Joseph Stiglitz ve 'ilerici kapitalizm'

Liberal solcu ekonomist ve Nobel (Riksbank) ödülü sahibi Joseph Stiglitz'in “ilerici kapitalizm” adını verdiği sistemin faydalarını anlattığı yeni bir kitabı çıktı. “Özgürlüğe Giden Yol”, Friedrich Hayek'in 1944 yılında yayınlanan ve “piyasaların özgürlüğüne” devlet müdahalesinin kıtlıklara ve kaynakların yanlış tahsisine neden olacağını ve nihayetinde Stalinist Sovyetler Birliği benzeri bir diktatörlükte demokrasi ve özgürlüğün sona ereceğini iddia eden meşhur kitabı Serfliğe Giden Yol'un başlığı üzerine bir oyun. John Maynard Keynes, Hayek'in kitabını okuduktan sonra onunla aynı fikirde olduğunu ifade etmiştir. Hayek'e şöyle yazmıştır: “Ahlaki ve felsefi olarak kendimi kitabın neredeyse tamamıyla hemfikir buluyorum; sadece hemfikir değil, aynı zamanda derinden etkilenmiş bir hemfikirlik içindeyim.”

Ancak Stiglitz kesinlikle böyle düşünmüyor. Ona göre Hayek'in “serbest piyasaların” birey için özgürlük anlamına geldiği iddiası aslında “kurtlar için özgürlük ve koyunlar için ölüm” anlamına gelmektedir (Isaiah Berlin). Serbest piyasalar kâr elde etmek için tasarlanmıştır, çoğunluğun sosyal ihtiyaçlarını karşılamak için değil. "Dışsallıklar her yerdedir," diye yazıyor Stiglitz. "En büyük ve en ünlü negatif dışsallıklar, işletmelerin ve bireylerin zararlı emisyonlar yaratan eylemlerde bulunma özgürlüğünden kaynaklanan hava kirliliği ve iklim değişikliğidir." Stiglitz, bu özgürlüğün kısıtlanmasına yönelik argümanın, "sonraki nesillerin iklim ve deniz seviyelerindeki büyük değişikliklere uyum sağlamak için büyük miktarda para harcamak zorunda kalmadan yaşanabilir bir gezegende var olma özgürlüğünü genişleteceğini" belirtiyor.

STİGLİZ’E GÖRE ÖZGÜRLÜĞÜN DÜŞMANI

Stiglitz'e göre insan özgürlüğünün düşmanı kapitalizm değil, artan eşitsizliğe, çevresel bozulmaya, şirket tekellerinin güçlenmesine, 2008 mali krizine ve Donald Trump gibi tehlikeli sağcı popülistlerin yükselişine neden olan “neoliberalizm”dir. Bu kötü sonuçların herhangi bir doğa kanunu ya da ekonomi kanunu tarafından belirlenmediğini söylüyor. Aksine, bunlar "bir seçim meselesi, ekonomimizi yöneten kural ve düzenlemelerin bir sonucuydu. Bunlar onlarca yıllık neoliberalizm tarafından şekillendirilmişti ve hatalı olan da neoliberalizmdi."

Stiglitz daha önceki kitaplarında hatalı olanın kapitalizm değil, hükümetlerin ve onların şirket destekçilerinin savaş sonrası yönetilen kapitalizm döneminde var olan “oyunun kurallarını değiştirme” kararları olduğunu savunmuştur. Kurallar kuralsızlaştırma, özelleştirme, sendikaları ezme vs. için değiştirildi. Ancak Stiglitz, yönetici elitin neden oyunun kurallarını değiştirmeyi gerekli gördüğünü asla açıklamıyor. Ne oldu da savaş sonrası kurallar neoliberal kurallara dönüştü?

Her neyse, Stigliz "ilerici bir kapitalizm" yaratılması çağrısını yineliyor. Bu kapitalizm biçiminin kuralları altında hükümet, eşitsizliği azaltmak, şirketlerin gücünü dizginlemek ve “insan sermayesi” (eğitim), “sosyal sermaye” (kooperatifler) ve “doğal sermaye” (çevresel kaynaklar) gibi kar amacı gütmeyen toplumsal ihtiyaçlara yönelik sermaye türlerini geliştirmek için bir dizi vergi, harcama ve düzenleme politikası uygulayacaktır.

BAŞARISIZLIĞIN TARİHİ

Stiglitz kapitalizmden kurtulmak değil, onu düzenlemek istiyor, böylece azınlık (kurtlar) yerine çokluk (koyunlar) için çalışacak. "Çevre düzenlemelerine, trafik düzenlemelerine, imar düzenlemelerine, finansal düzenlemelere, ekonomimizin tüm bileşenlerinde düzenlemelere ihtiyacımız var" diye yazıyor. Ancak Stiglitz burada ya naif davranıyor ya da safsata yapıyor. Düzenlemelerin tarihi, kapitalizmi kontrol etmede ya da bankaların ve şirketlerin kar yerine insanların çıkarları doğrultusunda politika ve yatırım yapmalarını sağlamada başarısızlığın tarihidir.

2008'deki küresel finansal çöküşten ya da bunu takip eden sayısız finansal skandaldan sonra ya da fosil yakıt üretimi ve finansmanının durdurulamaması ya da düzenlenememesinden sonra bunu kim nasıl göremez? Düzenleme, ister 1945-75 arasındaki hayali “ilerici dönemde” isterse de o zamandan beri neoliberal dönemde olsun, kapitalizm altında düzenli ve tekrar eden üretim krizlerini durdurmamıştır. Stiglitz'in bu konuda söyleyecek hiçbir şeyi yok.

ONA GÖRE DEVRİMLER ŞİDDETLİ VE RİSKLİ

Gerçekten de ilerici kapitalizme ulaşmak için zenginlerin vergilendirilmesi, finans ve çevrenin düzenlenmesi ve kamu harcamalarının artırılması yönündeki politika önerilerinin hükümetler ve büyük şirketler tarafından benimsenmesinin muhtemel olmadığını neredeyse kabul ediyor. Ancak kitabının LSE'deki sunumunda, insan özgürlüğüne ulaşmak için belki de tek gerçek alternatifin ekonomi ve toplumun devrimci bir dönüşümü olduğu sorulduğunda, devrimlerin şiddetli ve riskli olduğunu ve bu nedenle tedrici değişim lehine kaçınılması gerektiğini söyledi.

Verdiği cevap bana Geoff Mann'ın mükemmel kitabı Uzun Vadede Hepimiz Öleceğiz'deki şu yorumunu hatırlattı: "Sol popülizm olmadan demokrasi istiyor, dönüşüm riskleri olmadan dönüşümsel siyaset istiyor; devrimciler olmadan devrim istiyor" (s21). Stiglitz aslında bir zamanlar Keynes'in şu sözlerini yankılamaktadır: "Çoğunlukla, akıllıca yönetilen Kapitalizmin ekonomik amaçlara ulaşmak için muhtemelen henüz görünürde olan herhangi bir alternatif sistemden daha verimli hale getirilebileceğini, ancak kendi içinde birçok yönden son derece sakıncalı olduğunu düşünüyorum. Bizim sorunumuz, tatmin edici bir yaşam biçimine ilişkin kavramlarımızı rencide etmeden mümkün olduğunca verimli olacak bir toplumsal örgütlenme üzerinde çalışmaktır."

Kapitalizm, gezegenin kaynaklarını ve yaşayabilirliğini dikkate almadan açgözlülükle birikim yaparken, düzenleme ve daha fazla eşitlik, küresel ısınma gibi yaklaşmakta olan felaketle nasıl başa çıkacaktır? Yeniden dağıtım programları bunun için çok az şey yapacaktır. Ve eğer bir ekonomi daha eşit hale getirilirse, bu kapitalizm altında gelecekteki çöküşleri veya gelecekteki Büyük Durgunlukları durdurur mu? Geçmişte daha eşit ekonomiler bu çöküşleri önlememiştir. İlerici kapitalizm 21. yüzyılda bir oksimorondur. Ve Stiglitz bile bunun başarılmasının mümkün olduğundan şüphe duymaktadır.