İki yüzlü zavallılar
15 Temmuz faciası insanları tanımamız için çok iyi bir fırsat oldu. Bir kısım siyasetçi, asker ve gazetecinin ne kadar iki yüzlü zavallılar olduğunu gördük.
İktidarı elinde bulunduran, bu ülkeyi 14 yıldır yönetenler, 1980’li yıllardan beri organize olmaya başlamış örgütü, bu ülkede darbe planlayacak hale siz getirmediniz mi?
Onların bürokraside yer tutmalarına siz imkan vermediniz mi?
Bu namus yoksunu sürü mensupları, yargıyı ele geçirsinler diye yargıdaki bütün dengeleri 12 Eylül 2010 Anayasa değişiklikleri ile siz bozmadınız mı?
Sırf hukuktan başka endişesi olmayan yargıçlar azınlıkta kalsınlar diye, sayısal olarak dünyada örneği olmayan yüksek yargı, sizin eseriniz değil mi?
Bu ülkede yargı yoluyla sivil darbenin önünü açmak için “Uygun savcı arıyoruz” diyen siz değil miydiniz?
Bu ülkenin dürüst vatansever demokrasiye aşık çocukları, düzmece davalarla zindanlara atılırken ellerinizi ovuşturup, gerdan kırarak “Ben bu davanın savcısıyım” diye siz haykırmıyor muydunuz?
17 Temmuz günü göz altına alınan iki Anayasa Mahkemesi üyesi, kimin tarafından o görevlere atanmışlardı?
Üyelikleri düşürülen HSYK üyeleri hangi sivil darbe operasyonundan sonra o görevlere getirilmişlerdi?
Bugün hakkında soruşturma açılarak açığa alınan binlerce hâkim hangi tarihte bugünkü görevlerine getirilmişlerdi?
Gülen hareketi, sizin tetikçiliğinizi yapar görünerek, aslında kendi yol temizliklerini yaparak kendi liyakatsiz kadrolarına yer açarken dostunuz değil miydi?
Müştereken ele geçirilen devlette birbirinize tahammülünüz kalmayınca, yani devleti paylaşamayınca aranız açıldı ve birbirinize girdiniz.
Bu arada siz askerler ne yaptınız, pırıl pırıl vatan evlatları düzmece belgelerle kurulmuş davalarla zindanlara tıkılırken, sessizce seyrettiniz. Hatta, belki de “hak etmediğimiz görevlere geleceğiz” diye, bu hukuksuzluğu ellerinizi ovuşturarak seyretmiş bile olabilirsiniz.
Mensubu olduğunuz ordu “terör örgütü”, onun en tepesindeki, gerçek bir demokrat olan komutanınız, düzmece belgelerle “Terör örgütü üyesi olmakla” suçlanırken ses bile çıkartmadınız. Bunu da “hukuka saygının” arkasına sığınarak yaptınız.
Nitekim hak etmediğiniz görevlere geldiğiniz, FETO’cular en yakınınıza adam yerleştirip darbe planlarken bile bunu fark edemediğinizden anlaşılıyor.
Sade o mu? Bugün bile, size emanet edilmiş, 20 yaşındaki, günahsız Mehmetçiğin IŞİD kafalı şerefsizler tarafından linç edilmesine, dövülmesine, aşağılanmasına bile tepki veremiyorsunuz.
Bu aşağılanmanın, itibarsızlaştırmanın da en çok da PKK’nın işine yarayacağını bilmenize rağmen, tepkisiz kalıyorsunuz.
Rütbesiz erin, onbaşının, çavuşun aldığı emre uymaktan başka yapacağı hiçbir şey olmadığını bile söylemekten acizsiniz.
Ya şimdi televizyon kanallarında, gazete köşelerinde demokrasi havariliği yapan bir grup gazeteci var ki, onlara acımak mı gerekir, yoksa suratlarına tükürmek mi karar vermek hakikaten çok zor.
Allah’tan teknoloji çok gelişti de artık basının arşivine ulaşmak çok kolaylaştı.
Bu Ergenekon, Balyoz ve diğer TSK’yı yıpratma, itibarsızlaştırma davaları için bunların neler söyleyip yazdıklarına ulaşmak artık çok kolay.
Askeri, aydını, kendi meslektaşları zindanlarda işkence çekerken, ölüme tahliye olurken, o insanlara lanet okuyan, darbecilikle suçlayan bu zavallılar, onların söylemiyle “ Hoca efendi Hazretlerine” ve Kaçak Saray’da oturan zata uşaklık etmek yarışında idiler.
Şimdi bunları televizyon ekranlarında, köşe yazılarında demokrasi nutku atarken görmek, okumak inanın insanın midesini bulandırıyor.
Demokrasiye ve hukukun üstünlüğüne saygı, bağlılık, bu kurumlara kimin tarafından gelirse gelsin, ister eli silahlı birkaç serdengeçtiden, ister meşru yollardan iktidara geldikten sonra sivil darbe yapma hevesinde olanlardan gelsin, karşı çıkmakla olur.
Şimdi demokrasi havarisi kesilen, dünün işbirlikçisi yardakçıları, sizler iki yüzlü zavallılar, artık bir özeleştiri yapın, darbeci olmakla suçladığınız insanlardan ve bu milletten özür dileyin.