İnönü devrinden Kılıçdaroğlu devrine (TAMAMI)

Cumartesi günü Aydınlık’ta iki değerli dostumuzun yazılarını okudum. Yazılardan biri Prof Yalçın Küçük- Silivri’de tutuklu- diğeri Mehmet Faraç- Cumhuriyet’te yazıları fincancı katırlarını ürküttüğünden artık Aydınlık’ta yazan bir CHP’li ve Atatürkçü. İki yazı o kadar ilginçti ki, Pazar günü Ulusal Kanal’daki Politikanın Nabzı programında söz etmeye karar vermiştim.

İkisinin de konusu CHP idi. Elbette başında ‘Yeni’ sözcüğü yapıştırılmış CHP. Küçük, kendisine özgü üslubu içinde, Kılıçdaroğlu’nun parti içinde yarattığı kaosu, her işi eline yüzüne bulaştırdığını yazarken Baykal’ı da bu işlere sessiz kaldığı için eleştiriyor, hatta iki kişi arasında bir uzlaşma var şeklinde bir algıyı zeka ışığı altında anlatmaya çalışıyordu. Oysa Küçük, Silivri’ye konulacağı güne dek yaptığı programlarda hep Kılıçdaroğlu’ndan çok umutlu olarak konuşmuştu. Elbette bir de Orgeneral Necdet Özelden de... İkisinde de çok yanıldığını anlatarak işe başlayacaktım ama baktım ki; değerli zeka küpü yazılarına devam edeceğini ifade ediyor. Onun alanına tecavüz etmemek için ben, geçmiş İsmet Paşa CHP’sinden söz edeceğim. Çarşamba günü Özden Toker’le İstanbul’da Divan Otel’de buluşmuş ve CHP’yi, İsmet Paşa’yı konuşmuştuk. Özden Toker ve Metin Toker İsmet Paşa Ailesini temsil ederler biri kızıdır diğeri damadı. Özden Hanım sıkıntılıydı. Babasının arkasından söylenenlere yanıt verecek alan bulamadığından, Cumhuriyet’e yapılan saldırılara karşı duracak olanaklardan yoksun olduğundan konuştuk. Önce biraz İsmet Paşa’nın CHP’sinden söz edelim.

Paşanın CHP’si ve...

Dün gibi anımsıyorum: 5 Haziran 1965’de üç 27 Mayısçı CHP’ye katılıyordu ve İnönü partisini şöyle anlatıyordu:

“Siz siyaseti en yüksek seviyede yaptınız. Şimdi parti içinde siyaset yapmayı tecrübe edeceksiniz. Her partinin bir geleneği vardır. Bunları en kısa bir zamanda öğreneceksiniz. İdeallerimizin hepsine sahip çıkacaksınız. Memleketin ıstırapları içinde ıstırap çekeceğiz.” Sonra CHP lideri şöyle dedi:

“Umumi olarak CHP’nin geleneklerini ve hesaplarını müspet olarak biliyor ve görüyoruz. Şimdi size özel bir hatıramı arz edeyim:

Bu partiyi Atatürk kurmuştur. Aramızdan ayrıldığı güne kadar bu partiyi korumuş ve meselelerine büyük önem vererek, yaşamıştır. Hiçbir kurucu onun gibi partinin ilk kurulduğu günkü gibi ve aynı heyecanla son anına kadar böyle yakın ilgi ve bağlılık göstermemiştir...

İsmet Paşa bu sözleri kimlere söylüyordu? 27 Mayıs’ın MBK’nin üyeleri Orhan Kabibay- Orhan Erkanlı ve İrfan Solmazer’e...

İsmet Paşa tarikatlara, şeyhlere, dervişlere çok kızardı. Yeni CHP Genel Başkanı ise yüzü kızarmadan, “Bu davalarda yargıda Cemaat var diyemem” diyor daha ileri giderek bir Cemaat liderinin yakınını, diğer yanına bölücü terör avukatını alıyor ve CHP’nin başına da Yeni kelimesini ekleyerek bağırıyor; “Bu partiyi baştan aşağı değiştireceğim.” Daha ilk günden başlayarak: “27 Mayıs’tan utanıyorum” demişti. Demek ki; İsmet Paşa’ya onun söylediklerine katılmıyor ve adeta tarihini reddi miras ediyor.

Nasıl değiştireceksin CHP’yi acaba? Atarak, satarak mı?

Gelelim Mehmet Faraç’ın sorusuna. Sevgili Faraç soruyor:

“Yeni CHP Genel Başkanı yakında hangi dosyanın çıkacağından korkuyor?” Önemi mesajların arasında çıkarabildiğim sonuç şu:”Deniz Baykal’ın ayağını kaydıran ve bir ucu Kanada’da olan Brütüs’ler bu işi kotarmışlar, yapmışlar!” Şimdi anlaşılıyor, CHP’nin eski liderine hiç sahip çıkmamasının nedeni!

Kimler bu Brütüs’ler? Mehmet Faraç güldü ve sustu.

Öğrenmek kolay en son yani çok yakında Kanada’ya kim gitti?

Ah! Baykal, şu adam seçmekteki maharetine hayranım. Sana doğruları söyleyenleri azarlar, küstürürsün de, sana Atatürk’ün, İsmet Paşa’nın partisinde kara çarşaflı kadınlara CHP rozeti taktıranları mutemet adam diye kullanacağını sanırsın.

Hiç değilse bu tüzük kurultayında önce “Ülke elden gidiyor. Önce onu düzene sokalım sonra iç sorunlara bakarız” de ve 362 imzayı değerlendir. O imzalar çoktan 500’ü aştı bile...