Kalbim Telafer'de!

Türkülerin yurdu, ağıtların kaynağı Kerkük, Telafer, Erbil... yıllardır acı içinde kıvranıyorlar. Küreselci emperyalist karabasan dincisiyle, ırkçısıyla, ajanıyla bölgenin iman tahtasına çökmüş. Bugün, nice kumpasların döndüğü, ihanetlerin yaşandığı kadim kültürlerin ana toprağının halkı kurtuluş bekliyor.

Peki, Amerikan işgalinin başladığı 2003 yılından beri şiddetten bir gün kurtulmayan Iraklı Türkmen, Arap, Kürt mazlumlar kimden kurtuluş bekliyor? Bölgenin celladı ABD'den, AB'den ve onların emir komutasındaki Peşmerge'den mi?

Darbeci, terörist devlet Amerika "kurtarıcı" rolüne soyunuyor. Cellat, kurbanını kurtaracak öyle mi? Nasıl kurtaracakmış? "Koalisyon güçleri" denilen emperyalist aygıtla mı? Kaç yılda kurtaracakmış: 30-40 yılda!

Koalisyon güçleri dünyanın gözünü boyayan bir kurgudur, uydurmadır, hiledir, yutturmadır. Koalisyon güçleri küreselci emperyalizmin işgal aletlerinden biridir. Bölgemizde Koalisyon güçlerine ihtiyaç yoktur. Bölge ülkelerinin birlikteliği her türlü terörün üstesinden fazlasıyla gelir. Yeter ki Amerika geri dursun, çeksin gitsin. Batı Asya'nın (Ortadoğu) kurtuluşu, Türk milletinin merkezinde olduğu bölge milletlerinin güç birliğindedir.

Amerikan işgal kuvvetleri, kitle imha silahlarıyla Irak'ın her bölgesinde olduğu gibi Telafer'de de katliamlarını sürdürdü. Çoğu zaman bölgede estirilen dehşet tam bir Arap, Türkmen soykırımına dönüştürüldü. Öyle ki Türkiye'den gönderilen Kızılay ekibi gözyaşları içinde geri döndü. Bomba yüklü belirsiz bazı TIR'lar yardım dağıtacak görüntüsü verilerek Telafer meydanında patlatıldı.

Türkiye o gün yerine getiremediği görevini bugün, komşularıyla birlikte yerine getirmek zorundadır. Türkiye, Irak'ın toprak bütünlüğü içinde ağabeylik görevini yerine getirmelidir. Bakın bir Kerkük hoyratı ne diyor: "Ağam ağam, oy ağam / Yatmamışam oy ağam / Alem şirin uykuda / Ben derdimnen say ağam / Ben aşkımnan oy ağam... // Ağam ağam öz ağam / Fikrin saf et gez ağam / Ey ey ey öz ağam oğlu / Muhabbet ölüncedi / Deme gözden uzağam."

2005 yılında Telafer katliamlarına konuşma yasağı konulsa da öz kardeşlerimizin feryatları Türkiye'de kalbimize kadar ulaştı... Kalbimiz gitti Telafer'e yerleşti. İşte, Doğu Tabletleri, Telafer şiiri o günlerde yazıldı, bugünler için.

DOĞU TABLETLERİ

Dokuzuncu Tablet, Telafer

Dökülse yürek ateşime Fırat yanar,
Su yanar, taş da yanar, can dayanıptır.
Çöl dökülse kum saatine, zaman aksa, öfke kanmaz,
Dönülmez geriye bir gün, bir an olsa...
Tutuştu şirin ülke, yıkıldı ulu kala, uyandı bala,
Uyandı adı güzel Bilge Kağan, kalktı ayağa Kemal Mustafa.
Bu kalkış mutluluk getirecek, bereket yığacak kapılara.
Göktürklüğümü anımsadım: Devrim menem!
Selçukluğumu, Osmanlığımı bildim: Türk menem!
Bozkırı tutuşturan atımın nalları göz kamaştıracak.
Çıra men, çakmak da men, ateş menem,
Alnımda özgürlüğün kanat vuruşu, Anka menem.
Tan vakti yıldızı doğurdu beni, Sümer anaları emzirdi,
Hitit Tanrıçaları beledi, besledi benliğimi...
Ya bu çakalı kim peydahladı, kim saldı bahçeme bu barbarı?
Ya sen kimin kulusun meclise sokulan tarla sıçanı?
Yurt yıkana kurtuluş yok da uşağına var mı?
Dostu başına taç eder Telafer, düşmanını yer,
Kutlu bir ayettir, dokunanın sonu afettir.