İki yazar iki kitap

Kadim dostum Kemal Anadol siyasetin sol kanadında toplumu ve özellikle emeği yüceltmek için mücadele veren inançlı bir devrimcidir. Onunla 1973 yılında TBMM’de görev yaptık ve inançlarımızın mücadelesini ödün vermeden sürdürdük. Ben 1977 yılında CHP’nin gerici tayfasının Bizans oyunlarına yem olurken o CHP’de Kılıçdaroğlu yanlışına kadar görevine devam etti. CHP’nin devrimciliğini, ulusalcılığını reddedip yeni bir CHP yaratma yanlışına düşenler sonunda Kemal’i de dışladılar. CHP’deki düşüş geçmişi inkâr ile böyle başladı.

SİYASETİN KÜLLERİNDEN YENİ BİR KEMAL DOĞDU

Sol siyasetin olgunlaştırdığı, hapishanelerin damıttığı Kemal Anadol çok güzel kitaplar yazdı. Bence Anadol’un yazarlığı siyasetçiliğinin üstünde. Doğan kitapdan çıkan ve 8. baskısını yapan “Büyük Ayrılık” kitabını her yurtseverin, ülkenin nasıl bugünlere geldiğini öğrenmek isteyen herkesin mutlaka okuması gerekli. Kitap Dido Sotiriu’nun “Benden Selam Olsun Anadolu”ya kitabının sıcaklığını taşıyor, Türk ve Rum halkları arasındaki kardeşliği anlatıyor. Aşkı, dostluğu, ihaneti ve Osmanlının çöküşünü gözler önüne seriyor, Çakırcalı Efe’den Bab-ı Ali baskınına, İttihat ve Terakki’nin  iktidara gelişine, Balkan Savaşı’na öyle bir bakışı ve öyle güzel anlatışı var ki Anadol’un kendinizi sanki olayların içinde gelişmelere bir tanık olarak buluyorsunuz. Okuyucuyu böylesine olayların içine koyan bir kitabı kolayca bulamazsınız. Büyük Ayrılık Osmanl’nın dramını anlatıyor ve bunca harabenin içinden genç ve diri bir yeni devlet yaratan Atatürk’ün büyüklüğünü bir kere daha anlıyorsunuz. Kitabı okuduktan sonra ister istemez AKP yöneticileri ile İttihat ve Terakki’nin sorumluları arasında bir benzerlik görüyorsunuz. İkinciler Osmanlı’yı yok etti birinciler yani AKP’liler ise Cumhuriyet’i yok etmek istiyor. Umarız sonları İttihatcılara benzemez.

CAMİNO’NUN MUCİZESİ

CHP’li siyaset günlerimde Tekin diye yurtsever ve kendini toplumsal güzelliklere adamış bir dostu tanımış ve onunla dostluğumu sürdürmüş, inandıklarımızı uzun söyleşilerle paylaşmıştık. Bir gün bana Rıza Keskin’in Camino’nun Mucizesi adlı bir kitabını verdi. “Kim bu Rıza Keskin?” diye sorduğumda “benim” diye yanıtladı ve beni çok şaşırttı. “Nüfus kaydında adım Rıza Keskin ama herkes beni Tekin diye bilir” dedi.

Orhan Veli’nin, “Dünyalar vardır düşünemezsin, gürültüyle çıkar duman topraktan” diye başlayan bir şiiri vardır. Tekin de Kaynak Yayınları’ndan çıkan Camino’nun Mucizesi adlı kitabı ile beni düşünemediğim bir dünyanın yollarına götürdü. Sanıyorum Tekin yaptığı uzun bir yolculuğu Tigin adında birine yaptırıyor ve akıl almaz güzellikte bir yolculuğun içine okuyucuyu çekiyor. El Camino de Santiago Hıristiyan çileciliğini simgelercesine sekiz yüz kilometrelik bir yol boyunca yürümeyi öngören kutsal bir yol. Bugün bu yoldaki yürüyüş dinsel amaçlarla değil insanın kendisi ile hesaplaşması, kendi derinliklerine inmesi ve kendine yeni bir dünya yaratması adına yapılıyor. Tekin’de öyle yapmış o uzun çileli yolu kardeşi Banu ile yürüyerek kendisinden yeni bir insan yaratmış, o uzun yolun sonundan süzülerek yepyeni bir dünyaya kucak açmış.

O uzun yolu yürümek ve içinizdeki gerçek insanı tanımak için bu kitabı mutlaka okuyun. Fransa’da St. Jean Pied de Port’tan başlayıp İspanya’nın Bask bölgesinde Galiçya’nın başkenti Santiago de Compostela’da sona eren bu yolculukta inanılmaz güzellikte insanlarla tanışacaksınız. Sakın kaçırmayın.