İktidar muhalefet birlikte yapıyor!

Cumhuriyet devriminin ilkelerinden biri. Türkiye Cumhuriyetinin temelini onunla attık. 1930 krizini onunla aştık. Dünyanın en yüksek büyümesini onunla gerçekleştirdik. Türk özel sektörü de onun sayesinde serpildi. Devlet üretti, özel sektöre uygun fiyatla verdi. Otomotiv, beyaz eşya, ... sektörleri bu sayede gelişti. Asilçelik’in öyküsü bile tipik bir “devletçilik” tarihi.

12 EYLÜL SONRASI

12 Eylül sonrası tukaka edildi. Özal’la birlikte saldırı kampanyası başlatıldı. Arkasından gelenler de aynı yolu tuttu. Devletin yaptığı her şey kötüydü. Devlet bez mi yapar, ayakkabı mı üretirdi. Sümerbank, Et Balık Kurumu kapatılmalıydı. Etibank da neydi? Çimento fabrikaları, gübre fabrikaları, ... hepsi zarara sokuldu. Hazine geri çekildi. Devletin fabrikaları özel bankalara yönlendirildi. Yüksek faiz altında boğduruldu.

BEDELİ AĞIR OLDU

O günlerde itiraz edenler olmadı mı? Oldu. “1930’ların kafasında” olmakla eleştirildiler. “Türkiye’nin önünü tıkamakla” suçlandılar. Ama bedeli ağır oldu. Sadece Et Balık Kurumu bile ders.

SERMAYE

Türkiye’nin büyük sermayesi de kampanyanın en büyük destekçisiydi. Devletin çekileceği yerleri onlar dolduracaktı. Ama olmadı. Kendi bindikleri dalı da kestiler. Şimdi bambaşka bir noktadalar. TÜSİAD YİK Başkanı Tuncay Özilhan noktayı koydu. “Çin, devlet güdümündeki ekonomilerin, bir gün mutlaka çökeceği inancını yerle bir etti” dedi.

YİNE UMUT

Çok ciddi bir ekonomik kriz yaşıyoruz. Çok sayıda fabrika zorda. Üstelik suçlu da sadece kendileri değil. Ülkeyi yönetenlerin izlediği yanlış politikalar. Türkiye’nin ihtiyacı olan kuruluşları ayakta tutmak şart. Devletin devreye girmesi yine gündemde.

MUHALEFETİN TAVRI

Vatan Partisi program hazırladı. Ama ana muhalefet hemen itiraza başladı. “Yandaşlar kurtarılacak” diye sahneye çıktı. İktidarın sicili bozuk. Ama görev yanlışları düzeltmek. Türkiye’yi kurtarmak.

ALMANYA

Tartışma daha büyüyecek gibi. Bunun üzerine bir dostumla Almanya’yı inceledik. Orada neler olmuş diye baktık. Türkiye’de “devletçiliğe” karşı çıkanlar kendileri tam tersini yapmış. Nasıl mı? Anlatalım:

KİT’LER VAR

Stratejik öneme sahip sektörlerde kamu ortaklığı hakim. KİT denmese de bal gibi KİT. Eyaletler bazında oluşturulan “Kamu Varlıkları ve İştirakleri Yönetim Şirketi” tarafından yönetiliyorlar. Kamu şirketlerinin kurulması, mevcut özel sektör şirketlerinden hisse alınması, hisselerin satılması kararları tümüyle Eyalet Parlamentolarının görev ve yetki alanına giriyor.

HAMBURG EYALETİ

Hamburg Eyaleti dikkat çekici. Eyaletin dinamosu Hamburg Limanı. Eyalette, liman, havaalanı, metro ve demiryolu taşımacılığı, elektrik ve gaz iletimi, toplu taşıma (şehirlerarası dahil) hepsi kamuya ait şirketlerce işletiliyor. Özel sektör sürekli takipte. Başıboş bırakılmıyor. Sıkışanlara Eyalet Meclisi müdahale ediyor. Gerektiğinde finansal destek sağlıyor. Eyalet ekonomisini ayakta tutmak için devlet tetikte. 2009 krizinde, gemi taşımacılılığında dünyanın en büyük ilk beşi arasında olan Hamburg merkezli Hapag-Lloyd AG hisselerinin bir kısmını Çinli bir şirkete satmak ister. Hamburg Senatosu/Hükümeti devreye girer ve engeller. Hisselerin bir bölümünü satın alarak şirketin yabancı sermaye kontrolüne girmesine izin vermez. Beiersdorf AG’nin (Hamburg merkezli) çoğunluk hisselerinin bir Amerikan şirketi tarafından ele geçirilmesine aynı yöntemle taş konuluyor. Aurubis AG (dünyanın en büyük bakır üreticisi) için de aynı yöntem uygulanıyor. Bunlar birkaç örnek. Ama en dikkat çekici olanı şu: Bu operasyonları iktidar muhalefet birlikte yapıyor..!