İlhan Selçuk (1925 - 2010)

İlhan Selçuk, Adana Erkek Lisesi’ni bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde eğitim hayatına başladı. gazetecilik yaşamına başlamadan önce bazı mizah dergilerinde yazılar yazıyordu. Mizah yazıları, Selçuk’un az bilinen ikinci yönü olmasına karşın bu deneyimi kısa sürdü. Gazetecilik kariyerine, 1961 yılında ‘Akşam’ gazetesiyle başladı. Daha sonra ‘Tanin’ gazetesinde dikkat çeken yazılar yazdı. İstanbul’da gazetecilik yaptığım yıllarda genç Selçuk’un yazılarını ilgiyle okuyordum. Yetenekli bir gazeteciydi. Kısa bir süre sonrada Bâb-ı Âli’de tanıştık. Kolayca dost edinebilecek biri olduğunu belirtmek isterim.
‘Tanin’ gazetesinde çalıştığı sıralarda, Nadir Nadi’nin çağrısı üzerine ‘Cumhuriyet’ gazetesinde yazılar yazmaya başladı. 1963’te girdiği ‘Cumhuriyet’ gazetesindeki köşe yazılarını, ömrünün sonuna kadar sürdürdü. Şu önemli ayrıntıyı belirtmem gerekiyor. Nadir Nadi’nin bir kumpas sonucu gazeteden ayrılmak zorunda bırakılmasının ardından İlhan Selçuk gazetedeki köşe yazılarını yazmayı bıraktı. Nadir Nadi’nin gazeteye dönmesi ile birlikte İlhan Selçuk’un da ‘Cumhuriyet’ gazetesinde yer alan köşe yazılarına devam ettiğini görüyoruz. Türkiye’nin toplumsal sorunlarını ve gündelik hayatında karşılaştığı sıkıntılarını usta kalemi ile ‘Pencere’ adlı köşesinde ele almış ve çok etkili yazılar yazmıştır. Yaşamı boyunca sayısız basın davaları ile uğraştığını biliyorum.
Zatürre’den tedavi gördüğü son yıllarında, hastalığını henüz atlatamadan ‘Ergenekon Davası’ndan göz altına alındı. Emniyet Genel Müdürlüğü’nün rutubetli odasında kaldığı sıralarda hastalığı tekrar şiddetlendi. Sorgusu geciktirildiği için rahatsızılığı arttı ve serbest bırakıldı. Kaldırıldığı hastanede yeniden yaşam savaşımı vermeye başladı ama kazanamadı. 21 Haziran 2010 tarihinde, Selçuk aramızdan ayrıldı.
İlhan Selçuk’un yaşamı, yazarlığı ve gazeteciliği ile özdeşleşen bir isimdir. ‘Cumhuriyet’ gazetesi yayın yaşamı boyunca pek çok ‘kumpas’ davalarına uğradı. Tüm bu kumpas davalarının etkisiz hale getirilmesinde Selçuk ve arkadaşlarının büyük rolü olmuştur. Türk basınında onlarca yayın organı varken, ‘Cumhuriyet’ gazetesi ile uğraşılması her zaman manidar olmuştur.
‘Cumhuriyet’ gazetesine adını veren Mustafa Kemal Atatürk’tür. ‘Cumhuriyet’ ilan edildikten kısa bir süre sonra kurulan gazete ‘Cumhuriyet’ devrim ve ilkelerinin yılmaz savunucusu olmuştur. Yaşanan bütün olumsuzluklara, baskılara, kısıtlamalara karşın gazete, ilk sayısının yayımlandığı 7 Mayıs 1924 tarihinden günümüze aralıksız ve kesintisiz olarak yayımlanan tek gazete olarak büyük bir mücadele vermektedir. Tıpkı bugün ‘Cumhuriyet’imiz gibi. El değiştirmeler hiç bir zaman sürekli olmamış, gerçek ‘Cumhuriyetçiler’ bu gazeteyi başarı ile günümüze taşımışlardır. ‘Cumhuriyet’ gazetesinin kültür yaşamımızdaki yeri vazgeçilmez bir konumdadır.
Hatırlıyorum. Ortaokul öğrencisi olduğum yıllarda Anadolu’da ‘Cumhuriyet’ gazetesini okurdum. Gazetenin ikinci sayfası bilgi ve eğitici kültür yazıları ile doluydu. Her gün ünlü bir sanat insanı ya da akademisyenin yayımlandığı sayfada, Muhsin Ertuğrul’un en güzel yazıları her hafta yayımlanıyordu. Adnan Adıvar, Mustafa Şekip Tunç, Fahri Celal gibi dönemin etkili isimleri de bu sayfanın konukları arasındaydılar.
‘Cumhuriyet’ gazetesi, birinci sayfa düzeni ve manşetleriyle gündemin başlıklarını belirleyerek uzun yıllar Bâb-ı Âli’nin liderliğini yaptı. Çok önemli genel yayın müdürleri gelip geçti. Son olarak yitirdiğimiz İlhan Selçuk’da bu isimlerden birisiydi. Günümüzde yayımlanan gazete; Nadir Nadi, Berin Nadi ve İlhan Selçuk’un bıraktığı mirası özenle ve onurla sürdürüyorlar.
Çok yaşa ‘CUMHURİYET’.