İkinci çuval vakası mı?
Süleymaniye’de 4 Temmuz 2003 günü Amerikan askerleri hain bir pusu ile Özel Kuvvetlerde görevli askerlerimizin başına çuval geçirdi... Bu yüz kızartıcı anı bir peşmerge bozuntusu kamera ile kayda alıyordu! Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi Başbakanı Neçirvan Barzani’nin Ankara’daki temaslarında yanından ayrılmayan bir zat-ı muhterem vardı. Ankara’da büyük itibar gören bu kişi, çuval kalleşliğinde Amerikalılardan rol kapan Kubat Talabani idi! Diğer bir ifade ile Barzani ile Kubat Talabani arasındaki kader birliği apaçık ortadaydı...Ancak TSK ve Türk devleti bu yüz kızartıcı kahpeliğe sıradan bir olaymış gibi yaklaştı. Bu düşmanca olayın müsebbiplerine saygıda kusur edilmedi! Çuval olayından sorumlu her seviyedeki ABD’li komutan, büyük bir önem ve öncelik verilerek Ankara’da alay-ı vâlâ ile ağırlandı. Her iki devletin özel kuvvetleri arasında karşılıklı iş birliği anlaşmaları imzalandı...
TÜRK MİLLETİ NELER HİSSETTİ?Ama Türk milleti, ezici çoğunluğu ile farklı düşünüyordu... Milli onuru zedelenmiş, aşağılanmış ve ihanete uğramıştı! Çuval hadisesini hiç ama hiç unutmadı! Güneşleri batıdan doğan TBMM’deki partiler de kılını kıpırdatmadı! Zaten Avrupa-Atlantik sistemin yörüngesine girenlerin bu zilleti sineye çekmekten başka yapacakları hiçbir şey yoktu!” Ama Türkiye’nin yüz akı olan Türkiye Gençlik Birliği (TGB) yedi düvele meydan okudu... Türk milletinin hislerine tercüman oldu. Amerikan askerlerini çuvalla tanıştırdı. Cesaretin bilekte değil yürekte olduğunu bütün dünyaya gösterdi. ABD bütün kurumlarıyla şok geçirdi; dengesiz açıklamalar yaptı! Bu konudaki hukuk davası halen devam ediyor...
BARZANİ’NİN ZİYARETİ!Haberi ilk gördüğümde gözlerime inanamadım... Yanlışlık olduğunu düşündüm! Ancak başka bir basın organında da aynı haberle karşılaştım. Özetle şöyleydi: “Mesut Barzani, Genelkurmay Başkanlığına bağlı Özel Kuvvetler Komutanlığı’na ziyarette bulundu. Gölbaşı yerleşkesindeki ziyaret 2,5 saat sürdü!”Devlet Başkanı (!) düzeyinde bir askeri birlikte 2,5 saatlik ziyaretlere pek alışkın değiliz! Eğer, daha önce bu seviyede bu kadar uzun bir ziyaret yapılmışsa, bunu gerçekten bilmek isterim! Bu haberi okuyunca aşağıdakileri düşünmeden edemedim:Acaba Kürdistan Devlet Başkanı’na (!) bir karşılama töreni yapıldı mı? Yapıldıysa, hangi seviyede bir tören kıtası hazırlandı? Barzani, “Merhaba Asker!” diyerek Mehmetçik’e seslendi mi? Barzani için hazırlanan özel brifingde Zat-ı Devletleri’ne (!) hangi bilgiler verildi? “Eskiden hiçbir şeyimiz yoktu, şimdi Türkiye Kürdistan bayrağı çekiyor!” diyen Barzani için bu komutanlıkta da özel bir bayrak hazırlandı mı? Acaba, Barzani’ye hitap edilirken, nasıl bir sıfat kullanıldı? Barzani’ye hangi gizlilik derecesinde bilgiler verildi?
BU ZİYARET NE ANLAMA GELİYOR?Kendini Devlet Başkanı zanneden bir Zat-ı Şahane’nin (!), teamüllere pek de uygun düşmeyen bir konseptte hem de özel bir askeri birliği ziyaret etmesi en üst düzeyde bir dostluğa işaret eder! “Yediğimiz, içtiğimiz ayrı gitmiyor!” anlamı taşır! Biri sizin özelinize giriyorsa, genelin lafı mı olur!Batı’nın emperyalist çeteleri İsrail ile birlikte Barzani üzerinden Büyük Kürdistan kurmak için harekete geçti... ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’in bir Kürdistan haritası var! Acaba, istirham etsem, o haritaya bir göz atma imkânı olabilir mi?Acaba, “Kuzey Kürdistan” derken Barzani neyi anlatmak istiyor?Bu seviyede özel, yakın, samimi ve yoğun ilgi Irak’ın birlik ve bütünlüğünden vazgeçildiği ve bağımsız bir Kürt devletinin desteklendiği sonucunu doğurmaz mı?Barzani’nin petrolü de, doğal gazı da, kendisi de kaçaktır! 2013 yılında görev süresi dolmuştur. Bölge Meclisi son kez ve bir defalık 20 Ağustos 2015’e kadar uzatmıştır. Şu an görevde bulunmasının hiçbir hukuki dayanağı yoktur. Resmen kaçak bir başkandır! 111 sandalyeli Bölge Meclisi’nde 38 vekili vardır. Kendisine cepheden muhalefet eden KYB ve Goran (Değişim) Hareketi’nin toplam milletvekili sayısı 42’dir... Kalan 31 üyenin çoğunluğu Barzani’ye karşıdır. Barzani’yi o koltukta oturtan ABD ve İngiltere’dir. Yani emperyalizmin ta kendisidir!
MEHMETÇİK VE PEŞMERGEBizim toprakların yarattığı ve içselleştirdiği en büyük değer “Mehmetçik” kavramıdır. Vatan düşüncesi ile birlikte doğmuştur. Anadolu Mehmetçiğini özümsemiş, dağlarında, taşlarında, derelerinde, bulutlarında, rüzgârlarında, ovalarında yaşatmıştır. Mehmetçik, düşman dişini gösterdiğinde buna silahla karşı koyan halktır. Bu dün böyleydi. Bugün böyledir. Yarın da böyle olacaktır. Mehmetçik sadece savaşta göğsünü siper eden asker değil, Anadolu’nun savaşma azim ve iradesini temsil eden ilahi bir ruhtur. Peşmerge ise emperyalist eşkıyaların kirli postalıdır. Hiçbir iradesi yoktur. Peşmerge tarihi bir ihanet ve alçaklık tarihidir... Efendisinin çıkarları için kendi devletine ve komşularına düşmanlık eder! Onları arkadan vurur! Oynak, kaypak ve korkaktır. Asla güvenilmez! Bu nedenle tarih boyunca kullanılmış ve atılmıştır...Mehmetçik ve peşmergenin hiçbir ortak yönü yoktur. Mehmetçik Himalayaların en yüksek tepesi, peşmerge ise Pasifik Okyanusu’nun en derin çukurudur. Kimyasal yapıları farklı olduğundan bir arada olamazlar; bünyeleri bunu kabul etmez! Sosyal ve fiziki yasalara rağmen bunu zorlayanlar, sonunda hüsrana uğrarlar... Aynı zamanda üzerlerine yapışan etiketi ömürlerinin sonuna kadar çıkaramazlar!Kirli siyasetin bütünüyle dışında Türk Milleti her şeyi yakından takip ediyor! İleride pişman olacağımız maceralara girmemeliyiz! Keser döner sap döner gün gelir hesap döner...(NOT: Bir önceki yazımda BLACKSEAFOR’un kuruluşu 2001 yerine sehven 2011 yazılmıştır. Düzeltir, okuyuculardan özür dilerim. 22 Aralık 2015 günü Üç Tutku Festivali kapsamında 10:30-13:00 saatleri arasında Harbiye Askeri Müzesi’nde kitaplarımı imzalayacak, aynı gün 14.00’de Bahçeşehir Üniversitesi Beşiktaş yerleşkesinde Montrö paneline katılacağım.)