Kalkınma Yolu’nun Güvenlik Boyutu

Türkiye ile Irak’ın Kalkınma Yolu dolayısıyla yakınlaşması, iki ülke arasında pekişen güvenlik işbirliği ile paralel ilerledi. İki ülkenin 15 Ağustos 2024’te imzaladığı “Askeri ve Güvenlik İşbirliği ile Terörle Mücadeleye Dair Mutabakat Zaptı” bu işbirliğinde önemli bir ilerlemeyi simgeliyor. Anlaşma kapsamında, iki ülke Bağdat’ta Ortak Güvenlik Koordinasyon Merkezi kuracak.

Bu merkez terörizm, insan kaçakçılığı, narkotik gibi sınır ötesi organize suç örgütleriyle de ortak mücadeleye odaklanacak. Musul yakınlarındaki 2015’den bu yana Türk askerinin kontrolünde olan Başika Üssü’nde de Türkiye-Irak Ortak Eğitim ve İşbirliği Merkezi kurulacak.

IRAK ORDUSU, KUZEYE ÇIKIYOR

Irak, Türkiye ile Kalkınma Yolu anlaşmasını yaparken eş zamanlı olarak, PKK’nın yasadışı örgüt olmasını da kabul etti. Bu, Türkiye’nin Irak’ın kuzeyinde alanı ve etkisi genişleyen PKK’ya karşı operasyonları için önemli bir yasal dayanak sağlıyor. Bunun yanı sıra, Irak’ın Türkiye ile yaptığı anlaşma ile 1991’den beri askeri birlik bulundurmadığı ülkenin kuzeyinde operasyonel kuvvet konuşlandırması çok önemli bir gelişme.

Basına yansıyan bilgilere göre bu yılın ortalarından itibaren Irak Ordusu ülkenin kuzeyinde operasyonel birlikler konuşlandırmaya başladı. Irak Sınır Muhafızları, Türkiye sınırı yakınlarındaki Zaho ilçesine bağlı Kişani köyünde 2 askeri üs kurdu. Irak kaynaklarında, Irak sınır muhafızlarının hem İran hem de Suriye sınırına yakın yerlerde üsler kuracağı bilgisi yer aldı.

ABD’NİN YAKLAŞIMI

Kalkınma Yolu’nun bütünleyeni durumundaki konunun güvenlik boyutu ABD’nin projeye yaklaşımını anlamak için en temel konuların başında geliyor. Hem bölge ülkelerini ortak kalkınma hedefinde birleştiren Kalkınma Yolu hem de bölge ülkeleri arasında güvenlik ortaklığı, ABD’nin kurmaya çalıştığı düzeni bozuyor. Türkiye’nin PKK’ya karşı Irak ile birlikte harekatlara girişmesine ABD karşı çıkıyor.

Çünkü, Bağdat’ın 1991 öncesinde olduğu gibi Irak’ın genelinde otorite kurma yoluna girmesi ABD-İsrail’in 30 yıldır inşa etmeye çalıştıkları İkinci İsrail projesini bozuyor. Irak’ın kuzeyindeki Bölgesel Yönetim’in fiilen bağımsız bir devlet gibi varlık kazanmasının önüne geçiyor. Dahası, Irak’ın kuzeyinde Bağdat ile Ankara’nın ortak kontrolü, para, insan, silah/mühimmat kaynağını bu bölgeden sağlayan Suriye’deki PKK/YPG fiili otoritesinin sonunu getirmek için büyük bir imkan sağlıyor.

PKK NE DİYOR?

Türkiye ile Irak arasındaki anlaşma PKK’ya alarm zilleri çaldırıyor. PKK yayın organlarında Türkiye-Irak anlaşması, “PKK’ya karşı farklı cepheler açılması” olarak değerlendiriliyor. PKK’nın anlaşma ile ilgili özetle şu değerlendirmeleri yaptığı görülüyor:

1- “Türk ordusunun 40-50 km derinlikte Irak topraklarının içinde güç bulundurma ve operasyon yapma konusunda Irak ile anlaşması ciddi bir durumdur”.

2- “Irak’ın Türkiye ile PKK’ya karşı ortak operasyon odası kurması daha tehlikeli bir durum yaratmaktadır”.

3- “Irak Hudut güçlerinin Türkiye ve Suriye sınırına yerleşmesi, özellikle Türkiye sınırında KDP güçlerinin Irak bayrağı altında Türkiye’nin işlerini kolaylaştıran bir pozisyonda olması sorunları daha da ağırlaştıran bir durum yaratmaktadır” deniyor. (Fıratnews, 3 Mayıs 2024)

PKK kaynaklarında yine bir başka yazıda Kalkınma Yolu Projesi “savaş yolu projesi” olarak değerlendiriliyor ve projenin ekonomik yönünden çok daha fazla güvenlik boyutu üzerinde duruluyor.

Burada özetle iki nokta dikkat çekiyor:

1- Projenin güzergahı Irak’ın kuzeyindeki Bölgesel Yönetim’in kontrol ettiği alanları kuşatıyor.

2- PKK’nın “Orta Bölge” olarak adlandırdığı ve Kürtler dışında Ezidi ve Türkmenlerin yaşadığı bölgede PKK’nın etkinliği kırılmak isteniyor (Fıratnews, 8 Mayıs 2024).

STATÜKODA ABD ALEYHİNE DEĞİŞİKLİK

Sonuç olarak, ABD’nin Irak’ta 30 yıldır oluşturmaya çalıştığı statükonun bölge ülkeleri lehine değişmesinin şartları oluşmuştur. ABD istikrarsızlığa oynuyor ve bölge ülkeleri arasında ihtilafların büyütülmesi üzerine planlar geliştiriyor. Batı Asya’da güvenli bir ortamın yaratılmasını sağlama potansiyeline sahip olan bu projenin sadece Türkiye, Irak, Suriye değil Rusya, Çin ve İran’ın da menfaatleriyle uyumlu olduğu görülmektedir. Türkiye, Irak, İran, Suriye, Rusya ve Çin başta olmak üzere bölge ülkelerinin tamamı ABD’nin bölgeden gönderilmesinde buluşmaktadır.