IQ'um kaç olursa zengin olurum?

İngiliz yardım kuruluşu Oxfam her yıl dünyadaki gelir adaletsizliğine ilişkin rapor yayımlıyor. Bu yılın başında açıklanan son rapora göre, dünyadaki milyarderlerin toplam serveti Mart 2020 ile Aralık 2020 arasında 3 trilyon 900 milyar dolarlık artışla 11 trilyon 950 milyar dolara yükseldi. Jeff Bezos, Bernard Arnault, Bill Gates, Mark Zuckerberg gibi isimlerin bulunduğu dünyanın en zengin 10 kişisinin serveti aynı dönemde net olarak 540 milyar dolar arttı.

Yine Bloomberg Milyarderler Endeksi'ne göre Kovid-19 salgınına rağmen 2020'de milyarderler listesine girenlerin servetlerindeki toplam artış yüzde 31'i buldu. Bu artışın, sekiz yıldır yayımlanan endeksin tarihindeki en yüksek artış olduğu kaydedildi. Listenin ilk 10 sırasındaki ismin 8'inin teknoloji şirketlerine sahip olması dikkat çekerken en tepede yer alan Bezos ile Musk'ın son 12 aylık dönemde servetlerine toplam 217 milyar dolar ekledikleri görüldü.

SAKİN OL CHAMP. EVDEYİM!

Türkiye İsrafı Önleme Vakfı (TİSVA) Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. Aziz Akgül de, geçen hafta yaptığı açıklamada mevcut küresel ekonomik düzenin insanlığın refahını ve mutluluğunu tehdit ettiğini belirterek, "Dünyanın yüzde 1'inin 6.9 milyar insanın serveti kadar varlığa sahip olduğu bir dünyada, eşitsizlik her geçen gün artıyor" bilgisini paylaştı.

Ülkemizde de durum farksız. Milyonlarca vatandaşımız geçim sıkıntısı yaşarken (TÜİK Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırmasına göre nüfusun 3'te 2'si konut kredisi dışında borç ödüyor), “Sakin ol champ” mesajıyla Boğaz'daki yalılarından Instagram postu paylaşan mirasyediler servetlerine servet katıyorlar. Bir şarkıcı, neredeyse dört kişilik bir ailenin bir aylık yoksulluk sınırı kadar eden bir tutarı (7 bin TL), kızının TikTok'ta kazara harcamasından dert yanıyor. Örnekler çoğaltılabilir.

ZEKA DEĞİL AMA SERVET KALITSAL!

Britanyalı psikolog ve yazar Ken Richardson, Koç Üniversitesi Yayınları tarafından Türkçe'ye çevrilerek yayımlanan “Zekanın Bilimi ve İdeoloji – Genler, Beyin ve İnsanın Potansiyeli” adlı kitabında zekayı etkileyen çevresel unsurlar arasında serveti de sayıyor. Kitabında bildiğimiz IQ testlerinin zekayı ölçmede bilimsel hiçbir yanının olmadığını, zekanın genlerle de aktarılmadığını bölümler halinde anlatan Richardson, zekanın çevreye ve kültüre içkin olduğunu işlemiş. Zekayı etkileyen çevre, genler gibi katılım yoluyla aktarılamasa da servet yoluyla aktarılabiliyor. Dolayısıyla iktisadi ve sosyal anlamda iyi çevresel koşullar, imkanlar da diyebiliriz, altında büyüyen nesiller diğerlerine göre avantajlı oluyorlar. Richardson kitabının 292. sayfasında diyor ki; “Servet, tarihsel eşitsizlikleri kuvvetle yansıtır; aynı eşitsizlikleri nesilden nesile tekrar üretir; bundan faydalananlara, 'hiçbir şey karşılığında bir şeyler ihsan eder.' Dolayısıyla servet, gelirden çok daha eşitsiz dağılmıştır.”

SERVET FESHEDİLEBİLİR Mİ?

Richardson, IQ testleri, zeka sınıflandırması, eğitimin zekaya göre biçimlendirilmesi gibi girişimlerin sınıfsal ve ideolojik temeline atıf yaparak, “Fırsat eşitliği uğruna, miras alınan servetin feshedilmesi gerektiği önerisini hiç duymadım. Belki de bu, dikkatin genlere ve IQ'ya, ayrıca veliler ile okullara açılan 'savaş'a kaymasını tescilliyor. Ayrıca bir avuç telafi programı, hakiki fırsat eşitliği tesis etmektense sınıf yapısını sürdürme ideolojisiyle daha fazla ilgileniyor.”

Yine kitapta Science dergisinde 30 Ağustos 2013'te yayımlanan bir araştırmaya dikkat çeken Richardson, yoksullukla ilişkili kaygıların, bilişsel kapasiteyi ve başka davranışları zayıflattığını belirtiliyor ve buna göre “yoksulluk, kişinin zihinsel rezervlerini vuruyor.”

KÜLTÜR GENLERİ ETKİLİYOR

Elbette bu fırsat eşitliğini sağlamak yerine sınıflı yapıyı sürdürmek isteyenler üst sınıf kültürünü kutsarlar. Oysa Richardson'un kitabında dört ayrı çalışmada elde edilen bulgular şöyle aktarılıyor: “Alt sınıf mensubu bireylerin, üst sınıf muadilleriyle kıyaslandığında daha cömert, hayırsever, güvenilir ve yardımsever olduğu saptanmıştır. Ayrıca ilave analizler, alt sınıf mensubu bireylerin, eşitlikçi değerlere ve şefkat hissine daha büyük bir adanmışlık gösterdiğini, bundan ötürü eylemlerinin olumlu toplumsal davranış kategorisine daha fazla oturduğunu ortaya koydu.”

Öte yandan kitapta çalışmaların kaynakçaları var. Meraklısı bakabilir. Richardson kitabındaki bir başlık “İnsanlar ancak kültür sayesinde bireyselleşir” şeklinde. Ve yazar çeşitli bilimsel çalışmalara atıf yaparak kültürün genleri değil genlerin kültürü izlediğini söylüyor. Kitapta okul puanları yüksek kişilerin hayatlarının sonraki dönemlerinde de benzer başarıları gösteremediğine de dikkat çekilmiş.

Başlıktaki soruya yanıt verelim; zengin olmak için IQ'ya değil seni oraya taşıyacak bir çevreye ihtiyacın var ki zaten IQ da tamamen ideolojik bir sınıflandırma metasıdır.

ZEKAYI ÇÖZEMEDEN SÜPERİNİ YARATMAK

Zekadan söz etmişken; Richardson, “zekanın ne olduğuna dair genel anlamda kabul görmüş bir kuram” olmadığını belirtiyor. İnsan zeki bir yaşam formu. Evrim sürecinde zeka esasen tek hücrelilerden başlıyor. Yine yakın zamanda Koç Üniversitesi Yayınları tarafından Türkçe'ye çevrilip basılan Süper Zeka adlı akademik çalışmadan da söz etmeliyiz. Oxford Üniversitesi'nde Felsefe Profesörü, İnsanlığın Geleceği Enstitüsü ve Gelecek Teknolojileri Programı Başkanı Nick Bostrom şunu söylüyor; “Nasıl ki şu an gorillerin kaderi gorillerden çok biz insanlara bağlıysa, bizim türümüzün kaderi de makine süper zekasının eylemlerine bağlı olacak.”

Profesör Bostrom, “yapay zekayı sermaye olarak sınıflandırıyor ve insan emeğini tamamen ikame edebilecek makine zekanın icadıyla birlikte, ücretler bu tür makine ikamelerinin son birim maliyeti seviyesine düşecek. Makinelerin çok verimli olduğunu varsayarsak, bu tutar oldukça düşük, insanın geçim sınırının çok altında olacak ve emeğin aldığı gelir payı fiilen sınıra inebilir.” Yapay zeka çağı yeni bir ekonomik kompozisyon getirebilir. Bostrom, kitabının dipnotlar bölümünde şöyle bir çıkarımda bulunuyor; “Son yüzyılda dünya gayri safi hasılası 17 kat arttı. Bir zeka patlaması bu büyümeye çok kısa sürede ulaşılmasını sağlayabilir.”

YENİ TANRIMIZ SÜPER ZEKA

Bostrom, çeşitli yapay zeka geliştirme çalışmalarına kitabında uzun uzun değiniyor. Elbette yapay zeka çalışmaları dönem dönem hızlanıp yavaşlasa da gün geçtikçe ilerleme kaydediyor. Ancak süper zekaya ulaşmak belki birkaç yüzyıl alacak. “Bir zeka patlaması olasılığı karşısında biz insanlar bir bombayla oyun oynayan küçük çocuklar gibiyiz” diyen Bostrom, “Süper zeka bizim şu an hazır olmadığımız ve uzun bir süre de olmayacağımız bir zorluktur” uyarısı yapıyor. Yani süper zeka, medeniyetimizin olgunluk seviyesi düşünüldüğünde, kendimizi de yok etmemize sebebiyet verecek kadar tehlikeli bir icat. Bana kalırsa her şeye kadir bir süper zeka, “kova çağında” insanlığın yeni miti olarak da karşımıza çıkabilir. Filozof Friedrich Nietzsche, “Tanrı öldü” demişti. Çağdaş akıl ve aydınlanmacılar için öyle. Ancak, şu yüzyılda “İnsan, süper zeka çalışmaları ile kendi tanrısını mı yaratıyor?” diye de sormadan edemiyoruz!