İpek Yolu Mektubu: Evlilik için din değiştirenlere boşanınca ne oluyor?

Soyadını bile bilmediğim Elizabeth’ten buradan özür dilemek istiyorum. İngiliz kraliçesi Elizabeth’ten bahsetmiyorum elbette. Ama tam da onun vefat ettiği günkü konserimizde, Endonezya’nın Malang şehrinin Panji Müzesinde tanışıp, belki de bir daha görmeyecek olduğum Endonezyalı genç kadın bu Elizabeth. Konserimizdeki transa girmiş haliyle dikkatimizi çekmişti zaten. Daha sonraki minicik sohbetimizde, bana bir çırpıda kendisinin Endonzya’daki ender hristiyanlardan olduğunu, ama çok yakında bir müslüman genç ile evleneceği için, evlenmeden önce müslüman olup, dinini değiştireceğini belirtmişti. Bu tür evlilik nedeniyle din değiştirmelerine karşı büyük bir endişem ve alerjim olduğu için, önce gülümsemiş sonra da “umarım iyi sonuçlanır evliliğin” demişim, hiç düşünmeden! Şimdiki özür dilememin sebebi de, aynen bu işte! Çok yakında mutlu bir beraberlik için son adımı atacak bu genç kadına, büyük bir haksızlık edip, şüpheciliğimi ifade ettiğim için, sonradan kendimi çok suçlamıştım ve lüzumsuz yere fikir beyan ettiğim için de, kendime çok kızmıştım. Ama olan olmuştu ve işgüzarlığım bu genç kadının belki de moralini bozmuştu, düğün öncesi.

ELIZABETH’TEN RABİA YAPMAK!

Fakat bu konuda beni biraz rahatlatan şey, adını Elizabeth’ten bir müslüman adına değiştirmeye niyet ettiğini söyleyince, hemen “sen ancak Rabia olabilirsin, çünkü sende onun isyankarlığı ve aldırmazlığı var” demem olmuştu. Rabia da, bin sene önce, bu Elizabeth gibi içinde bulunduğu Arap toplumunun çok erkeksi kurallarına isyan edip, kendi İslamının bir mistik Sufi boyutu olduğunu ifade etme cesaretini göstermişti. Dolayışyla, Elizabeth ile konuştuğumuz on cümlenin birinde yaptığım hatayı, bir başka cümlede telafi etmiş olduğumu düşünerek, biraz da olsa rahatlıyorum bu kadar günden sonra.

Şimdi, bu “din değiştirme” hikâyesini neden anlattığımı merak ediyor olabilirsiniz. Benim kendi hayatıma da teğet geçen bir din değiştirme konusuna şahit olduğum için, belki de bende bir “yumuşak karın” öldüğünü düşünüyorum bu konuda. Benim de ilişkimin olduğu müslüman bir Türk kadını, uzun süredir İngiliz vatandaşı olan eski kocasından boşanmaya çalışmaktaydı. İşin dramatik yani, sadece 4 sene önce büyük gürültülerle evlendiği bu genç adamı, İstanbul’un orta yerinde, bir imam karşısında müslüman yaptırmış olmasıydı. Adam, evliliğin arzusu içinde, İngiliz kilisesine bağlı bir Hristiyan iken, bizim Türk kızının aşkı ile İstanbul’daki bir yerde, bir imamın karşısında “kelime-i şehadet” getirip müslümanlığı seçmiş oluyordu. Sanırım kızın ailesinin evliliğe itiraz etmesini önlemek için, bu kadar önemli bir adımı atmakta sakınca görmemişti adamcağız. Ama bundan sadece üç sene sonra, bizim Türk kadınımız, İngiliz pasaportunu cebine koyunca, adamı boşayacaktı. Dininden dönen bu İngilizin, sonradan hangi ritüellerle hirstiyanlığa geri döndüğünü veya hiç dönmediğini öğrenemeyecektim. Ama bu tür din değiştirmelerine karşı olan şüphelerim ve alerjim, böylece daha da perçinleşmiş olacaktı bu olay ile.

İSLÂMIN SÖZDE ÇOK EŞLİLİĞİ ENDONEZYA’YI NASIL VURUYOR!

Bu kişisel hikâyemizden dolayı, genç Endonezya’lı Elizabeth kendi din değiştirme niyetini, içten gelen duygularla ve biraz da gururla bize anlatınca, gönlümüzün bir köşesinden yukarda anlattığım İngiliz adamın müslüman oluşu ve buna rağmen evliliğinin kısa bir süre sonra iflas ettiğini hatırlayıvermiştik doğal olarak. Onun için de, hiç düşünmeden “inşallah iyi sonuçlanır evliliğin” deyivermiştik. Umarız Elizabeth “Rabia” olur ve bu evlilik İngilizinki gibi hayal kırıklığı ile sona ermez diyerek, evlilik konusunda Endonezya’nın bir başka felâketini anlatalım.

Arap tüccarlar yaklaşık dokuzuncu yüzyıldan başlayarak Aceh başta olmak üzere Endonezya’nın tüm köşelerinde yurt tuttular ve İslam’ın bu uzak adalara yayılmasına önayak oldular. Hollanda’nın uzun yıllar sömürgesi olmalarından dolayı, bazı bölgelerde Hrisytiyanlık da taraftar kazanmış olmasına rağmen bugün İslam, 13 bin adalık ve ikiyüz milyonluk Endonezya’da egemen inanç olmaya devam etmekte.

İKİNCİ VEYA ÜÇÜNCÜ EŞ İÇİN ENDONEZYA İYİ BİR ADRES Mİ?

Bu arada ise, ilginç bir gelişme gözlenmekte bu toplumda. Yemenli, Suudi Arabistanlı ve Körfez ülkelerinden gelen Arap tüccarlar, Endonezyalı kadınları “İslam’da çok eşlilik caizdir” adı altında kendilerine ikinci, bazen üçüncü eş olarak, dini evlilik ile almaktalar. Bu konuda şahsen sohbet ettiğim en az üç Endonezyalı kadın, kendi tecrübelerini üzülerek anlattılar. Bir tanesi, Yemen’li kocasının Uganda’da da bir karısı olduğunu, Amerika’daki karısından da iki çocuğu olduğunu öğrendiğini ifade etmişti. Üç seneden sonra da kadını bırakıp ortadan kaybolmuştu bu Yemen’li tüccar zat. Son yıllarda Körfez ülkelerinin mali zenginliğinin artmasından dolayı, bu tür çokeşlilik evlenmelerinin Endonezya’da giderek artan bir durum olduğunu, Endonezya’lı erkekler de belirtiyorlardı zaten. Özellikle de ekonomik yönden kötü durumda olan aileler ve kadınlar, Arap ülkelerinin zengin adamlarının ikinci ve hatta üçüncü eşi olmakta bir sakınca görmemeye başlamışlardı. Bu bir bakıma bir kurtuluş yolu olarak bile görülüyordu artık.

ATATÜRK TÜRK KADININI 90 SENE ÖNCE BU ZULÜMDEN KURTARMIŞTI

Bu noktada, Endonezyalı kadınların yerine Türk kadınlarını koydum ve burada olan bitenin Türkiye’de olup bitmesine ne denli olanak olmadığının, sevinerek farkına vardım. Zaten medeni kanunumuzun da külliyen yasakladığı çok eşlilik konusunda, Türk kadınının Atatürk devrimlerinden sonra tamamiyle aydınlanmış olduğunu düşünerek gurur da duydum doğrusu. Türk kadını, hiçbir Arap şeyhinin veya milyarderinin ikinci veya üçüncü karısı olma seçeneğini aklından bile geçirmez, geçiremez. Bu çokeşliliğe İslam’dan bir kılıf bulunsa bile, Türk kadını bunu açıkça reddettiği için, bugün bu durum bir problem bile değildir artık.

Malang şehrinden Bandung’a 15 saatlik tren yolculuğumuz sırasında yazdığımız bu yazıyı, sevgili Elizabeth’in, evleneceği adamın müslüman olması gerekçesi ile din değiştirmesine duyduğum hüznün, şahsen tanımış olduğumuz bazı Türk kadınlarının da, böyle zorlamalar yaptığına bizzat şahit olduğumuz için, daha da arttığını belirterek bitirmek isterim. Umarım Elizabeth mutlu olur, Rabia olarak da Elizabeth olarak da!