Kanal İstanbul
Kanal İstanbul’u yazmak farz oldu. Neden mi? "Biti kanlandı" derler ya, durum biraz böyle. İktidarın biti kanlandı.
Tabi iktidara "Milli Piyango" çıkmadı. Durup dururken kimse bağış da yapmadı.
1994, 2001, 2008 krizlerinden dönüldüğü gibi veriler tekrar olumlu gelmeye başladı. En son pazartesi günü açıklanan işsizlik verilerinde bir önceki ay yüzde 14 olan işsizlik yüzde 13.8’e düştü. İmalat sanayi rakamlarında yıllık olarak yükselme var. Gösterge faizler dört ay içinde yüzde 24’ten yüzde 12’ye düşürüldü. Enflasyon her ne kadar son ay tekrar çift hanelere çıkmış gibi görünse de aslında baz etkisi ile yükseldi. Aralık ayı enflasyonu da yüzde 12’ye yakın olacak. Ama bu yine enflasyonda yükselme değil baz etkisinden kaynaklanan bir yükselme.
BARAJLARDA ALARM
Yani, iktidara muhalif herkes ekonomi battı, bitiyoruz, "Yandık Allah" dese de; esas olarak göstergeler olumlu, toparlanma başladı. Tekrar ediyorum; her şey güllük gülistanlık değil, ancak herkesin felaket tellallığı yaptığı gibi de değil.
İşte "biti kanlanmadan" kastettiğim bu. 2018 yılından beri dillendirilmeyen "Kanal İstanbul" projesi birden tekrar gündemin ortasına oturdu. Cumhurbaşkanı ortalığı karıştıracağını bile bile, her tarafı buram buram rant kokan bu projeyi tekrar gündeme taşıdı.
"İstanbul’un Marka değerini yükseltecek proje."
Her tarafımız marka, bir bu markamız eksikti ! Başımız göğe erecek markadan.
15 milyon kayıtlı nüfus, gelen, giden, kayıt olmayan, yuvarlak hesap yaklaşık nüfus 20 milyon. İki ay yağmur yağmasın; ortalık birbirine giriyor. Barajlarda alarm, televizyonlarda kuru baraj görüntüleri. 20 günlük suyumuz kaldı.
FARKINDA BİLE DEĞİLLER
Istrancaların suyu burada, Sakarya nehrinin suyu burada, Ömerli barajı gibi onlarca baraj.
Kanal İstanbul ile en az iki milyon nüfus artışı daha.
1984 yılında Halil BEZMEN’in bir toplantısına katılmıştım. O dönem, İş insanları arasında liberalizmin ve Turgut Özal’ın çılgın savunucularından. Toplantı da özet olarak dedi ki "İSTANBUL’UN NÜFUSU 25 MİLYON OLACAK" dikkat edin yıl daha 1984. Devam etti. Anadolu’nun ortasında yaşayan kalmayacak, insanlar deniz kıyılarına doğru yönlenecek.
Uygulanan bu proje yeni değil, sahibi Cumhurbaşkanı hiç değil. Cumhurbaşkanı projeyi uygulamak için iktidara getirilmişlerden. Neoliberalizm o kadar gözleri kör etmiş ki. Bu işin başına neler açacağının farkında bile değil.
KADÜK MAHİYETİNDE
GEZİ’nin nefesini hala ensesinde hissetmiyor mu? Dünyada, HAKLI HAKSIZ, bir çok ülkede binler onbinler ayakta. Ayağa kalkan insanların bir kısmının eline daha sonra AMERİKAN BAYRAĞINI tutuşturuveriyorlar. Kanal İstanbul’da işte böyle bir proje. Çevre katliamı, güvenlik sorunu (Montrö Antlaşması), çok ciddi mali külfet. Hiçbir işe yaramayacak, sonuçta yüzde100 kadük kalacak bir proje.
Cumhurbaşkanına akıl verenlerin, akıllarını başlarına toplayıp, Cumhurbaşkanını doğru yönlendirmelerini bekliyoruz. Daha hiçbir şey için geç değil.
Yapılabilecek, iktidarın devamını sağlayabilecek, halka faydalı, işsizliği ciddi oranlarda azaltıp, toplumun refahını sağlayacak bunca proje varken, koşullar bu kadar uygunken, sen kalk ortalığı birbirine katacak proje ile uğraş!
Allah akıl fikir versin!