Karamsarlık-(TAMAMI)
Devrim yapmış bir parti karşısında, bu mücadeleyi kaybedenlerin yapacağı en önemli iş, bir psikolojik mücadele ortamı yaratmaktır.
Son yıllarda bu ülkenin çimentosu, ülkenin bölünmez bütünlüğünün en büyük güvencesi olan CHP’ye karşı psikolojik bir savaş başlatılmıştır.
Nedir bu psikolojik savaş, önce parti tabanında ve sonrasında da ülke genelinde “Atatürkçülükle bu işler olmuyor” düşüncesini yaymak ve karamsar bir hava yaratmaktır.
İşte bu karamsar tablo içinde CHP’ye sonradan devşirilen, ülkenin üniter yapısı ile kavgası olanlar, İsmet Paşa döneminde CHP’nin siyasi partiler yelpazesindeki yerini tarif etmek için söylediği “Ortanın solu” söylemini istismar ederek, CHP’nin yeniden bir programa ihtiyacı olduğunu, bunun da, sosyal demokrat, sosyalist, sosyal liberal ve Atatürkçü görüşlerin biraraya getirilmesi ile oluşacağını ileri sürmektedirler.
Düşüncemize göre bunların çoğunluğu ülkeyi etnik ve mezhepsel söylemlerle ayrıştırmaya çalışan bölünmeden medet uman kişilerdir.
Türk Devrimi bir uluslaşma hareketi olmasına rağmen, bunu tamamlayamamış olmasından istifade ederek, bu sürecin tamamlanmasını engellemek için, etnik ve mezhepsel ayrışmaları KIŞKIRTMAKTADIRLAR.
Bunlar hem içte ve hem de dışta vardır.
Bunlar devamlı olarak, yaşanan sorunların temelinde “Atatürkçülüğün olduğu” düşüncesini yaymaya çalışırlar, bir ölçüye kadarda başarılı oldular.
Atatürkçülüğü, statükocu olarak nitelerler. Türkiye’nin yaşadığı sorunlardan onu sorumlu tutarlar.
İşçi hakları İnönü’nün Başbakanlığı döneminde
Bunu yaparken de, bugün artık hayatımıza girmiş, tüm toplumun benimsediği için tartışmadığımız, anayasa yargısı, hukukun üstünlüğü, kişi hak ve hürriyetleri, idarenin eylem ve davranışlarını yargı denetimine tabii olması, gibi fikirler daha Avrupa’da sosyal demokrat partilerin bunları ağızlarına almadıkları dönemde, o statükocu olarak nitelenen CHP’li Atatürkçüler tarafından 1950’li yılların ikinci yarısında parti görüşü olarak dile getiriliyorlardı.
Türkiye’de işçi hakları İsmet İnönü’nün Başbakanlığı döneminde hayata geçirilmişti.
O dönemde şimdi CHP’yi statükocu olmakla suçlayanların ağ babaları bunlara şiddetle karşı çıkıyorlardı.
Bu karamsarlık yaratmaya çalışanlar CHP’nin 1950 den beri tek başına iktidar olamamasının nedeni olarak da, “laikliği ön plana çıkartmasını” göstermektedirler.
Ama bunlar halkın gözünden CHP’nin 1957 seçimlerinde yüzde 47 oy aldığını, ancak seçim sistemini Meclis’te çok az sandalye ile temsil edilmesini sağladığını gözlerden saklarlar.
Aynı şekilde 1973 ve 1977 seçimlerinde CHP’nin aldığı oyların AKP’nin 2002 ve 2007’de aldığı oylara eşit olduğunu, ancak seçim sistemi nedeniyle iktidara tek başına gelmediğini söylemezler.
CHP o zaman da laikliği ön planda tutardı, ama din bezirganı olmayan, ahlaklı, dinini kendisiyle tanrı arasına kimsenin giremeyeceği kutsal bir alan kabul eden mütedeyyin Müslüman’ın oyunu alıyordu.
Bu karamsar havayı yaratmak isteyenler, tarihten husumet çıkartarak, tarihi gerçekleri saklayarak ve inkar ederek, etnik ayrımcılığı teşvik edip ülkenin bölünmesini önündeki en büyük engel gördükleri CHP’yi kendi istedikleri şekle sokmaya çalışmaktadırlar.
Bir CIA ajanın belirttiğine göre “TÜRKİYE’NİN SORUNU ATATÜRKÇÜLÜKTEN KAYNAKLANIYORDU, BU YIKILDIĞI TAKDİRDE REJİMİN VE TEK DEVLETİN SONU GELECEKTİ.
CHP’de Atatürkçülük tasfiye edildiği takdirde, ne üniter yapı, ne Türk Milleti, ne laiklik ortada kalacaktır.
İşte bu program değişikliğinin temelinde yatan budur.
Aşılanan bu karamsarlık ortamının partide kalıcı bir hasar yaratacağına inanmıyorum. ATATÜRKÇÜLER BU KUŞATILMIŞLIKTAN PARTİYİ KURTULACAĞIZ.
Karamsarlık yaratanların ilk hedefi önce Atatürkçü ve CHP’li olma heyecanını kaybettirmektir. Bu oyuna gelmeyeceğiz.
Ama bunu yaparken hepimize düşen çok önemli bir görev var, CHP’de ve dolayısıyla ülkede bu karamsar havayı yayanların, köklerini, geçmişlerini araştırıp bunları teşhir etmek zorundayız.
ATATÜRK İLKELERİ ETRAFINDA BİRLEŞEREK İKTİDARA GELİP, DEVRİMCİLİĞİMİZİ VE HALKÇILIĞIMIZI ÖN PLANA ÇIKARTARAK, MUASIR MEDENİYETİN DE ÖNÜNE GEÇECEĞİZ.
NASIL ÇAĞDAŞ OLUNACAĞINI GÖSTERECEĞİZ.