İlnur Çevik'ten Cüneyt Zapsu hareketleri

ABD'nin en etkili gazetelerinden The Wall Street Journal (WSJ)'da önceki gün Jared Malsin ve Brett Forrest imzasıyla bir makale yayınlandı. Makale, Rusya'dan S-400 aldığı için F-35 programından çıkarılan Türkiye ile ABD arasındaki krizi inceliyor.

Hatırlanacağı gibi hükümet, sanki Türkiye para verdiği programdan çıkarılmamış gibi, "Madem F-35 olmuyor o halde bize yeni F-16'lar verin." diyerek, milli gururu ayaklar altına alan bir talepte bulunmuştu. Ona da henüz yanıt almış değiliz. Biden yönetimi renk vermiyor, kongrenin ne yapacağı ise belirsiz. Biz ise "Ne olur bize artık modası geçmiş F-16'lardan biraz daha kakalayın" demek için Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın'ı Washington'a gönderdik.

F-16 VERELİM TÜRKİYE'Yİ BAĞLAYALIM

WSJ yazarları, hem Türk hem de ABD'li resmi görevlilerin görüşlerine dayanarak, şu tezi kanıtlamaya çalışıyorlar: F-16'lar Türkiye'ye verilsin ki, Türkiye Rusya'ya daha fazla yaklaşmasın. Yazıda Türkiye-ABD ilişkilerinin bozulmasının nedeni olarak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Putin'le yakın ilişkisi gösteriliyor. Elbette Erdoğan yönetiminin Suriye'de ABD'nin desteklediği "Kürt milislere" saldırması da "kabahat" hanesine yazılmış. Yani Erdoğan, Türkiye-ABD ilişkileri açısından olumsuz resmediliyor.

TÜRK GÖRÜNÜMLÜ ABD GÖREVLİLERİ

WSJ yazarlarının görüştüğü bazı "eski ve mevcut Türk yetkililer" ise "dâhiyane" önerilerde bulunmuşlar. "Eğer" demişler, "F-16 anlaşmasını onaylarsanız, NATO müttefikinizin Rusya'ya doğru sürüklenmesini engellersiniz." Sanki Türkiye'nin değil de ABD'nin görevlileri. Onların açısından bakmayı tercih ediyorlar. Peki aksi durumda ne olurmuş? Erdoğan, bırakın S-400'ü Rusya'yla savaş uçağı ve jet motoru anlaşması bile yapabilirmiş.

Herhalde WSJ'ye konuşan bu "eski ve mevcut Türk yetkililer" Türk siyasetinde ve diplomasisindeki geleneksel Amerikancılar olmalı. "Bizim başkanın sağı solu belli olmaz, tepesi atar, iyice Rusya'ya yaklaşır, siz de yanarsınız biz de" diyerek ABD'ye yalvar yakar olmuşlar.

‘TÜRKİYE BATI KAMPINDA TUTULMALI’

Yazarlar, bu görevlilerden birinin adını da vermişler. Kendisi tanıdık: İlnur Çevik. Cumhurbaşkanının dış politika baş danışmanı. Aydınlık manşetlerinde ve sayfalarında birçok kez marifetleri anlatılmış birisi. Malum, müteahhit aynı zamanda. Aslında yazıyı okuyunca, Erdoğan'a "F-35 yattı ama bari F-16 alalım, ilişkileri de biraz olsun toparlarız" aklının kim tarafından verildiğini anlıyorsunuz. Demiş ki bay başdanışman, "Türkiye oyunda önemli bir oyuncu ve Batı kampında tutulmalı." Bu tavır nedense Amerikalılara Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı için "deliğe süpürmeyin, kullanın" önerisinde bulunan Cüneyt Zapsu'yu anımsattı.

İlnur Çevik bununla da yetinmiyor, mealen şöyle devam ediyor: Bakmayın siz Erdoğan'ın daha fazla S-400 alacağız demesine, daha mevcut olan bile aktifleştirilmedi.

ATLANTİK'İN KADROLU DANIŞMANI

Mr. Çevik, Türkiye'nin Batı kampında kalmasını istiyor. Onun açısından normal. Çünkü o, Türk devlet yöneticilerinin yanına, Türkiye Batı kampında kalsın diye "yerleştirilmiş" bir "görevli." Özal'ın, Demirel'in, Çiller'in, Erbakan'ın ve artık Erdoğan'ın... Hepsinin danışmanı, her devrin adamı. Sanki bir Atlantik mirası olarak nesilden nesile aktarılıyor. Irak'ın kuzeyinde ABD kuklası bir Kürt devleti kurulması için ömrünü verdi. Güya gazeteciydi ama Barzani ve Talabani ihaleleriyle cebini doldurdu. Bunun da etkisiyle olsa gerek Barzani'nin bağımsızlık referandumunun engellenmemesi için çırpındı. "PYD neden bir Barzani olmasın" diyerek, PKK koridorunu normalleştirmeye çalıştı. Başaramadı o ayrı. FETÖ'nün Zaman'ında yazmayı da ihmal etmedi. Zaman'da yazınca FETÖ'cü savcıların ağzıyla "Ergenekon ve PKK kardeştir" diye açıklama yapması da şaşırtıcı olmuyor. İran'ı, Rusya'yı, Çin'i hep hasım gördü. İşte böyle bir danışman.

ABD İLE ‘BEYAZ SAYFA’ HÜLYASI

Erdoğan Amerikan gazetelerine kendisi adına konuşan danışmanlarının farkında mı? Öyle olması beklenir. Kabahati danışmana yükleyecek değiliz. Herkes danışmanını kendi seçer. Peki Erdoğan, ABD ile bir "beyaz sayfa" açabileceğini düşünüyor mu? Daha kritik soru bu.

Eğer böyle düşünüyorsa onun için yenilgi kaçınılmaz. Tuzağa düştü demektir. ABD'nin Erdoğan'la daha doğrusu Türkiye ile çelişkisi uzlaşmaz bir çelişki. İstediğiniz kadar F-16 alın, ABD'nin hiddeti geçmez. Türkiye PKK'nın devletleşmesine göz yumacak mı? FETÖ'yü yeniden devlet içine alacak mı? Rusya ve İran'a sırtını dönecek mi? Çin'e düşmanlık edecek mi? Doğu Akdeniz'deki menfaatlarından vaz geçecek mi? Neoliberal borçlanma ekonomisine karşı yürütülen Kurtuluş Savaşı'nı durduracak mı? Kısacası Türkiye parçalanacak ve ekonomik olarak teslim alınacak mı? ABD ile hesaplaşacağımız konular bunlar.

Türkiye'yi önümüzdeki süreçte yukarıdaki konularda tutarlı olanlar yönetecek. Türkiye'nin ABD kaynaklı sorunları, onunla uzlaşacak değil, onunla mücadele edecek Parti, program ve kadrolarla çözülür. Vatan Partisi buna her yönüyle hazır. Cumhurbaşkanı, İlnur Çevik gibi Türkiye'nin mi Batı'nın mı görevlisi olduğu belli olmayan isimlerle ancak düşüşünü hızlandırır.