İsrail nükleer silah sopasını kullanıyor

2. Dünya Savaşı’nda yaşanan Yahudi Soykırımı ve 1948 yılında Arap-İsrail Savaşı'nın oluşturduğu kaygılar, İsrail’i nükleer silah yapma yoluna sevk etmiştir. İsrail’in ilk başbakanı David Ben Gurion’un isteği, İsrail Silahlı Kuvvetlerine bağlı bazı bilim insanlarını bu konuda çalışmaya teşvik etmiştir. Çalışmalara başlayan İsrailli bilim insanları ülke içerisinde yaptıkları jeolojik araştırma sonucunda, ülkede uranyum yataklarının olduğunu keşfetmişlerdir. Bununla birlikte ABD’de Şikago Üniversitesi'nde nükleer eğitim görmeleri için 6 yüksek lisans öğrencisi İsrail tarafından ABD’ye gönderildi. Bu çalışmalar sonucunda 1952 yılında İsrail Atom Enerjisi Komisyonu (IAEC) kuruldu. Tüm bu adımların sonucunda ABD’nin nükleer gelişmelerini İsrail yakalamış oldu. Fransa ile yapılan nükleer iş birliği anlaşması gereği, Fransa İsrail’e nükleer silah yapımı ile ilgili bilgi aktarırken, İsrail de Fransa’ya Afrika’daki sömürgeleri için istihbarat bilgisi aktarıyordu. 1955 yılında İsrail, ABD ile nükleer iş birliği imzaladı. Bununla birlikte İsrail, Fransa’yla da iş birliği yaparak Dimon’da nükleer tesis kurdu ve nükleer silah yapmanın temellerini atmış oldu.

1956 YILI İSRAİL-FRANSA
İLİŞKİLERİNDE DÖNÜM NOKTASI

Fransa’nın İsrail’le yaptığı nükleer işbirliğinin altında yatan gerçek neden Süveyş Kanal’ının ele geçirilmesidir. 1952 yılında Mısır’ın Cumhurbaşkanı Cemal Abdülnasır, Süveyş Kanalı’nı kamulaştırınca, İngiltere ve Fransa’nın kanal üzerindeki çıkarları tehlikeye girer. Bu nedenle Fransa İsrail’e nükleer silah programı çerçevesinde nükleer reaktör yapımında destek olur. 1956 yılında dönemin Savunma Bakanı Müsteşarı Şimon Peres, yapılan anlaşma kapsamında İsrail’e nükleer reaktör satışını kabul eder. Bu süreçte Süveyş Kanalı sorunu, ABD ve Sovyetler Birliği’nin karşı çıkışlarıyla daha karmaşık hale dönüşür. Bu sorun, Fransa’yı tedirgin eder ve nükleer anlaşmaya ek maddeler eklenir ve projenin barışçıl amaçlarla yapıldığı vurgulanır. Bununla birlikte reaktör gücünün 24 Megawatt olduğu belirtilir. Anlaşmaya yapılan bu ekleme gerçekleri yansıtmamaktadır, bahsi geçen reaktör açıklananın üç katı büyüklükte olup, nükleer silah yapımı için yeterli büyüklüktedir.

1958 YILI İSRAİL-İNGİLTERE
İLİŞKİLERİNDE DÖNÜM NOKTASI

1958 yılında Fransa’da gerçekleşen cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanan Charles de Gaulle İsrail ile yapılan nükleer iş birliği anlaşmasını sona erdirmek ister. De Gaulle İsrail’in nükleer çalışmalarının uluslararası denetime açılmasını ve nükleer silahta kullanılan plütonyumun üretilmediğinin teyidini ister. Fransa’nın bu hamlesi sonucunda devreye İngiltere girerek Norveçli bir paravan şirket kullanarak İsrail’in nükleer ihtiyaçlarını karşılar. Sonuç olarak nükleer alanda Fransa ile ilişkilerinde soğuma yaşayan İsrail, İngiltere ile ilişkilerini artırmış olur.

1965 YILINDA NÜKLEER SİLAH
ÜRETİMİ İÇİN SONA YAKLAŞILDI

İsrail Başbakanı Ben Gurion, 1961 yılında Kanada Başbakanına verdiği bilgide plütonyum ayrıştırması için çalışmalara başlayacak tesisin kurulacağını açıklar. Bu bilgiye ulaşan İngiltere, bundan sonraki adımın nükleer silah yapımının olacağını anlar ve 1965 yılında İsrail, nükleer yakıtları Plütonyum-239’a çevirmeyi başarır.

PLÜTONYUM-239 ÜRETİMİ

Plütonyum-239 (Pu-239), plütonyum (Pu) atomunun bir izotopudur ve doğada saf halde bulunmaz. Pu izotoplarından sadece iki tanesi, Pu-238 ve Pu-239 belirli amaçlarla kullanılır. Pu-238 ile radyoizotop termoelektrik jeneratörleri kullanarak uzay sondalarının elektrik ihtiyacı için kullanılır. Bu sondalar, güneşten çok uzak mesafelere gittikleri için güneş enerjisi kullanamazlar. Bu nedenle bu tarz jeneratörlere ihtiyaç duyulmaktadır. Pu-239 atomu yeterli miktarda konsantre edildiğinde fisyon zincir reaksiyonuna girer. Bu nedenle nükleer silahlarda ve bazı nükleer reaktörlerde kullanılmaktadır. Pu-239, Uranyum-238 (U-238) atomunun belirli radyoaktif evrelerden geçirilmesiyle oluşur. Bir nötron yakalayan U-238, U-239 atomuna dönüşür. U-239 atomu beta bozunması yaparak Neptunyum-239 (Np-239) atomuna, ikinci bir beta bozunması yaparak Pu-239 atomuna dönüşür.

İSRAİL'İN NÜKLEER SİLAH
DENEMESİ 'VELA OLAYI'

1979 yılında ABD’nin nükleer testleri tespit etme göreviyle uzaya gönderdiği Vela uydusu, Hint Okyanusu’nun güneyinde, nükleer patlama sonrası oluşan bir ışık demeti tespit eder. Dönemin ABD Başkanı Jimmy Carter, olayın nükleer patlamadan kaynaklanmadığını açıklasa da bazı kaynaklar tarafından bu olay, İsrail’in nükleer deneme yaptığının göstergesi olarak kabul edilir.

İSRAİLLİ NÜKLEER TEKNİSYEN
MORDEHAY VANUNU'NUN İTİRAFLARI

İngiltere’nin Sunday Times gazetesinin 5 Ekim 1986 tarihli haberine göre İsrail’in Dimon kentine yakın bölgede nükleer silah programının gerçekleştirildiği açıklanır. Bu gazetenin bilgi kaynağı, Negev Nükleer Araştırma Merkezinde eski nükleer teknisyen Mordehay Vanunu’dur. Bu ifşanın ardından teknisyen, Mossad tarafından kaçırılır. Vanunu devlet sırlarını ifşadan yargılanır ve 18 yıl hapis cezasına çarptırılır. Bu olay İsrail’in nükleer silah yaptığının kanıtı olarak kabul edilir.

TÜRKİYE NEYİ BEKLİYOR?

Görüldüğü üzere İsrail gibi birçok ülke nükleer silah yapmış ve hatta ABD bu silahları kullanmıştır. Nükleer silahın dünyada önemi silahın kullanılmasından çok nükleer silaha sahip olmayan ülkeler için bir sopa olarak kullanılmasıdır. Tam bağımsızlık tutkusuyla yanıp tutuşan biz Türk halkı, bu silahın bir sopa unsuru olarak kullanılmasını kabul etmiyoruz. Kaynaklarımız, yeteneklerimiz ve cesaretimiz bu silahı yapmak için yeterliyken, biz neyi bekliyoruz?
“Yenilmez” denileni dize getiren, korku bilmez kahraman Filistin halkını ve tüm mazlumları selamlıyoruz.