İslamın ışığında sendikacılık -(TAMAMI)

Sözde “barış süreci” diye tanımlanan süreçle ilgili gelişmeler kamuoyuna aktarıldıkça inanılmaz gerçekler ortaya çıkıyor. Öcalan’ın mektubu diye Nevruz kutlamalarında Diyarbakır’da okunan aslında CIA’nın kaleme aldığı mektupta çok açık olarak ABD‘nin Büyük Orta Doğu Projesinin ayrıntıları ortaya pervasızca konulmuştur . Mektupda bugün var olan sınırların sanal, yapay olduğu, Misak-I Milli sınırlarının gerçek olduğu ve bu sınırın içinde Türki, Farsi, Kürdi ve Arabi unsurların islamın ışığında birleşmesinden söz ediliyor.

Bu satırların açılımı yapıldığında Ortadoğu’da bugün var olan sınırların ortadan kaldırılacağı, Suriye’yi, Irak’ı ve İran’ı içine açılacak yeni bir sınır yaratılacağı ve bu sınırlar içinde çeşitli etnik gruplara dahil insanların İslamın ışığında bir arada yaşayacağı bir düzenin kurulmak istendiği gerçeği ortaya çıkıyor. Mektupta Said-i Nursi ve Fetullah Gülen’e selam gönderiliyor. Bu söylem açıkça İslamî kuralların egemen olduğu yeni bir Osmanlı dönemi özlemini yansıtan söylemdir. Bu söylem Ortadoğu’da Amerikan destekli bir savaş demektir. Sonucunda Suriye’nin ve İran’ın yok edilmek , Kürdistan devletinin kurulmak istendiği böyle bir savaşın asli unsurunun Türkiye olacağı açıktır. Patriot füzeleri bunun için getirildi. Suriye’de ki dağınık ve başarısız muhalifleri eğitmek üzere Amerikan askerleri Türkiye üzerinden Suriye’ye girecek ve Türkiye Amerikan emperyalizminin oyuncağı olarak bilinmeyen bir yöne doğru sürüklenmek istenmektedir.

Böyle bir senaryo gerçekleşebilir mi? İç barışı sağlamak gerekçesi ile Türkiye bir savaşın içine çekilebilir mi? Bunlar gerçekleşmesi son derece güç hayallerdir ama en tehlikelisi kurulmak istenen İslamın ışığında ki kardeşlik düzenidir. Sendika yöneticilerinin, sendikalı işçilerin ve tüm çalışanların dikkatini özellikle bu konuya çekmek istiyoruz.

Özgür sendikacılık ancak demokratik düzen içinde var olan bir kavramdır. O nedenle işçiler ve sendikacılar demokrasinin varlığına özen göstermelidirler. Demokratik kuralları yok etme girişimleri özgür sendikacılığı da yok etme anlamına gelir. Topluma “ileri demokrasi” süreci olarak tanıtılan AKP’nin kurmak istediği düzen aslında tek adam yönetimi ve sivil diktatör yaratma sürecidir. Hele bu yönetim anlayışı “İslam’ın ışığında kardeşlik” ve “ İslam’ın ışığı altında birleşmek” olarak takdim edilince orada biraz durmak ve sormak gerekir,” hangi İslami düzende sendikacılık vardır, hangi İslam ülkesinde özgür sendikaların varlığına izin verilmektedir?” Tek adam üzerine kurulmak istenen sivil dikatöryal düzende tek adam karşında direnç noktaları istemez. Tek adam mutlak itaati öngörür. Tek adamın buyruklarına karşı direnecek bir güç, hele örgütlü bir güç kesinlikle böyle bir düzende kabul edilemez.

Sendikalı işçiler, sendika yöneticileri ve tüm çalışanlar yapılacak Anayasa değişikliği ile kendilerine karşı kurulmak istenen tuzağı mutlaka görmeli ve büyük olasılıkla referanduma sunulacak Anayasa değişikliği taslağına asla “evet” oyu vermemelidir çünkü söz konusu olacak kendi gelecekleridir. İslam’ın egemenliğinde yönetilen Arap ülkelerinin işçilerine ve memurlarına bir bakın. Hangisinde çalışanlara örgütlenme ve hak arama özgürlüğü tanınmıştır. Hangisinde toplu sözleşme ve grev yapabilme özgürlüğü vardır. İslam Işığında kardeşlik vurgusu işçiler için kölelik düzeninin başlamasından başka bir şey değildir. İşçiler ve sendikacılar bu oyuna gelmemeli ve demokratık haklarını muhafaza edebilmek için tüm çalışanları ve toplumu aydınlatmalıdır.