İsrail’in ‘Helenik İttifak’ı güçlendirme hazırlığı

Başından beri vurguluyoruz, Gazze’de devam eden savaş İsrail ile Filistin arasında bir çarpışma değil, daha geniş ölçekli bir mücadelenin parçasıdır. Bunu söylerken, İsrail’in savaşı genişletmeye yönelmesi, bölgesel bir çatışma çıkması, ardından çatışmanın küresel düzeyde bir savaşa evrilmesi olasılığına dayanmıyoruz.

Gelişmelerin bu şekilde ilerlemesi, bu durumu ortaya çıkaran neden değil sonuç. Yani Netanyahu’nun çılgınlığın ya da azgınlığı nedeniyle değil küresel düzeydeki mücadelenin doğal sonucu olarak mevcut tabloyla karşı karşıyayız. Özetle durum şudur: ABD’de kilit noktaları elinde tutan neocon/siyonist çete ve İsrail yönetimi, Atlantik lehine işleyen fakat bugün çatırdayan dünya düzenini kabul etmeyen gelişen dünya ülkelerine boyun eğdirmek için savaşı genişletmektedir.

ÖN CEPHEDEKİ ÜLKELER

Filistin ve başta Hamas olmak üzere Filistin adına emperyalist ve siyonist tahakküme karşı mücadeleyi sürdüren örgütler, bu savaşta ön cephede yer almaktadır. İsrail’in bugün hedefe koyduğu Hizbullah, ABD ve İsrail açısından en büyük çıbanbaşı olarak görülmektedir.

ABD ve NATO’nun bir numaralı askeri düşman olarak gördüğü ve Ukrayna cephesinde savaştığı Rusya, devasa ekonomik gücü ve mevcut dünya düzenine alternatif girişimleriyle Atlantik düzenine karşı öncelikli tehdit olarak nitelediği Çin, kendi ülkesinde ve ötesinde sahada ABD ve İsrail güçleriyle göğüs göğüse çarpışan İran ve 13 yıldır emperyalist yıkım operasyonuna karşı direnen Suriye ön cephedeki ülkeler.

Fakat bu noktada, şunu aklımızdan çıkarmamalıyız: Bugün Gazze’de devam eden İsrail saldırganlığı, Irak’ın bölünmesi, devam eden Suriye’nin bölünme operasyonu ve İran’a yönelik savaştan ayrı düşünülemez.

Bütün bunlar, ABD’nin Batı Asya’daki stratejik hedefinin gereği olarak hayata geçirilmektedir. Bu stratejik hedef, bölgede ikinci bir İsrail kurmaktır. Ve unutmayalım, bu sözde kukla devletin en büyük parçasının Türkiye’den koparılması amaçlanmaktadır. Dolayısıyla, Filistin, Lübnan, Suriye, İran, Irak, Türkiye, Rusya ve Çin ortak bir tehditle karşı karşıyadır.

İSRAİL-YUNANİSTAN-GKRY EKSENİ

İsrail, bu saflaşmaya dayanarak ittifaklar kuruyor ve buna göre planlamalar yapıyor. İsrail güvenlik kurumlarında yapılan değerlendirmelerde Yunanistan ve Güney Kıbrıs ile ittifakın geliştirilmesinin son derece önemli olduğu vurgulanıyor.

İsrail devleti ile iç içe geçmiş kurumlardan biri olan Kudüs Strateji ve Güvenlik Enstitüsü’nden, Ulusal Güvenlik Konseyi eski çalışanı emekli Albay Eran Lerman, Hizbullah’a karşı yaklaşan savaş ile bağlantı kurarak, Güney Kıbrıs’ın stratejik önemine dikkat çekiyor. Lerman analizinde, Rusya, Çin, İran ve Türkiye’yi aynı safta görüyor ve bu cepheye karşı İsrail’in Yunanistan ve İsrail ile kurduğu ittifakın her zamankinden daha önemli hale geldiğini savunuyor (JISS, 8 Eylül 2024).

DENDİAS’A CESARETİ KİM VERDİ?

Bu koşullarda, NATO ve AB ile ilişkileri “rayına sokma” iddiasıyla Yunanistan ile yumuşama politikasının karşı cepheyi daha fazla cesaretlendirdiği görülüyor. Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias’ın 13 Eylül’de yanına askerleri de alarak Antalya’nın Kaş ilçesine 2 kilometre mesafedeki Meis adasından Türkiye’ye meydan okuması bunun en açık göstergesi. Türkiye’nin Dışişleri Bakanlığı’nın bu konuyla ilgili herhangi bir açıklama ise yapılmadı.

Bir kez daha görülmektedir: Ekonomide sıcak paraya, dış politikada NATO’ya teslimiyet politikası, Türkiye’nin ulusal güvenlik çıkarları açısından ciddi zaafların ortaya çıkmasına neden oluyor.