İran ve Tiran
Amerika Birleşik Devletleri uzun bir zamandır İran'a saldırma planları yapıyor. Carter, Reagan, Bush, Clinton, Yavru Bush, Obama ve en nihayetinde Trump.
Bölgedeki en sadık Amerikan uşağı İran Şahı Rıza Pehlevi'nin 1979'da Humeyni tarafından devrilmesinden beri diye özetlemek de mümkün.
İran, ABD'nin dünya üzerindeki hegemonyasını sürdürmek için kurduğu, Asya'nın (hem Orta Asya'dan, hem de Ortadoğu veya güncel adıyla Batı Asya'dan) bölünmesi oyunu olan Büyük Ortadoğu Projesi'nin önündeki en büyük engel çünkü.
Savaşı pek gözü yemedi, bazı dönemlerde ambargo uyguladı, bazı dönemlerde ise diplomasiyi denedi.
Ancak tüm planları İran'ın bölgedeki gücünü yok etmeye yönelikti.
Mckinder'den bu yana tüm stratejistler İran ve Türkiye'nin dünya hakimiyeti için ne kadar önemli olduğunu iyi bilir.
Elbette Rusya'nın da bu ikiliye eklenmesi şarttır.
Zaten çöküş sürecinde olan ABD, şunu çok iyi biliyor ki, Rusya, Türkiye ve İran, Çin ile de bir araya gelip bir güvenlik ve ticaret kuşağı oluşturduğunda Brzezinski'nin kabusu gerçekleşmiş olacaktır.
Ve şu aşamada bu kuşak ve yol projesi her geçen gün daha fazla gerçeğe yaklaşmakta.
Trump'ın İran düşmanları Netanyahu, Bolton ve Pompeo ile kurduğu savaş kabinesi işte bu yüzden her geçen gün daha tehlikeli hale geliyor.
Mayıs ayında Trump'ın 5+1 İran anlaşmasından tek taraflı çekilmesiyle başlayan süreç, Temmuz ayına geldiğimizde daha da ısınmaya başladı.
Özellikle de ABD Dışişleri Bakanı eski CIA başkanı Mike Pompeo'nun 12 maddelik İran "Sevr"i açıklamasının üzerine bu oldu.
İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, "Amerika aslanın (İran'ın sembolü) kuyruğuyla oynamasın sonra pişman olur. İran barış tüm barışların anasıdır. İran ile savaş ise tüm savaşların anası olur" dedi.
Trump buna twitterden büyük harf yazılı mesajı ile cevap verdi, "SAKIN BİR DAHA ABD'Yİ ŞİDDET VE ÖLÜMLE TEHDİT ETMEYİN YOKSA DÜNYANIN GÖRMEDİĞİ ACILARA MARUZ KALIRSINIZ. ABD ARTIK BU TÜR TEHDİTLERİ TOLERE ETMEYECEK VE GEREĞİNİ YAPACAKTIR".
Bu noktada, ABD'deki neoconlar olsun, bölgemizdeki Avrasyacılar olsun herkesin merak ettiği şey, Rusya'nın ve lideri Putin'in ne yapacağı.
Uluslararası gözlemciler, Putin Trump görüşmesinde İran konusunun kesin olarak gündeme geldiğini dolaylı tanıklara dayanarak söylüyorlar.
Putin'in İran konusunda taviz ve pazarlık kapısını açtığı da bir sır değil.
Suriye üzerinden İsrail ile de İran konusunda pazarlık ve uzlaşma çabalarını görüyoruz.
Ama asıl soru şu ki, olası bir ABD - İsrail saldırısında Rusya ne yapacak?
Neticede Rusya da İran gibi Batı ablukasını yaşıyor ve ekonomik olarak zor durumda.
Ayrıca küresel çapta petrol ve doğalgaz üreticisi olarak İran Rusya'nın rakibi.
ABD'nin olası İran saldırısı ve Hürmüz Boğazı'nın kapanması, petrol ve doğalgaz fiyatlarını uçuracağı için bu bir bakıma Rusya'nın çıkarına olacak.
Rusya'nın İran ile iyi müttefiklik ilişkileri var evet ama İsrail ile de sıkı dost görüntüsü vermekten de çekinmiyor.
Netanyahu zırt pırt çat kapı Moskova'da.
Rusya'nın İran tutumu Çin ve Türkiye açısından da belirleyici olacaktır.
Ancak ben o kadar kötümser değilim.
Putin olası bir ABD saldırısı sonrası Afganistan ve İran seddinin oluşma ihtimalini görmüyor olamaz.
Yani Rusya bir anda Asya'nın geri kalanıyla bağlantısını yitirebilir.
Çin gibi en önemli müttefikini de yitirebilir ve asla Batı'ya yaranamayağını da çok iyi biliyor.
Avustralya'nın ABC televizyonu geçen hafta önemli bir haber yayınladı.
Avustralya'nın da 5 göz denilen ABD, İngiltere, Avustralya, Kanada ve Yeni Zelanda'dan oluşan istihbarat havuzunda yer almasından ötürü bu bilgiye ulaştığı belirtiliyor.
Haber şöyleydi, Beyaz Saray'da Trump, Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton ve Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'nun katıldığı toplantıda gelecek ay (ağustos) İran'a hava saldırısı düzenleme kararı alınmıştı ve bunun için tüm istihbarat birimlerine hedefleri belirleme talimatı verilmşti.
Haberi önce Avustralya Başbakanı Turnbull, ardından da ABD Savunma Bakanı James Mattis yalanladı, ancak öyle bir toplantı olduğu bilgisi yalanlanamadı.
Rusya'ya dönecek olursak tekrar, Moskova kaynaklı bilgiler Putin yönetiminin ekonomik bir kasırgaya karşı hazırlandığı ve elindeki dolar bazlı tahvilleri altına çevirerek, uluslararası ABD eksenli para transfer sisitemi Swift'e alternatif bir banka iletişim sistemi kurduğunu (SPFS) ortaya koyuyor.
Ayrıca Rusya içinde de dolar yerine ruble kullanılmasını öngören bir bankacılık sistemi üzerinde çalışıyorlar.
Rus yorumcular bunu yaklaşan ekonomik kasırgaya hazırlık olarak değerlendiriyor.
Bu kasırga, Trump'ın Avrupa dahil tüm dünyaya karşı başlattığı ticaret savaşı ile süren mevcut küresel ekonomik kriz mi yoksa tüm bunların üzerine gelen bir İran savaşı mı, onu bilemiyoruz.
Ancak jeostratejik açıdan bakıldığında ABD'nin mevcut koşullarda bu savaşı kaybetmeden sürdürebilmesinin imkanı yok.
Özellikle de Suriye'de yenilmiş bir emperyal güç görüntüsü sergilerken, Çin, Rusya, Avrupa, İran ve Türkiye'ye karşı istediğini dikte ettirmesi çok zor hatta imkansız.
İsrail, 6 körfez ülkesi artı Mısır ve Ürdün ile birlikte İran'a karşı bir saldırı olasılığı kuşkusuz ABD için bir zaferden çok hezimeti hatırlatsa da Trump ve neocon şürekasının köşeye sıkışmış görüntüsüne ancak böyle bir seçenek ilaç olurmuş gibi de bir hava var.
İran Devrim Muhafızları Komutanı "Bu savaşı ABD başlatır ama biz bitiririz" derken klasik Farsi mubalağa geleneğini mi işletiyor yoksa bildiği bir şey mi var onu da zaman gösterecek.
Ancak yakın geçmişe bakılırsa Afganistan, Irak ve Arap Baharı hezimetleri sonrası Suriye'de de yenilgiye uğrayan ABD İran'a saldırırsa çöküşünü hızlandırmaktan başka bir şey yapmamış olacak nihayetinde.