İktisadi felsefe
Kişi başına milli gelir, ihracat, bütçe “büyüklükleri” önemlidir ama yetmez.
Hayat bazen “büyüme rakamını” bazen enflasyon oranını tekzip eder.
Gerçek “büyüme”, toplumsal refah ve yaşam kalitesinin orta direğe sirayet etmesidir.
Otoyollar, köprüler, tüneller üst yapıdır, gelişmeyi belirleyen ise alt yapıdır.
Bir toplum, eğitim, sağlık, seyahat, kültürel tüketim kıvamıyla çağdaşlaşabilir.
ÇAĞDAŞ TOPLUM VE KURUMLAR
Çağdaş bir toplum üretim faktörleri arasındaki ihtilafları sarih kurallarla çözer.
Ticari hayat kayıtlıdır, vergi tabana yayılmış; emeğin hakları tartışma alanı dışına çıkarılmıştır.
Çağdaş toplumda siyasetçi yandaşa iş bulmakla değil, topluma istihdam sağlamakla sorumlu sayılır.
Yetmez! Aktüeryal açıdan dayanıklı ve adam akıllı bir sosyal güvenlik sistemi vardır.
Gerçekten büyük sayılar sigorta sisteminin özüdür. Sigortalar ise, bankaların babasıdır.
Çağdaş bir toplumda, sermaye sınıfı tüm bedelleri ödeyebildiği oranda borsa başarısı sağlar.
Bizdeki sermaye ise, devlet bankalarının teşviki ile dışarıya karşı, tutsak rekabete tutuşur.
O nedenle garantilenmiş tek zaferi, içeride ve kendiliğinden işçi sınıfına karşı olan savaştadır.
AŞILMASI GEREKEN YOLLAR
Buraya kadar yazdıklarımı unutun: En az ile en çok kazanan arasında sekiz-on kat fark olan bir ülkede yaşadığımızı unutmayın!
Bu bile fazla söze gerek bırakmaz.
Büyümeden önce aşama / fasıl geçmemiz gereken yollar vardı; kalkınmayı köyden başlatmak, üretken kamu yatırımlarını planlamak, eğitim sistemini ihya etmek gibi…
İnsan gücünü planlamak, mesleki-teknik eğitime hız vermek gibi...
KUTSAMAK VEYA KÜÇÜMSEMEK
Bunları yapmamak, rakamlarla beraber dertlerimizin büyümesi demektir.
Dahası büyüklük mutlak övünülecek bir değer olsa; her yağmur sonrasında,
büyük kentlerimizdeki trafik manzaralarını nasıl açıklayabiliriz?
Büyük olanı kutsamak da küçük olanı küçümsemek de doğru değildir.
Alt yapıda ve her alanda yatırım için elbette kaynak gerekir..
Kaynaktan önce; bize önce geçerli hedefler, tutarlı bir yön, doğru bir rota gereklidir.
Nihayet, 'devlet insan için var' diyorsak, ekonomiyi salt rakamlarla okuyamayız.
GELİŞMEYİ DOĞRU 'OKUMAK'
Sosyal, kültürel, siyasal kalkınmayı ekonomik kalkınmadan ayıramayız.
El sanatlarını, siparişe dayalı üretimi, ağır sanayi veya kitlesel üretimden geri sayamayız.
Otomasyon ve bilgi teknolojisini gündeme alırken, emek-yoğun işletmeleri ihmal edemeyiz.
Bir yandan tarım endüstrisiyle kooperatiflerin, diğer yanda bir uluslararası proje olan İpek Yolu güzergahında tanzim satışların katma değerine muhtacız.
HEDEF, YÖN, ROTA VE İKTİSADİ FELSEFE
Bundan böyle, gelişmeyi sadece parayla değil, okunan kitaplarla da okumalıyız.
Bir hedef, bir yön, bir rota açıklığı içinde, iktisadi felsefe anlayışımız da yenilenmelidir.
Hedef: Bütünsel kalkınmadır. Yön; kamunun ve özelin ve dahası halk sektörünün en etkili ve uyumlu organizasyonu, yeniden yapılandırılmasıdır.. Rota; çağdaş uygarlık rotasıdır!
Bu yolculukta Türkiye’nin elbet büyük ölçekleri olacak; büyüme, milli gelir, ihracat ve bütçesi güçlü tutulacak ve gelişecek… Ancak üstünlük alanları itibariyle ekonomideki tüm unsurların ve halkın da düşleri olacak ve yaşatılacak!
Ulusun, büyük, küçük demeden tüm olanakları seferber edilecek…
ÇAĞDAŞ BİR TÜRKİYE
Kayıtlı, kurallı bir ekonomi; adil bir vergi, ücret ve de gelir dağılımı düzeni; üretim faktörlerinin ve emeğin korunan hakları; istihdam sağlamak başta sosyal alanda sorumlu bir siyaset anlayışı; rekabetçi bir özel sektör; yatırımı destekleyen bankalar; emekliliği devletin şanıyla tanzim eden yapısallık; planlı gelişme ve üretken kamu alt yapı yatırımlarıyla bütünsel olarak kalkınan çağdaş bir Türkiye…
Büyük rakamlardan önce büyük düşünen, geleceği düşleyen, gençlere değer veren bir Türkiye!
İşte bu doğrultuda iktisadi felsefimizi geliştirmeye ihtiyacımız vardır.