İstanbul’un Beyaz Rus fotoğrafçıları

1917 devriminden sonra dünyanın dört bir tarafına dağılan Beyaz Rusların ilk duraklarından biri de Türkiye idi. Kızıl Ordudan kaçan ve Çarın ordusu olmalarından dolayı da kendilerine Beyaz Ordu (ve de Beyaz Ruslar) denilen Rusların Osmanlı topraklarını tercih etmelerinde ise iki neden vardı: İlki yakınlık, diğeri ise Osmanlının engin hoşgörüsünün yansıması olan konukseverlikti.

İstanbul’un işgal yılarına da denk düşen Beyaz Rus olgusu, bu kentteki beklenmedik misafirliğini 1918 ila 1940 yılları arasında sürdürdü. İstanbul sözü edilen yıllarda, kimilerine göre 40.000, kimi kaynaklara göre ise 150.000 Beyaz Rus’a ev sahipliği yaptı.

İstanbul’un gündelik yaşam tarzını, olumlu –kimi zaman ise olumsuz- değişim dönüşüme uğratan Beyaz Ruslar (ya da o dönemki yakıştırma ile Rusça güzel hoş anlamına gelen Haraşolar) arasında en üst düzeyden, en alt sınıfa kadar birçok bir kişi vardı. Soylular; kontlar, kontesler, asker sivil ve de çeşitli alanlarda üne kavuşmuş önemli sanatçılar…

İstanbul’a gelen Beyaz Rus sanatçılar arasındaki ressam ve fotoğrafçıların nitelik ve de nicelik açısından önemli bir yer tutmalarına karşın, ne yazık ki, bu konu üzerinde yapılan onca çalışmada gerektiği gibi yer bulamadılar. Yer bulamamalarının tek nedeni ise; İstanbul’daki yaşamlarına ilişkin bilgilerin oldukça kısıtlı olmasından kaynaklanmaktadır.

Beyaz Rus fotoğrafçıların başında, daha sonraları İzzet Kaya adını alan Jul (ya da Jules) Kanzler gelir. Pera’daÇadde-i Kebir’de (İstiklal Caddesi) bir stüdyo açan Kanzler,1905 yılında Odessa’daki Güzel Sanatlar Akademisi’ni bitirmiş, 1907’ de Paris’te kişisel sergi açtıktan sonra İstanbul’a gelmiş ve 1945 yılına dek de fotoğrafçılık yapmıştır. 1945’ten sonra ABD’ye giden Kanzler mesleğini bir süre de orada devam ettirip, orada ölmüştür.

İstanbul’a gelen Beyaz Ruslar arasında JulesKanzler kadar popüler ve de uzun ömürlü olmasalar da, çoğunlukla Grand Rue De Pera’yı (Cadde-i Kebir/İstiklal Caddesi) mekan tutan diğerleri de vardır. Beyaz Ordu’nun topçu subaylarından Yarbay Lev Vladimirovich Karpovile Strogonoff, İmparatorluk Güzel Sanatlar Akademisi Portre Bölümü mezunu olan Mark SavvichBezugly de Pera’da fotoğraf stüdyosu açarak çalışmalar yapmış ressam fotoğrafçılardır. İstanbul’a geldiğinde bir süre Tuzla’daki göçmen kampında kalan Karpov, elinde kalan son parayla bir fotoğraf makinesi edinmiş, sonrasında Pera da bir stüdyo açarak, çoğunluğunu sefaret mensuplarının oluşturduğu müşterilerine bir süre hizmet vermiştir. Karpov’un, kimi kaynaklarda “Beyaz Ruslara‘ın portre çalışmalarını bir arşivci titizliği ve sistematiği ile gerçekleştirdiği” belirtilmiş olmasına karşın, ancak İstanbul’da yaptığı tecimsel ve de sanatsal çalışmalarına ilişkin örnekler günümüze dek ulaşamamıştır.

20’li yılların başında Grand Rue de Pera’da stüdyo açan bir diğer Beyaz Rus fotoğrafçı ise Alex Belikoff’tur. İlk önce İstiklal Caddesi’nde Rus Elçiliği’nin karşında numara 350’de “Fotografhane Sinaye” adlı stüdyo açan Belikoff, daha sonra stüdyosunu aynı cadde üzerinde bulunan numara 198’e taşımış, o da Kanzler gibi tüm tanıtımlarında “d’artiste-peintre” ibaresini kullanmıştır.

1917 Rus Devrimi’nden sonra İstanbul’a gelen Beyaz Rus fotoğrafçılarından bir diğeri ise, daha sonraları Veli Demir von Sender adını alan Wladimir von Sender’dir. İlk dükkanını Beyoğlu Kabristan Caddesi (günümüzde Meşrutiyet Caddesi) No:147’de açan Sender, İstanbul’a geldikten bir süre sonra Müslüman olmuş, öldüğünde ise Feriköy İslam Mezarlığı’na defnedilmiştir. Veli Demir von Sender fotoğrafçılığının yanı sıra kartpostal editörlüğü de yaparak çoğunluğu İstanbul kentine ait olmak üzere 500 çeşide yakın kartpostal yayınlanmıştır.

Diğer Rus kökenli fotoğrafçılar ise; Pera, Venedik Sokakta numara 4’te bulunan Photo Golobe’nin sahibi Beresovich ile daha sonra adını Kanzler gibi Türkçeleştirerek Murat yapan, öncesinde Beyoğlu İstiklal Caddesi Apa. No 61’de, sonrasında ise yine aynı semtte Lale Sinemasının karşında Bekar Sokakta Apt 12/2’de stüdyosu bulunan Gürcü fotoğrafçı Kazbek’tir. Gürcü fotoğrafçı Murat Kazbek’i diğer Beyaz Rus fotoğrafçılarından ayrıcalıklı kılan tek şey ise, ticari amaçla çektiği çok sayıdaki stüdyo fotoğraf örneklerinin günümüze dek ulaşabilme şansına sahip olmasıdır.

Gerek İzzet Kaya Kanzler ve gerekse Veli Demir von Sender, Cumhuriyet’in ilk yıllarında yalnızca estetik değerleri yüksek artistik fotoğraflar çekmemişler, aynı zamanda dönemin önemli olay ve kişilerini de saptamışlardır. Bu önemli kişilerin başında ise Atatürk ve İsmet İnönü olmak üzere dönemin diğer önemli şahsiyetleri de bulunmaktadır.

Fotoğraf tarihimizde 20’li yıllar, Türk fotoğrafçılarından daha çok yabancı kökenli fotoğrafçıların egemen olduğu ve üzerinde araştırma yapılması hem ilginç hem de yararlı olacak ilginç yıllardır…