İki fotoğraf tek yanıt
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, 1 Haziran’da, benim bu yazıyı yazdığım günün akşamı İstanbul Yenikapı’da, 300 binin üzerinde vatandaşla açık havada teravih namazı kılacaklarını söylemişti. Erbaş’ın basın mensuplarıyla iftar yemeği de Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başlamış. Siyasi mitingler CHP eliyle böyle başlarken iftar yemeğinin başlamasında ne var diyeceksiniz. Siz de haklısınız. Üstelik laiklikle birlikte siyasi alandan çekilen "Din İşleri" başkanı yeniden, adım adım davet ediliyor gibi. Yine "üstelik" herkes, o mangalda külsüz "atatürkçüler" hiç seslerini çıkarmıyor, peşe takılmış gidiyorlar, "üstelik" laiklik ilkesinin çiğnenmesinde ben daha beterini yaparım cinsinden öncülük ediyorlar... Bu arada bir cümle önce "Atatürçülük" sözcüğünü bilerek küçük harfle yazdım. Çünkü bizim bildiğimiz özel şahıs "Atatürk"le bir ilgileri kalmamış olduğu anlaşılıyor.
YAHU NE İSTANBUL’MUŞ
Haberin altına yazan vatandaş görüşlerine bir göz atalım sonra bu yarışa tekrar döneceğim.
"300 bin mümin namaz kılarken, uzaydan da görülebilecek ki, bu denli büyük bir kalabalık Guiness rekorlar kitabına dahi geçebilir.
"300 bin kişiyi namaz için toplayacaklar. Sonra miting yapacaklar. Güzel taktik.
"Süper olur. Siyasal islam olduğunuzu anlamakta güçlük çekenler de böylece anlar. 500.000 kişiyle olsun.
"Açık hava da kılınınca sevap daha çok olur tabi.
"Çatı duvar olmayınca Allah daha mı iyi görür kullarını.
"Açları doyurun önce.
"Hak ve inançların suistimalinde sınırları zorlamıyor, aşıyorsunuz... Yahu ne İstanbul’muş be ..."
Gerçekten ne İstanbul!
Gerçekten inançların kötü kullanımı!
Gerçekten Prof. Dr. Kemal Üçüncü’nün nitelediği gibi "teşhir!"
(Hoş, "online sadakataşı" bile var bu memlekette... anlam ve kökeninden uzak...)
Dinimizde ve Cumhuriyetimizde ve de kültürümüzde var mı bu "teşhir"?
Türkçemiz de bile ne güzel deriz... bir bedendeki iki elin bile haberi olamalı...
Ne yüz kızartıcı işler bunlar!
Neden?
Çünkü miting alanında yarış var. Siyasette ve hizmette ve programda ve çözümde yarışamayınca. Sen mitingi imamla açarsan, ben de daha âlâsını yaparım diyor öteki.
Yarış var yarış...
Biri gidiyor İsmailağa Cemaatine icazet almaya; öteki durur mu, soluğu destek için Veysel Karani’nin torunlarının elini öpmekte alıyor.
TİTREME HAZIRLIĞI
Haber basında şu başlıklarla veriliyor:
"Vücudunun her yerinden titreme hazırlığı: İmamoğlu Hırka-i Şerif’i ziyaret etti
23 Haziran seçimlerinde CHP’nin İstanbul Belediye Başkan (İBB) adayı olan Ekrem İmamoğlu, Fatih’te Hırka-i Şerif ziyaretinde bulundu. İmamoğlu, ‘İstanbul, maneviyatı yüksek bir şehir. İstanbul’da görev yaparken insanın vücudunun her yerinin titremesi lazım’ ifadelerini kullandı."
"İmamoğlu’nun Hırka-i Şerif ziyareti: Veysel Karani’nin torunlarından destek aldı
İmamoğlu, kendisine hediye edilen destimali (Hırka-i Şerif’i öperken kullanılan mendil) öpüp alnına koyarak teslim aldı. İmamoğlu, ziyaretin ardından camide şükür namazını kıldı."
Bu da el öpmede yarış!
EL ÖPMEDE YARIŞMAYIN
Lütfen bana söyleyin... Bu nasıl bir seçim çalışmasıdır??
Dinimizi ve siyasetimizi lütfen kirletmeyiniz!
Biz onları Cumhuriyet devrimimizle özenle koruma altına aldık.
Emperyalizme karşı, bağımsızlığımızdan, birliğimizden yana mücadelede yarışsanıza, PKK/PYD terörüne sen son verirsin hayır ben desenize, FETÖ’nün kökünü ben daha iyi kazırım, ekonomide ben çözüm getiririm, o nedenle de İstanbul’u ben daha iyi yönetirim diye çıksanıza karşımıza...
Bir de Vatan Partisi’nin "gerçekten belediye başkan" adayı Mustafa İlker Yücel’e soruyorlar neden aday oldun diye...
İşte iki fotoğraf! Tek yanıt!
Oyum elbette temizden yana!
Daha iyi yönetecekten yana!
Ve de teşekkürlerim...
Gönül ve vicdan rahatlığıyla, bilgi güvenliğiyle oy vereceğim için.