Kadınlar unutulmaz; cesur kadınlar, asla!

“Yaşları 80 ile yukarısında hangi kadını görsem şu 2 soruyu soruyorum:‘Beyin seni döver miydi? Türkçe ezan okunurken mutlu muydunuz?’Aldığım yanıtlar genellikle şöyle:‘Hiç elini kaldırmazdı. Türkçe ezanı hiç yadırgamadık.’Atatürk’ün ölümünün ardından birileri ülkenin dinamikleriyle oynadı.Özellikle de erkek egemen bir toplum ayakta tutularak kadına söz hakkı verilmesinin önüne geçildi. Din siyasete alet edildi. Kadın, erkeğinin şefkatli yüreğinden çıkarılıp siyasi bir figür haline dönüştürüldü. AKP’nin siyasal alandaki başarısının sırrı kadına yönelmesidir.Bu kitap dinsel olgularla harmanlanmamıştır. Satırlara yansıtılacaklar uygarlık tarihindeki kadının yeri ya da erkekle arasındaki eşitlik değildir. Amaç, genç kadınlarımızı geleceğe dair duruşlarını belirlerken geçmişte başarıya ulaşan kadınlarımızdan ilham almalarını sağlamaktır.Diktatörleri de, ülkelerini saygınlıkla yönetenleri de doğuran bir anadır. Oyunu hangi partiye vereceğini kocasından öğrenen de bir kadın, erkeğinin yanlış düşündüğünü söyleyip masaya yumruğunu vurup ‘Hodri meydan’ diyen de...Kitapta kimler yok ki?Ortak özellikleri cesaretleri...Genellikle de ilklere ya da çılgın fikirlere imza atmış kadınlara ağırlık vereceğimin altını çizmek isterim. Elinizdeki çalışma, kimi yerde romansı olsa da derleme ağırlıklıdır. 4 bölüm okuyacaksınız:İlk bölümde Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün çocukluğu ve Samsun’a çıkışına kadarki tarih aralığında kadınlarla neler yaşadığı, neler konuştuğu, neler düşündüğü yer alacak.İkinci bölüm; 1919-1925 yıllarını kapsıyor. Özellikle de Fikriye ve Latife Hanım ile olan ilişkilerinde yaşanan ayrıntıları ve 2 müstesna kadının Atatürk üzerinde bıraktıkları etkiyi okuma fırsatı bulacaksınız.Üçüncü bölümde, Türk kadınlarının 1925 yılıyla birlikte özgürlük yolculuğuna nasıl çıktıklarına tanıklık edeceksiniz. Ve dördüncü bölüm... Bu bölümde Atatürk’ün ölümünün ardından ve özellikle Demokrat Parti olmak üzere merkez sağ partili iktidarlar döneminde Türk kadınının içine sürüklendiği girdaplar yer alacak.Okuyucularımızın bazılarının, ‘Kadınlarımızın geldiği noktaları Atatürk’le ilişkilendirmek doğru olmayabilir’ eleştirilerine katılmıyorum. Zira Türk kadını, Atatürk ve arkadaşlarının özverili çalışmalarıyla gerçek yerini, yani ‘kişisel özgürlüğünü’ yakalamıştır.”***Bu satırları genç meslektaşım Yaşar Gürsoy’un son kitabı “Allah Kadını Yarattı”nın önsözünden aldım.Yaşar bu kitapta direnen, hatta savaşan cesur kadınları anlatıyor...Ve “ilk”leri...Kimler yok ki kitapta?İlk çöpçü kadınımızdan, Barış Manço’nun meşhur süper babaannesine...İlk kadın muhtardan, dünya güzeli bir Türk kadınına...‘Hanımlara Mahsus Gazete’nin yazarı Leyla Saz Hanımefendi’den ilk kadın pilotumuz Bedriye Tahir’e...İlklerin ressamı Hale Asaf’tan, harika çocuk Suna Kan’a...Atatürk’ün yüzünü en son gören kadından, Nazım Hikmet’in annesine...Karagümrüklü Türkan Sultan’dan, Cumartesi Anneleri’ne kadar binlerce kadın...***Yaşar; Savaş Ay, Tuncay Özkan, Uğur Dündar, Yılmaz Özdil, Mehmet Ali Birand gibi deneyimli isimlerle çalışmış, çekirdekten yetişme, iyi bir gazeteci...Bu kitabı, kadını “seks objesi” ve “hizmetçi” olarak gören öküzlerin okuyacağını sanmıyorum ama zaten okusalar da öküz, öküzdür; bir şey anlamazlar...Benim dileğim; özellikle, bugünkü yaşam tarzlarını Atatürk’e borçlu olduğunu düşünen her kadının okuması...Belki piyasa işi kitaplar kadar reklamı yapılmayacak ama emin olun onlardan çok daha derin bilgilere ulaşmanızı sağlayacak...
ALLAH KADINI YARATTI(devrimi kadınlar yapar)
Türü: AraştırmaYazan: Yaşar GürsoyYayınlayan: İnkılâp YayıneviBaskı tarihi: 2015, EylülSayfa sayısı: 532Fiyatı: 25 lira
Suriye’de Sevrciler ile Lozancıların savaşı... “100 yıl önce adı Sevr’di, 100 yıl sonra ‘BOP’ oldu, Büyük Ortadoğu Projesi... Genişletildi, ‘Geniş Ortadoğu Projesi’ oldu.Hedefe yeni yerler eklendi, ‘Geniş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi’ oldu.Adı değişti, ancak özü hep aynı kaldı:Bölgeyi parçalamak, yeni devletçikler kurmak...Neden?Sömürebilmek için!İngiliz ve Fransız emperyalizmi 100 yıl önce bu topraklara Sevr için saldırdı.ABD Irak’a 2 kez Sevr için saldırdı.Ve ABD Suriye’ye yine Sevr için saldırdı. (./.)Dün Irak’ta Özal’ı kullandılar, bugün Suriye’de Erdoğan’ı kullanıyorlar.Fakat şartlar artık değişti: ABD daha zayıf, Atlantik Cephesi yekpare değil ve bölge ülkelerinin arkasında bu kez somut olarak Rusya ve Çin var. Üstelik İran, Irak ve Suriye bir blok olarak hareket ediyor. Bu tablo, Amerikan Koridoru inşa etmek için Suriye’ye Sevr’i dayatanlara, Lozan yanıtı üretmeye çalışmaktadır.Kısacası Atlantik ile Avrasya Suriye’de çarpışmaktadır.Elinizdeki bu kitap bu büyük çarpışmayı incelemektedir:Sevr’e karşı Lozan savaşı!”***Aydınlık yazarı Mehmet Ali Güller, son kitabında Suriye başta olmak üzere Ortadoğu’da oynanan oyunları ve yeni bir Sevr dayatmasını anlatıyor.Yakınımızda, hatta ülkemizde olup bitenleri anlamanız için, adeta bir “rehber kitap” yazmış Mehmet Ali...Ciddi söylüyorum; bu kitabı okumayan, Suriye hakkında konuşmasın!
SURİYE’NİN SEVR’İ AMERİKAN KORİDORUTürü: Araştırma-incelemeYazan: Mehmet Ali GüllerYayınlayan: Kaynak YayınlarıBaskı tarihi: 2015, EkimSayfa sayısı: 209Fiyatı: 20 lira