazlarının görüş açısından bakıyor iseniz, bu vaziyet almak şeklindeki olması gereken demokratik tutumunuz, kısa vadeli çıkarlarınıza aykırıda olabilir.

“Tekke ve zaviyeler açılsın”
Geçtiğimiz hafta bir televizyon programına katılan, "Yeni CHP" (!) nin yeni yönetimine yakın olduğu bilinen bir gazeteci, yaklaşık olarak, şu anda görevde bulunan CHP yönetiminin örneğin BDP ile AKP arasında , BDP’nin desteklediği bağımsız adayların Yüksek Seçim Kurulunca önce düşürülen, sonradan itiraz üzerine Anayasaya aykırı olarak verdiği kaldırma kararı karşısında, bu olaya taraf olmayarak ne iyi yaptığını, böylelikle Kürt kökenli seçmenin tepkisini çekmediğini ileri sürmüştür.
Bu davranış CHP yönetimlerine yakışmadığı gibi, Kürt kökenli yurttaşlarımızın sağduyusuna haksızlıktır, saygısızlıktır. Adına “Yeni” de dense Cumhuriyet Halk Partisi’nin şimdiki yöneticileri Atatürk’ün, İsmet Paşa’nın oturdukları koltuklarda oturmaktadırlar. Onların bu partiye bıraktığı siyasi ahlak anlayışından sapamazlar, sapmamaları gerekir.
Bir diğeri çıkıp din duygularını istismar ederek, “tekke ve zaviyeler açılsın” diyebilmekte, bir diğeri Fettulah Gülen’e methiyeler düzerken CHP’nin bildiğimiz ve olması gereken laiklik anlayışından vaz geçtiğini söylemektedir.
Mustafa Kemal ve İsmet Paşa siyasi yaşamları boyunca kısa vadeli siyasi çıkarları uğruna bu ülke insanın kutsal din duygularını hiç sömürmediler., sömürülmesine de izin vermediler. Zira onlar o günde dindar olan Anadolu Halkının sahte dindarlarla gerçek dindarı en iyi şekilde ayırmasını bildiğini tespit etmişlerdir.
Bazı konularda susarak veya basit çıkarlar uğruna Makyevelist bir yaklaşımla başarı elde etmeye çalışmak hiçbir zaman kalıcı ve uzun vadeli başarı getirmez. Zira, kalıcı başarılar idealistlerindir. Siyaseti temyiz duygularla dürüstçe yapanlar sonunda muhakkak başarılı olacaklardır. Pyrrhus Zaferleri kazanmak önemli değildir, mühim olan onun sonu gibi bir sonla karşılaşmamaktadır.
İşte “Yeni” (!) CHP’nin Saygı Değer yöneticilerinin üzerine düşen en büyük görev; yönettikleri Partinin kendi kurdu1kları bir parti olmadığını, tarihi kök ve değerleri olduğunu, Devletten evvel var olan, kurucularının varmak istedikleri ideallere, Makeyvelist düşünceden uzak durarak, temiz vasıtalarla ulaşan ve bu yoldan şaşmayan insanların kurduğu bir parti olduğunu unutmadan partiyi yönetmeleridir.

smengu@aydınlıkgazete.com