İş güvencesi var mı?

Çarşıya pazara çıkmayan hükümet yetkilileri her ne kadar kriz yok diyorsa da, Adanalıların deyimi ile, kriz Allahına kadar var. Kriz olmasaydı işyerleri ardı ardına kapanır, toplu işçi çıkarmalar yaşanır mıydı? Üzülerek belirtelim ki İş Yasamızda işveren karşısında güçsüz olan işçiyi koruyacak düzenlemeler yok. Bu konuda Sadece İş Kanunu madde 8'de düzenlenen feshin geçerli nedene dayanması koşulu düzenlenmiş ve geçersiz nedene dayanan fesihlerde işe iade davası açılmasına olanak tanınma yolu açılarak işçi sözde korunmaya çalışılmıştır. Bir de 29. maddede toplu işçi çıkarmaların ilgili bölge müdürlüklerine ve Türkiye İş Kurumuna bildirilmesi öngörülmüştür. Bu hükümler, aşağıda açıklayacağımız gibi, işveren karşısında güçsüz olan işçiyi feshe karşı korumaktan çok uzaktır.
YARARLANMANIN KOŞULLARI ÇOK AĞIR
İş Kanunu madde 8, ILO'nun 158 sayılı İşçinin Feshe Karşı Korunması Sözleşmesini iç hukuka uyarlamak amacı ile çıkarılmış fakat Sözleşmenin gördüğü amaçlardan çok uzak bir düzenleme getirmiştir. Maddeye göre bir işçinin adına işe iade davası denilen feshe karşı korunma hükümlerinden yararlanabilmesi için üç koşul gerekmektedir: İşçinin 30'dan fazla işçi çalıştıran işyerinde çalışması, altı aylık kıdemi olması ve belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışıyor olması. Bu düzenleme işçi ile alay etmek ve ILO'ya karşı hile yapmaktan başka anlam taşımamaktadır çünkü ülkemizde iki milyona yakın işyeri vardır ve bunların ancak yüzde 10'unda 30 işçi çalışmakta, işyerlerinin yüzde 90'nı bu hükmün dışında kalmakta ve oralarda çalışanlar işe iade davası açamamamaktadır. 30'dan fazla işçi çalıştırma koşulu milyonlarca işçinin feshe karşı korumadan yararlanamaması demektir. Bunun gibi işyerlerinde labor turnover denilen işçi değişimi çok sık rastlanan bir olaydır. İşe yeni girenler kıdem hakkı kazanmasın diye yıl dolmadan veya çok daha önce işten çıkarılmaktadır. Kayıtdışı çalıştırma çok yaygındır böylece belirsiz süreli sözleşmeyle çalışma ve altı aylık kıdem koşulu kolayca önlenebilmektedir.
29. MADDE DÜZENLEMESİ YETERSİZDİR
Madde ekonomik,teknolojik,yapısal ve benzeri işletme ve işyeri veya işin gerekleri sonucu toplu işçi çıkarılmak istenmesi durumunda konu işyerinde varsa sendikaya ve Türkiye İş Kurumuna sadece bildirilmesini öngörmektedir. Bu çok yetersizdir. Sendika ve Türkiye İş Kurumuna bildirimi inceleme yetkisi de mutlaka tanınmalıydı ve toplu işçi çıkarma gerkçelerinin var olmadığı ortamlarda Türkiye İş Kurumuna işçi çıkarmaya izin vermeme yetkisi tanınalıydı.
ÜSTÜNE ÜSTLÜK ARABULUCULUK KOŞULU
7036 sayılı İş Mahkemeleri Yasası işe iade davalarında arabulucuya gitmeyi dava şartı haline getirmiştir. Bu çok yanlıştır çünkü arabuluculuk işçinin parasal isteklerinde İş Mahkemelerinin yükünü hafifletmek için düşünülmüştür Oysa işe iade davalarında henüz parasal bir konu yok; öncelikle feshin haksızlığının tespiti var. Parasal çözüm bu tespitin ardından gelecektir. Öyleyse feshin haklı-haksız oluşunu ve buna göre doğabilecek tazminat tutarına karar verilmesi yargının görevi iken bu görevi arabulucuya vermek gibi bir düzenleme yargıya müdahale, bir yetki gaspı anlamına gelecektir. Başka yazılarımızda belirttiğimiz gibi çalışma yasalarında değiştirilmesi gereken onlarca madde varken bu konuda hiçbir çalışma yapılmaması sendikacılığımızın önemli bir eksiğidir.