İktidarda çöküş sinyalleri -(TAMAMI)

AKP 4. büyük kongresinde sayın Başbakan’ın konuşmasını bütün yandaş televizyonlar aynı anda yayınladı. İktidara teslim olmuş yazılı basın bir gün önceden açıkladı ki Başbakan’ın bu konuşması “bir manifesto olacaktır”. Yani Başbakan ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan danışmanları tarafından özene bezene hazırlanan bu konuşmasıyla kongrede, hem AKP’ye bir yol haritası çizecek hem de kendi düşüncesine göre Çankaya Köşkü’ne çıkıştan sonra, 2023 yılında kendisine 10 yıllık bir süre tanıyarak, ilahi adaleti hiç düşünmeden partisine yeni bir düzen verecektir.

Konuşmayı dikkatle dinledim. Geçmiş deneyimlerimi yakın tarihin sayfalarını karıştırdım:

1957 seçimlerinden sonra Başbakan Menderes’in ruh hali sanki 2012, 4. AKP kongresinde konuşan Başbakan’a etki etmişti. 1957 27 Ekim’inden sonra yakın çalışma arkadaşlarından Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu’nun anlatımıyla Menderes’in durumu şuydu: “Ezgin, bezgin, gergin, son derece kararsız ve tutarsızdı. Şöyle diyordu: ‘Allah bana bir daha o 27 Ekim gecesini yaşatmasın’.”

Menderes o 27 Ekim gecesini yaşamadı. Daha feci ve hak etmediği bir son kendisini bekliyordu.

Erdoğan iktidarının 11. yılında “ustalık devri” diye nitelediği süreçte Türkiye’nin en önemli sorunu dış politikada ve PKK terörünü önlemede hiçbir başarı sağlayamamıştı. AKP genel başkanının iki yanlı bir tutumu var. TV ekranlarında ya da basına verdiği açıklamalarda başka türlü konuşuyor, halka o artık alıştığımız hatip üslubuyla akıl almaz vaatlerde bulunuyor, yol haritaları belirliyor. Ancak tarihi nitelik taşıyan örneğin; dünyaya verdiği mesajlarda başka türlü. İşte o nedenle Başbakan’ı bu son genel başkanlık kongresinde Menderes’e benzer bir ezginlik, bezginlik ve sıkıntı içinde dinlediğimi söyleyebilirim. Menderes’e o kadar benziyordu ki!

Manifesto değil fiyasko

Kongrenin ertesi günü yayınlanan ve çoğu AKP kongresine girmesi yasaklanan muhalif gazetelerde hep şu başlık yer aldı: “Manifesto değil fiyasko.”

Neden?

Çünkü Atatürk’ün fotoğrafı yanında konuşulanların önceki konuşmalarıyla hiçbir ilgisi yoktu ve Başbakan önündeki sorunları çözmenin çarelerini üretmiyor terörle ve terörün başıyla yani İmralı’daki 30 bin insanın katlini gerçekleştiren ve hala Kandil’in bu işlere devamına son vermek için İmralı sakiniyle görüşeceğini ve artık Kandil’i ve bunun meclisteki uzantısı BDP’yi saf dışı edeceğini açık bir biçimde ifade etmiyordu. Tersine kongre üyelerinin gözyaşı pınarlarını harekete geçirecek hamasi şiirleri ard arda sıralıyordu. Kongrenin konukları arasında muhalefet partileri yoktu ama ülkesinde idama mahkum Irak’lı Haşimi ve Hamas’ın ABD’nin hiç hoşlanmadığı lideri Halit Meşal bulunuyordu. En önemlisi ise PKK’nın arkasında durduğunu dünya alemin bildiği ve Irak’ın merkezi idaresine karşın PKK’ya barınaklık yapan, Türk askerlerini şehit eden eşkıyanın barınağı Kuzey Irak özerk bölgesinin ya da kukla devletin başı Mesut Barzani vardı ve Barzani konuşurken akıllara durgunluk veren bir AKP grubu sesi yükseliyordu:

“Türkiye seninle gurur duyuyor...”

Şehit ailelerinin yüreği sızladı

Kongrenin genel çizgisinde ne ekonominin bakanlar arasında tartışmaya varan tükenişi vardı ne de teröre son verecek bir darbeyi eşkıyanın barınağına indirecek yumruğun sesi.

Allah bilir ya bu kongreden Barzani için yükselen “Türkiye seninle gurur duyuyor” sesleri Türkiye’nin her yerinde yaşayan AKP’li şehit ailelerinin yüreğini sızlatmıştır. İşin daha acısı 11 yıldır terörle baş edemeyen Başbakan’ın CHP Genel Başkanını yardıma çağırmasıydı. AKP’nin 4. büyük kongresi anketlere pek uygun düşmeyen Başbakan’ın şu sözleriyle noktalandı: “İçimizde nifaka yer yok. Bundan sonra değişik ünvanlarla yine birlikte çalışacağız.” Ve bir ilginçlik de Başbakan’ın bırakın 2023’ü, 2071’i yani Malazgirt’i ve Alpaslan’ı hedef seçmesi.

Hayalin bu kadarına pes.