İntihar saldırısı-(TAMAMI)

Birinci Körfez Savaşı’ndan sonra Kuzey Irak uçuşa yasak bölge ilan edildi ve burada ABD eliyle adım adım bir Kukla Devlet kuruldu. İşgal altında çıkarılan anayasayla, Kürdistan Bölge Yönetimi (KBY) federe bir yapıya kavuşturuldu. Nisan ayında ABD ve Türkiye’yi ziyaret eden KBY yetkilileri, “Bağımsız Kürdistan” istemlerini bir kez daha ve yüksek sesle dile getirdiler.

Zaten bu ziyaretlerin nedeni, bağımsızlık ilanının gündemde olduğunun anımsatılmasıydı. ABD, kendisine biçtiği rolü, bu ziyarette Mesud Barzani’ye devlet başkanı muamelesi yaparak oynadı. Ama takvim konusunda elini kolunu bağlayacak herhangi bir açıklamada bulunmadı.

KBY, ABD ve Türkiye

Ülkemizde konuşlanmış olan Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) Eşbaşkanlığı nezdinde, Barzani son beş yıl içinde “postal yalayıcılık”tan “ağabeyliğe” yükseltilmiş; Türkiye’de “Kürdistan” sözcüğüne duyulan hassasiyete, Davutoğlu’nun Erbil’e yaptığı resmi ziyaretle son verilmiştir. Kuzey Irak Türk şirketleri için önemli bir iş kapısı haline gelmiş, bir zamanlar en önemli kırmızı çizgilerimiz arasında yer alan Kerkük Referandumu, gündemdeki yerini korumasına karşın unutturulmuştur.

Kuzey Irak’taki Kukla Devlet, ABD açısından son yirmi yılın en önemli kazanımlarından biridir. Ancak KBY Irak’ın federal yapısı içinde kaldığı sürece, bu oluşumun kalıcılaştırılarak, Ön Asya ve Asya’ya karşı bir saldırı üssüne dönüştürülmesine olanak yoktur. ABD’nin dünya çapındaki iddiasını sürdürebilmesi için artık tek İsrail yetmemektedir. Dünyadaki imgesi birinci İsrail’den daha farklı olan bir İkinci İsrail’in yaratılması zorunludur. Üstelik ABD böyle bir saldırı üssünün mürüvvetini, bugüne kadar sadece PKK aracılığıyla Türkiye’ye karşı da olsa, görmüş durumdadır.

Bağımsızlık ilanı neyi ve niye bekliyor?

O zaman “Bağımsız Kürdistan”ın ilanı neyi ve niye beklemektedir? Önemli bir etken, bağımsızlık ilanının doğuracağı tepkilere karşı bu bölgenin koruma altına alınmasıdır. Suriye’ye karşı yürütülen harekât, böyle bir koruyucu kuşağı oluşturmaya yöneliktir. İran’ın yalnızlaştırılması ve etkisizleştirilmesi, bu açıdan da kritik bir işleve sahiptir. ABD, Irak’ı yeniden işgal edemeyeceğine göre, Irak’ın merkezi yönetiminin elinin kolunun bir yolla bağlanması gerekmektedir.

BOP Eşbaşkanlığı’nın Suriye’ye, İran’a, Irak’a ve KBY’ye karşı tutumu ABD’nin bu planıyla tam bir uyum içindedir. Şu anda eksik olan ve yaşama geçirilmesi bağımsızlık ilanının takviminde ince ayar gerektiren tek unsur, Türkiye’nin Kürdistan’ın oluşumunu ve sürdürülebilirliğini güvence altına alacak daha açık ve daha büyük adımlar atmasıdır. Bugüne kadarki adımlar daha çok uygun kıvamın sağlanmasına yönelik olmuştur. Büyük adım ise, ülkemizde bölünme anayasasının çıkartılmasıdır. Çünkü Kürdistan’ın Kuzey’e doğru genişlemesini mümkün kılacak ortam ancak böylelikle sağlanabilecektir.

Kafalara takılan önemli bir soru

Bu resim, önemli bir sorunun kafalara takılmasna yol açmaktadır: Madem ki ABD Türkiye’de iktidarı ele geçirmiştir, o zaman Türkiye’yi bölerek elindeki bir gücü neden zayıflatsın? Üstelik Türkiye’yi bölen bir gücün kendisinin de bu yıkımın altında kalacağı ve ABD açısından işlevsiz hale geleceği açıktır. Bu soru da, sorunun yanıtı da çok önemlidir. Sorunun yanıtı, ABD’nin, Türkiye gibi Atatürk Devrimi’nin milletin derinliklerine kök salmış olduğu bir ülkede, iktidarının kalıcı olamayacağının farkında olmasında yatmaktadır. Bazı Amerikalılara göre, Erbil, dünyada Amerikalıların Amerika dışında sempatiyle karşılandığı tek yerdir. Attığı her adımda, nereden nasıl bir direnişle karşılaşacağını hesaba katmak ve sürekli tetikte bulunmak zorunda kaldığı bir Türkiye’ye göre, bizatihi varlığını kendisine borçlu olan bir “Büyük Kürdistan”, ABD için çok daha güvenilir bir üs sağlayacaktır.

ABD’nin BOP Eşbaşkanlığı’na verdiği görev, bir intihar saldırısıdır. Kürdistan’ın bağımsızlık takvimi de, bölünme anayasasına endekslenmiştir.