İsrail çocukları öldürmese…

Türkiye basını İsrailFilistin olayını ısrarla İsrail tarafından katledilen çocuklar üzerinden görüyor. Bunu iktidar ve düzen içi muhalefet basını ayrımı yapmadan söylemek mümkün. Hangi gazeteyi açsanız, hangi haberi dinleseniz İsrail’in çocuklara ve bebeklere zulmü öne çıkarılıyor.

Elbette bu, basının kendisinin karar verdiği bir çizgi değil. Hükümet yöneticileri en tepeden başlayarak sürekli ve neredeyse sadece bu konunun üzerinde duruyorlar. Muhalefette de durum aynı. İlginçtir, bunu İsrail’in yanında tavır alan bazı Batılı liderler ve Batı tahakkümündeki uluslararası kuruluşların sözcüleri de yapıyor.

İSRAİL PROPAGANDASI

İsrail’in bir vahşet sergilediği, savaş hukukunu sürekli çiğnediği, insanlığa karşı suç işlediği bir gerçek. Ancak meseleyi buraya sıkıştırmanın perde gerisinde bilinçli ya da bilinçsiz bir İsrail propagandası var. Şöyle:

Öncelikle bu söylem, doğal olarak peşinden “kalıcı ateşkes” talebini getiriyor. Peki kalıcı ateşkes, İsrail işgaline karşı Filistinlilerin direnişine önderlik eden örgütün, yani HAMAS’ın talebi mi? Ben HAMAS’ın kalıcı ateşkes istediğini hiç duymadım. Sadece rehine takası için 5 günlük geçici ateşkes beyanında bulundular. Ancak bunu söylerken de İsrail’i sürekli hedef aldılar. Savaşı sürdürme kararlılığı ve İsrail’e karşı zafer kazanacaklarına inançları son derece baskın.

KALICI ATEŞKES = KALICI İŞGAL

Kalıcı ateşkes bugün, İsrail’in yaklaşık 80 yıldır sürdürdüğü ve adım adım ilerlettiği işgalin devamından başka bir anlama gelmiyor. Kalıcı ateşkes, kalıcı işgal demek. Ateşkes yapılsın iyi hoş da, Filistinliler kaybettikleri yurtlarını ne zaman geri alacaklar? Silahlarını susturdukları zaman bölünmemiş bir vatanda bağımsız bir devletleri olabilecek mi?

Hadi bunları geçelim ama şunun cevabını verelim: 7 Ekim’den önceki “ateşkes” döneminde bile kafasına göre Filistinli “avlayan”, sokaklarda rastgele çocuk öldüren, aklına estikçe cezaevine tıkan İsrail’i durduracak olan bir başka ateşkes mi?

HAMAS’IN SİLAHLARINI SUSTURMASI…

HAMAS’ın silahlarını susturması, bugün herhalde en çok İsrail’in beklentisidir. İsrail vahşeti söyleminin arkasına eklenen kalıcı ateşkes talebi, güçlü ve avantajlı konuma İsrail’i oturtmaktadır. Masada güçlü taraf İsrail olacak demektir. Hâkim olan İsrail’dir ve talep makamı da odur. Her savaş sonunda biter. Önce ateşkes gelir sonra anlaşma sağlanır. Ancak önemli olan ateşkesin zamanlamasıdır. Buna da bir zahmet sıcak koltuklarında vicdanlarını rahatlatmak isteyenler değil de, direnişin sahipleri karar versin.

İSRAİL BARIŞI MI FİLİSTİN ZAFERİ Mİ

Peki biz savaşın devamından yana, çocukların ölmesinden yana vicdansızlar mıyız? Hayır. Sadece sürekli İsrail vahşetinin altını çizerek, açık ya da örtük İsrail propagandası yapmayı reddediyoruz. Bilerek ya da bilmeyerek İsrail’in çok güçlü ve yenilmez olduğuna dair şüpheli bir kanaati, “ateşkes” diye diye kitlelere dayatmayı kabul etmiyoruz. İsrail’in 7 Ekim öncesinde de, hatta 80 yıldır katliam ve cinayet yaptığını bildiğimiz için, bu duruma kökten son verebilmek adına silahlı direnişi ve bağımsızlık savaşını destekliyoruz. Dikkatimizi bir İsrail barışına değil, bir Filistin zaferine odaklıyoruz.

Evet çocuklar, bebekler ölüyor. Evet yüreğimiz kaldırmıyor. Ama bağımsız olmayan bir millet, zaten ölüdür ve sözde barış koşullarında her gün teker teker ve sessiz sedasız, kabul ettirilmiş bir çaresizlikle öldürülmektedir. Mustafa Kemal Atatürk’ün Nutuk’ta Türk milletine “esir yaşamaktansa yok olalım” diye seslendiğini hatırlamakta fayda var. Asıl vicdansızlar, Filistinlilerin esaret altında yaşaması için “barış” gevezeliği yapanlardır.

BOŞ LAFLAR SAHTE TEPKİLER

“Çocuklar ölüyor, acil kalıcı ateşkes yapılsın” söylemi, aynı zamanda AK Parti hükümeti için topu taca atmanın güzel ve kestirme bir yolu. Kamuoyu ABD ve İsrail’e karşı SOMUT adım bekledikçe, onlar “E çok sert kınadık, hiç kınamadığımız kadar kınadık, dünyada ‘ateşkes’ için diplomasi atağı başlattık, Batılılara ikiyüzlü dedik” biçiminde özetlenecek SOYUT tepkilerle ortalığı yatıştırmaya çalışmaktadır.

Türk ordusu Filistin’e gidemez. Böyle bir gerçeklik yok. Ancak Türkiye, Suriye ile kavgayı bitirip işbirliği yapabilir. İki ülke, ABD/İsrail’in desteklediği PKK’yı orada boğabilir. Bu sayede Suriye, Golan’ı geri alabilir. Vatanımızdaki ABD-NATO-İsrail üslerini söküp atabiliriz. Bugün bile İncirlik’ten İsrail’e silah taşınması utancında kurtulabiliriz. İsrail’e dünyanın büyük çoğunluğuyla birlikte ekonomik darbe indirebiliriz. Bu darbeye önderlik edebiliriz.

Hepsi gerçekçi, fazlası da mümkün. Ama önce “ateşkes, diplomasi” gibi boş gevezelikleri bir kenara bırakıp, “Filistin’in zaferi ve Türkiye’nin çıkarı için ne yapabiliriz” mevziisine yerleşmek gerekiyor. Ha bir de, ABD ve İsrail’den korkmamak, gerçekten cesur olmak.