İlgilenen herkese duyurulur

Günümüzde Suriye’de bir “Amerikan Barışı”nın sağlanmasına olanak yoktur. Suriye Sorunu’nun kalıcı çözümü, ancak bir “Ön Asya - Avrasya Barışı” ile sağlanabilir.

ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi, Ön Asya ve Kuzey Afrika’da milli devletleri yıkarak,bölerek, sınırları değiştirerek, bu bölgede zora dayalı bir “Pax Americana”yı hedeflemekteydi. Bu proje iflas etmiştir. Kısa sürede teslim alınabileceği sanılan Suriye’nin kendisine karşı yöneltilen her türlü kirli savaşa başarıyla direnmesi, bu projenin iflasında önemli bir rol oynamıştır. Bu sayede bölgede inisiyatif, ABD’nin elinden bölge ülkelerinin ve Avrasya Dayanışması’nın eline geçmiştir. Suriye, toprak bütünlüğünü ve egemenliğini yeniden tesis etmek için her gün yeni kazanımlar elde etmektedir.

ABD’NİN STRATEJİK HEDEFİ

ABD’nin Suriye’deki stratejik hedefi, bu ülkenin bölünmesi ve kuzeyinde bir ABD-İsrail koridorunun oluşturulup kalıcılaştırılmasıdır. Bu sonuç, masa başında elde edilemez. Masaya böyle bir sonuca yönelik adımları içeren bir planın getirilebilmesi bile, ABD ve güdümündeki güçlerin Suriye’de daha geniş bir alan hakimiyeti elde etmesini gerektirmektedir. Trump’ın Obama’ya olan temel eleştirisi, Amerika’yı masada söz sahibi kılacak bir alan hakimiyetini gerçekleştirememiş olması nedeniyledir. Esad Yönetimi’nin Haleb’e hakim olması ve Türkiye’nin Fırat Kalkanı Harekâtı, ABD’yi bu açıdan daha da sıkıştırmıştır. Hele bir de Esad, Rakka’yı bölge ülkeleriyle işbirliği ve dayanışma içinde IŞİD’den temizlerse, Amerika’nın elinde kantonları arasına Fırat Kalkanı sokulmuş PYD-PKK dışında herhangi bir koz kalmayacaktır. Üstelik bu kozu elinde tutması da ciddi biçimde zora girecek ve Amerika giderek bölge dışına çıkarılacaktır.

TAKTİK HEDEF: ÇÖZÜMSÜZLÜK

Amerika’nın taktik hedefi, Suriye’nin toprak bütünlüğünü temel alan çözüm girişimlerini başarısız kılmaktır. Astana ne kadar kalıcı bir barışı hedefliyorsa, ABD de, Cenevre’yi o kadar çözümsüzlüğü kışkırtmak için kullanmaya çalışacaktır. Hedef, Suriye’de barış için “bölünmekten başka çare” bırakmamaktır. İran düşmanlığını ve ona koşut olarak Sünni-Şii cepheleşmesini kışkırtmak, bu amaçla bölge ülkelerini bölmek içindir. Çünkü bölge ülkelerinin birlikteliği, bölgede terörün kökünün kazınması ve kalıcı barışın sağlanması için şarttır.

Bu süreçte, PKK-PYD Amerika’nın stratejik, IŞİD de feda edilecek taktik piyonudur. IŞİD, bir yandan bölge ülkelerini zaafa uğratmak için etkin olarak kullanılan bir terör örgütüdür, diğer taraftan da, Amerika tarafından bir “model düşman” olarak tasarımlanmıştır. ABD açısından IŞİD’in yenilmesi değil, IŞİD’in yenilmesinin kendisinin doğrudan ya da dolaylı alan hakimiyetine sağlayacağı katkı önemlidir. Çünkü IŞİD’i Esad yenerse, Suriye’nin toprak bütünlüğü pekişir. ABD’nin güdümünde “koalisyon güçleri” Rakka’yı alırsa, bu harekât, Suriye’nin parçalanmasına katkıda bulunur.

KENDİ GÖVDESİNE KURŞUN SIKMAK

Türkiye’nin toprak bütünlüğünü koruma ve teröre karşı güvenliğini sağlama uğraşında, Suriye’nin toprak bütünlüğünü sağlaması yaşamsal bir önem taşır. Parçalanmış bir Suriye, bölücü ve yobaz teröre ülkemize karşı başa çıkılması zor bir cephe gerisi sağlar. Onun için Trump’la ortak bir Rakka harekâtı, Türkiye’nin değil kendi ayağına, kendi gövdesine kurşun sıkması anlamına gelecektir. Eğer 15 Temmuz Amerikancı-FETÖcü darbe girişimi başarılı olsaydı, darbeciler, bugün Rakka’da da, Musul’da da Amerika’nın “koalisyon güçleri”nin en önünde konuşlanmış olurlardı. Rus uçağının düşürülmesi kumpasını düzenleyen darbeciler, hiç kuşkusuz Rusya ve İran düşmanlığının da başını çekerlerdi.

BEŞ YIL ÖNCESİNE GÖRE FARKLI BİR DÜNYA

Bundan beş yıl önce Suriye’ye karşı kirli savaşın düğmesine bastığında, ABD, güç yitirmekte olmasına karşın bugünkünden daha güçlü bir konumdaydı. Obama’nın başarızlığının kaynağında, izlediği siyasetlerin yanlışlığından çok, Avrasya’nın yükselişi karşısında ABD’nin görece zayıflaması yatmaktadır. Onun için bugün bölgemizde bir “Pax Americana” beş yıl öncesine göre daha da olanaksızdır. Ülkemizi Suriye’de Trump’ın peşinde maceralara sürükleyerek bölge ülkeleri ve Avrasya ile aramıza kama sokmak, Atlantik’te daha hızlı boğulmaktan başka hiçbir sonuç vermez.

Bugün milletimiz de, hem bölücü ve yobaz terörün kaynağı, hem de bu terörün nasıl üstesinden gelinebileceği konusunda beş yıl öncesinden çok farklıdır. Yeni bir Atlantik macerasının önünü kesecek güç ve donanıma sahiptir. İlgilenen herkese duyurulur.