İsmet Atlı

Yaşar Kemal, Yılmaz Güney gibi, Çukurova topraklarında yetişmiş birkaç efsaneden biridir İsmet Atlı... Türk güreşinin en parlak günlerinde yetişmiş bu büyük şampiyon, üç hafta kadar önce sessizce ayrıldı aramızdan, hakkında birkaç satır olsun yazı yazılmadı. Gazetelerin spor sayfalarında, spor yazarlarından tek bir satır okumadım. İnternette dostum Halil Atılgan’ın yazısıyla karşılaştım sadece. Belki yazıldı da ben görmedim, umarım öyledir, öyle olmasını dilerim. Sağlığının kötüye gittiğini kardeşi Hüseyin Atlı’dan öğreniyordum. Gene de pehlivanların en zor rakipleri için sakladıkları bir oyunları vardır diye düşünüyordum.

1960 yılında Roma Olimpiyatları’nda yedinci altın madalya İsmet Atlı’nın boynuna takılmıştı. Güreşçilerimiz İsmet Atlı, Ahmet Bilek, Hasan Güngör, Mustafa Dağıstanlı, Mithat Bayrak, Tevfik Kış, Müzahir Sille’nin kazandığı altın madalyaların ardından okunan “Korkma sönmez bu şafaklarda” sözleri Roma’daki tarihsel yapının, Basilica di Mezansio’nun taş duvarlarında tam yedi kez çınladı. Bu hâlâ spor tarihimizde aşılamamış büyük bir başarıdır, İsmet Atlı Roma’da Tahti gibi yenilmezleri yenerek bu başarının önemli kahramanlarından biri oldu. Ve o büyük başarının içinde Kızılçullu’dan yetişen öğretmen Ahmet Bilek de vardı, yazık ki bunu enstitülüler de bilmezler.

Ölüm haberini duyunca ilk kez ağır işleyen parmaklarıma, yayın dünyasında ağır işleyen her şeye kızdım. Yeni bitirdiğim belgesel romanın Ahmet Bilek’le birlikte önemli kahramanlarındandı İsmet Atlı. Ölmeden okumasını çok istiyordum.

Ana tarafından Dadaloğlu’na dayandığını kendisinden dinledim. Dadaloğlu gibi isyan etmekten, kafa tutmaktan çekinmedi. Ve Dadaloğlu gibi şiirler de yazdı. Türk güreşinde Çoban Mehmet ve Yaşar Doğu’dan sonra acı kuvvetiyle bilinen üçüncü güreşçidir. Sırasında dili de acıdır İsmet Atlı’nın, hicivlerinde başına iş açacak kadar serttir: Kimi yüzsüz, kimi sıyrık/Hepsi başımızda buyruk/ Seyahatler yağlı kuyruk/Hücum bre beyler hücum... Devlet kesesinden yapılan gezileri hicvetmek için yazdığı bu şiir yüzünden ödediği bedel altı ay spordan men oldu. Yakın zamanlarda Tayyip Bey de bu büyük şampiyonun hicivlerinden nasibini aldı: Sadrazamlar el atına biner mi?/At devlettir binen böyle iner mi?/Medyaya gösteri yapmak hüner mi? /Böylesi reklama vermeli mola...

Belki okurlar için de sürpriz olacak, aşağıdaki fotoğraf, benim hocamız Celal Atik başta olmak üzere Hasan Güngör, Tevfik Kış, Ahmet Ayık, İsmet Atlı gibi büyük şampiyonları yakından tanıdığım, aynı mindere ter döktüğüm günlerden kalan bir anıdır.