İkinci tur öncesi

Seçimin ikinci tura kalacağının anlaşılmasının bazı sonuçları oldu.

Erdoğan ilk turda galip gelseydi, uzun süredir nefret duygusuyla terbiye edilen kitlelerin seçimlere hile karıştırıldığı, oyların çalındığı vb. iddialarla sokağa dökülmesi planlanıyordu. Seçimlerden birkaç gün önce CIA elemanları muhalif kitleleri olası bir isyan hareketine hazır olmaları için Twitter’dan uyardılar. Birinci turun galibinin olmaması kitle protestosu hazırlığını boşa düşürdü.

Ancak oy dağılımı ikinci turun favorisinin Erdoğan olduğunu gösterdi. Erdoğan sadece birkaç yüz bin oy daha alırsa seçimi kazanıyor. Buna karşılık Kılıçdaroğlu’nun Erdoğan’la arasında kapatmak zorunda olduğu iki buçuk milyona yakın oy makası var. Kazanabilmesi için bunun da üzerine çıkması gerekiyor. Yani ikinci turun galibinin Erdoğan olması malumun ilanı; Kılıçdaroğlu olması ise büyük sürpriz olacak. Bu durum muhalefetin yenilgiye hazırlanmasını kolaylaştırıyor.

Öte yandan Millet İttifakı cephesinin oyun düzeni bozulmuş durumda. Başarısızlığın nedenlerini arama duygusu, ikinci turu kazanmak için gereken motivasyonu zayıflatıyor. CHP yenilgiye kendi içinden fatura kesmeye başladı bile. Ama ikinci tur için ne İyi Parti’nin ne de Saadet, Deva, Gelecek ve Demokrat Partilerin Kılıçdaroğlu’nun kazanması için canla başla çalışmayacağı ortada. Bu partiler ilk tur öncesinde bile seçimlere pek asılmış gibi görünmüyorlardı. İyi Parti’nin ise kazanacak aday konusundaki hayal kırıklığı nedeniyle daha çok kendine çalışacağı, tabanının Kılıçdaroğlu’na oy vermekte tereddüt edeceği öngörülüyordu. İlk turun sonucu, Akşener cephesinden bakıldığında kendi haklılığını kanıtlamış oldu.

Kılıçdaroğlu ikinci turda Erdoğan’la arasındaki makası kapatabilir mi? Bu soru ilk bakışta aritmetik bir meseleye ilişkinmiş gibi duruyor. Oysa özünde siyasaldır. 14 Mayıs’tan sonra CHP çevreleri Sinan Oğan’ın aldığı yüzde beş oyu da kendi oylarıyla toplayarak, Erdoğan’a oy vermeyenlerin oranının % 51’lik çoğunluğa ulaştığını söylemeye başladılar. Bu yaklaşım sorunun siyasal olduğunu bir türlü göremeyenlerin züğürt tesellisinden başka bir şey değil. CHP kurmayları Türkiye’deki temel saflaşmanın liberal demokrasi ile otoriteryanizm (hatta faşizm!) arasında olduğunu sanıyorlar. Hal böyle olunca CHP yöneticilerinin fantastik zihin dünyasında Sinan Oğan’ın aldığı oylar otomatikman ve firesiz biçimde Kılıçdaroğlu’nun potansiyel oyuna dönüşüyor!

Oğan’a oy verenlerin ikinci turda mono blok bir kitle olarak hareket etmeyeceği gerçeğini bir tarafa bırakalım. Seçmenin kararını etkileyen esas mesele siyasaldır. 14 Mayıs seçimlerinde seçmenin mesajı milliliğin Türk siyasetinin kodlarının en başında geldiğini bir kez daha hatırlatması oldu. Bir parti seçmenin gözünde milli olarak algılanmıyorsa, konjonktürel etkilerle güç toplasa bile iktidar vizesi alamaz. Kıbrıs Barış Harekâtı’nı yapan Ecevit CHP’si tek başına % 44’ü bulan oylar alabiliyordu. Baykal’ın komplo ile partisinin başından uzaklaştırılması, partisini şimdiki CHP’nin çizgisine oturtmayı reddetmesindendi. Kılıçdaroğlu ve kurmaylarının bunlardan ders çıkarmasını beklemiyoruz. Çünkü izledikleri Batıcı çizgi bir yanlış okumadan kaynaklanmıyor. Bildikleri başka bir yol yok.

Nitekim Kılıçdaroğlu 14 Mayıs’tan sonra yayınladığı videolarda rotayı hızlı biçimde yabancı düşmanlığı çizgisine kırarak popülizmden başka seçeneği olmadığını göstermiş oldu. Oğan’ın seçmenine mavi boncuk dağıtma hesabıyla sığınmacıları göndereceğini söylüyor. Ancak bir kez daha sorunun aritmetik değil siyasal olduğu gerçeğine çarpmaktan kaçamıyor. Çünkü adama sorarlar: Sayın Kılıçdaroğlu, göğsünüzü siper ettiğiniz, üzerine toz kondurmadığınız gizli ortağınız HDP Suriye’nin kuzeyinde ABD’nin kurmaya çalıştığı kukla Kürdistan’ın en hararetli savunucusu. Yani emperyalistlerin Suriye’yi bölme planının destekçisi ve Esad’ın düşmanı. Suriye ile dostluğu savunursanız içeride HDP desteğinden olacaksınız. PYD’yi tehdit görmüyoruz deyip Suriye’nin bölünmesine destek verseniz sığınmacıların geri dönüşü için Esad ile temas zeminini kaybedeceksiniz. Pardon ama siz Türkiye’deki sığınmacıları “hangi Suriye”ye göndereceksiniz?

Kılıçdaroğlu’nun bu yanlış mevzilenmesi dikkate alındığında, ikinci turda Kılıçdaroğlu’nun makası kapatması değil, Erdoğan’ın makası açması kimseyi şaşırtmamalıdır.