Kadir Ekinci, hep Kars’ı anlattı
Kadir Ekinci, “Toprağım” dediğim fotoğrafçılardan birisi. Yüzyüze az görüştük ama çalışmalarını hep gıpta ile izledim. Çok iyi bir fotoğrafçı. Doğduğu topraklara aşık. Bölgenin fotoğraflarını sanat yönünden kuvvetli fotoğraflarla yansıttı.
Son çalışması “Mal Meydanı” çok güzel ve özel bir çalışmaydı. Işığı çok iyi kullanan, dramatik görseller elde eden bir sanat adamı. Çalışmalarının çoğunluğu Kars ve çevresinden köyüne kentine büyük hizmetleri olan bir fotoğrafçı. Onun siyahbeyaz fotoğraflarını hayranlıkla izlerim. Sanat olunca, donanım olunca, Kars böyle anlatılır işte. Ankara’da FSK (Fotoğraf Sanatı Kurumu)’unda çalışmalarını sürdürüyor. Ankara’da AFSAD’la birlikte FSK’da fotoğraf alanında değerli çalışmalar yapıyor. Kadir Ekinci’ye sordum o da içtenlikle yanıtladı.
‘OKUMAKTAN BAŞKA SEÇENEK YOKTU’
- Nerede ve ne zaman doğdun? Çocukluğunun geçtiği köyünü anlatır mısın? Senin çocukluk döneminde köyünün yaşamı üzerine neler anımsıyorsun?
1954 yılında Kars’ın Selim İlçesinin Karahamza köyünde dünyaya gelmişim. Ailenin ilk erkek çocuğu olduğum için kurbanlar kesilmiş, şenlikler yapılmış. Köyümüz ilçe merkezine çok yakın olduğu için bize birçok avantaj sağlamıştı. Okuma yazma oranı çok yüksekti. Hemen her evden bir öğretmen vardı. Okumaktan başka seçenek yoktu. Kışın çok zorlu geçtiği bu coğrafya da hepimiz okumaya özendirildik. Köyün ekonomisi yerel tabirle “geçimi” tarım ve hayvancılık üzerine kuruluydu. Çocukluğum bu köyde geçti. O zamanlar “tandır evi” diye tabir edilen bir yer vardı. Orada koca bir ocak yanıyor. Yemekler o ocakta yapılıyor. Yıllar yıllar sonra külleri ile oynayıp her tarafımı toz içinde bıraktığım o ocağın kare kare fotoğraflarını çektim ve ilk sergim bu fotoğraflardan oluştu.
- Hangi okullarda okudun, Ankara’ya ne zaman geldin? O yıllarda Ankara nasıldı? Nerede çalışmaya başladın? Favori kitap ya da yazarların var mıydı?
Karahamza Köyü İlkokulu, Selim Ortaokulu, Sarıkamış Lisesini bitirdim. 1976 yılında Ankara’ya geldim. Gazi Eğitim Enstitüsü’nün Türkçe bölümünü bitirdim. 1980 yılında Sağlık Bakanlığı’nda çalışmaya başladım. Ankara o yıllarda siyasi gerginliklerin çok yaşandığı bir kentti. Ancak, kültürel ve sanatsal olarak çok iyi şeyler üretiliyordu. Sergiler, sinema, tiyatro, konserler… keyifli günlerdi. Cumhuriyet Gazetesi okuyordum. Milliyet Sanat ve Sanat Olayı dergilerine aboneydim. Aziz Nesin, Yaşar Kemal okuduğum yazarlar arasındaydı. Daha çok siyası ve sanatsal ağırlıklı yayınlar ilgimizi çekiyordu.
ALBÜM VE SERGİLER
- Memuriyet döneminizde yaz aylarını Kars’ta geçiriyorsunuz. Fotoğrafa ne zaman başladınız? Kars’ın doğal ve kültürel yönüyle tanıtımına nasıl katkınız oldu. İlk sergini nerede açtın?
Fotoğrafçı öyküsünü kurmaya başlayınca kendine özgü bir dünya kurar. Bende buna kendi evimden, köyümden, kendi bölgemden başladım. Çünkü ben en iyi buraları biliyordum. Fotoğrafa, 1992 yılında AFSAD’da (Ankara Fotoğraf Sanatçıları Derneği) başladım. Siyah-beyaz baskılarını da kendimin yaptığı ilk sergim “Sessiz Işık” 2001 yılında Ankara’da, 2002 yılında İstanbul’da da yapıldı. Ben içerden biri olarak, bu tanıdığım mekanlara, insanlara, yaşama daha bir duygu katarak onları fotoğrafa dönüştürdüm. Doğrudan Kars fotoğrafları yerine Karslı olma duygusu uyandıran fotoğraflar yaptım. Siyah beyaz fotoğraflarımdan oluşan “Sessiz ve Uzak Işık” adlı albüm 2010 yılında yayımlandı ve çok sayıda fotoğrafçının ilgisini çekti. Özellikle büyük kentlerden Kars’a çok sayıda fotoğrafçılar gitmeye başladılar.
- O çalışmalarını anlatır mısın? Neden Sessiz Işık ve Uzak Işık adını verdin?
“Sessiz Işık” albümünde; çocukluğumun geçtiği yerlerde, hayatın içinde, nesneleri, dokuları, objeleri çalıştım. Onlar gizemli sessizlikte büyülü gibi duran ışıkla buluşunca fotoğraf oldular. İstedim ki, fantastik çağrışımları olan bu fotoğraflar hayat ile umut arasındaki karanlıkları aydınlatsın. En eski yerleşimlerden biri olarak; tarihi, mimari, kültürel ve sosyal bakımdan zengin bir kent Kars. En doğuda. Uzak. Karın en çok yakıştığı kent. “Uzak Işık”ta bu kentin görsel anlamda çok büyüleyici olduğunu, her mevsimde, her tarihi mekanda duyduğum yaşanmışlık duygusunu fotoğraflarıma taşıyıp, içinden geldiğim toplumsal kültüre fotoğrafik bir dille tanıklık etmeye çalıştım.
‘MAL MEYDANININ HİKAYESİ UNUTULMASIN’
- Son sergin ve albümün “Mal Meydanı” ilgiyle izlendi. Ne kadar sürede ortaya çıktı o sergi. İstanbul ve İzmir kentlerinden sonra nerelerde açılacak? Bundan sonraki çalışmanı belirledin mi?
Kars’ta yaşamın bir parçası halindeki, hayvan pazarının sergi ve albüm çalışmalarını on yıllık bir süreçte her mevsimde giderek tamamladım. Çocukluğumdaki mal meydanı anılarımla, bugün gördüklerimi birleştirerek bu projeyi hayata geçirmeye çalıştım. İnsan ve hayvan hallerini fotoğraflayarak istedim ki; mal meydanının hikayesi unutulmasın, yaşananlar kaybolmasın. Sergi, Ankara, İstanbul ve İzmir’de yapıldı. 16-30 Kasım 2020 tarihleri arasında Eskişehir’de yapılması planlandı. Bundan sonraki çalışmalarımda daha önce başladığım projeler kapsamında Kars’la ilgili hikayeler anlatmaya devam edeceğim.