Kapıdan dönen katliamlar!..

Gökyüzünde barut kokusunun adeta ölüm balonları gibi dolaştığı, kurşun seslerinin artık teneke sesi kadar değersizleştiği, geri kalmış ve ne yazık ki zalimleştirilmiş coğrafyalarda yaşanıyor her şey!..
Yemen, Filipinler, Irak, Afganistan, Pakistan ve diğerleri...
Belki de oralar, yani kimilerine göre “cihad bölgeleri”, kimilerine göre ise “terörle mücadele”nin kan ve ölüm kokan, vahşet ekilen alanları!..
Afrin, Halep, Kobani ve belki de külliyen Suriye toprakları...
İç savaş, işgal, böl-parçala-yönet coğrafyasıdır belki de oraları?..
Ne yazık ki kanlı şiddetin, kirli savaşın, işgal katliamcılığının perde gerisindeki buhranlı manzaraya, kaotik ortama ve korku stratejisine yakışan görüntülerdir bunlar...
Silahlar... silahlar... silahlar... Ve ölüm kadar “ağır silah”lar...
Bombalar, mühimmatlar, tuzaklar, pusular ve yok oluşlar!.. Bilanço ne yazık ki tam da bu coğrafyalara göre...
Mağaralar, “hendek”ler, hücreler, depolar, sığınaklar ve nihayet kanlı tuzakların korkutan, ürküten, dehşete düşüren, öldüren, yaralayan, yani hiç yere, amansızca-acımasızca yok eden bilançoları...
Alışık, kirli, zavallıca manzaralar bunlar...
Tam anlamıyla ve ne yazık ki kahredici biçimde “sıradan”laşmış manzaralar bunlar...
Ve de artıkşiddetsiz bir gün bile geçiremeyen, tuzaklarda vurulan insanların coğrafyası mıdır orası, yoksa çok yakında, heyhat artık görmek istemediğimiz, yanı başımızda başka yerler mi?..

KURŞUNLAR, BOMBALAR, VAHŞETLER!..

Şiddetin kanla çerçevelediği her coğrafyada karşımıza çıkan dehşetengiz bilançolar sarsıyor mu artık bizleri?..
Düşündürüyor mu öldüren silahlar, yaralayan bombalar, ölüm kusan tuzaklar, pusu kuran sığınaklar?..
“Sığınak” deyip geçmeyin... Bakınız, İçişleri Bakanı nasıl tasvir etmiş o devasa barınakları;
“Yerin altına doğru 300 metre inen bir mağara... Yetmiyor 10 metre bir merdiven altında 300 metrelik mağara daha... Onun altında 200 metrelik bir mağara daha ve altında ‘voleybol’ sahası yapılmış, orada sözde teröristlere eğitim verebilecek bir yapı!..”
İşte o sığınaklarda;şoke edici, sorgulayan, gafleti-dalaleti ve hatta hıyaneti bir kez daha gündeme getiren sarsıcı bilançolar;
İmha edilmişbin 127 barınağın enkazı var ortalıkta...
Ele geçirilmiş tam 2 bin 896 silah... Peki, ne var bu silahların arasında?.. İşte depolardan çıkanlar;
345 Kalaşnikof tüfek, G3’ler, lav silahları, roketatarlar, havanlar, Doçka’lar ve keskin nişancı tüfeği “Kanas”,yani suikast silahları!..
Velhasıl koca bir orduyu donatacak boyutlardaki silah ve mühimmatın arasında yok yok!..
Üç buçuk ton amonyum nitrat patlayıcı çıkmış depolardan...
16 tane “antitank mayını” varmış sığınaklarda...
Elektrikli fünyeler ve teneke dinamitler...
Tamı tamına 276 tane el bombası...
Ve tam 43 bin 732 Biksi mühimmatı... 10 bin av tüfeği fişeği ve 382 adet roketatar mühimmatı...
Kaç masumu katledecekti acaba bu silahlar, kaçı yaralanacak ve sakat kalacaktı?..

ESRAR, SİLAH, KATLİAM!..

Şiddetin materyalleri, ölümün malzemeleri, yok edişin mühimmatları bitti mi acaba?.. Ne yazık ki bitmedi!..
İşte o dağlarda, vadilerde, mezralarda ve kuytularda sinsice inşa edilen devasa depolarda, belki de 300 bin nüfuslu bir kenti yerle bir edecek kadar patlayıcı mühimmatı da bulundu!..
Tam 915 el yapımı patlayıcı ortaya çıkarıldı sinsi sığınaklarda...
Ve dehşet verici bir rakam daha... Ortaya çıkartılan, ölüme hazırlıklı tam “253.5 ton” patlayıcı maddesi...
Tabi ki soruyu yineleme zamanı; Kaç yerde patlayacaktı, kaç katliam yapacaktı ve kaç masumu parçalayacaktı bu bombalar?..
“Silah” mı, “bomba” mı yalnızca şiddet besleyen bilanço?..
Daha ürkütücü bir bilanço var ki, insanı zehirlemiyor yalnızca, insan öldürenlere para da yağdırıyor!..
Terörün en büyük gelir kaynağı uyuşturucunun bilançosu, şiddetin, kanın ve katliamın neden durmadığını da kanıtlamaya yetiyor;
Son 8 ayda 20 bin 24 operasyon... Yakalanan 6 bin 230 uyuşturucu taciri...
“Ele geçirilen 143,3 ton esrar, 4,5 ton eroinve(son on yılın rekoru) 468 kilogram kokain!..”
Söyler misiniz, kaç yüz bin silah alınacaktı bu zehir parasıyla, kaç milyon ton bomba stoklanacaktı mağaralarda ve kaç masumu zehirleyecekti bu uyuşturucular?..

NEREDE BU PATLAYICI TARLALARI?..

Şiddetin bilançosuna arena olan kanlı topraklar Irak’ta, Yemen’de, Afganistan’da ya daPakistan’da değil, tam yanı başımızda!..
Yani Mardin’de, Hakkari’de, Diyarbakır’da veLice’de...
Tendürek Dağları’nda ya da İncebel (Kato) Dağı’nda...
Velhasıl artık operasyonların ve çatışmaların sıradanlaştığı, gazetelere haber bile olmadığı, “şehit”lerinise ne yazık ki kanıksandığı Güneydoğu’da...
Yani son 8 ayda;kırsalındatam “14 bin 662” operasyonun gerçekleştirildiği yurdumun bir köşesinde...
Vahşete, ölüme, yani katliama hazırlığı anlatan bu dehşet verici terör ve onu destekleyen uyuşturucuya karşı mücadele bilançosunu İçişleri Bakanı Süleyman Soylu önceki gün açıkladı ama kimse pek fark etmedi bile!..
Ne kadar acı değil mi; bu ülkenin bir coğrafyasında, neredeyse bir orduyu donatacak ve bir koca şehri yok edecek kadar silah ve mühimmat ele geçirilebiliyor!..
Yalnızca terör unsurlarını gücü yaratmadı bu dehşet verici bilançoyu... Aynı zamanda AKP gibi; “açılım”da pay sahibi olanların da gaflet ve dalaletle yol açtığı bir vahim manzaradır bu!..
Meselenin yukarıdaki bilançoyla ortaya çıkan en acı tarafı da şu ki, halen şehit tabutları kentlere taşınırken, teröre karşı “başarılı operasyonlar” yapıldığı açıklansa da, 80 milyon insan bitmeyen terörkaosu nedeniyle her an diken üstünde...
Yani,Allah’ın umuduna kalmış bu güzel ülke!.. Vah Türkiyem vah!..