Karatay hipnozu

Bugünlerde herkes sahte polislerden şikâyetçi... Sağa-sola telefon açıp milleti dolandırıyorlarmış.

"Hesabınızdan terörist örgüte para aktarılmış, bize şu kadar verin meseleyi halledelim..." şeklinde.

Elemanlar uyanık ya, parayı elden alıyorlar tabii. Maksat geride kayıt-kuyut kalmasın.

En son ünlü diyet uzmanı Profesör Canan Karatay düştü bunların ağına. Kadıncağızın 50 bin doları nanay.

"Adeta telefonda beni hipnotize edip robota dönüştürdüler" demiş, basına verdiği demeçte.

"Telefonda hipnotize etmek" artık nasıl oluyorsa... Mübarekler Mandrake gibi demek ki.

Şaşırmayalım yine de. Aynı hipnozun bir başka türlüsünü, 80'li yıllarda gördü bu millet.

O zamanlar Karatay diyeti yoktu ama 12 Eylül rejimi vardı. Gözaltında kaybolmak sıradan olaydı.

Hatırlayan hatırlar, Nokta dergisi iddialı bir haber yaptı. Polis kılığına girmiş muhabirler, sokaktan geçenlere emir verdiler: "Tutun şu duvarı!"

Emri alıp da duvarı tutmayan pek azdı. Nokta'nın attığı başlık acı ama gerçekti. "Yeter ki emir ver, duvarı bile tutarlar!"

O yıllarda cesur bir hipnoz denemesi de üstat Ferhan Şensoy ve tiyatrosundan geldi.

Oyunlarının tanıtımı için ekipçe Nazi üniforması giyip İstiklâl Caddesi'ne çıktılar, gelene geçene kimlik sordular.

Gayet de başarılı oldular. Pek çok kişi ciddi ciddi çıkarıp gösterdi kimliğini.

Ferhan Abi'yi üniformalı görmek vatandaşı hipnotize etmeye yetmişti. Söz konusu üniforma 1940 Almanya'sından bile olsa.

Soran olmamıştı "Kimsiniz kardeşim siz?" diye. Tıpkı duvarı tutturan Nokta muhabirine sorulmadığı gibi.

Rejim karanlık rejimdi çünkü. Milletin beyni brokoliye dönmüştü. Kolayca hipnotize oluyordu insanlar.

"Neme lazım, tutayım duvarı" diyorlardı. Ya da "Neme lazım, göstereyim kimliği."

Bugünse çok şükür ileri demokrasi rejimi var. Haliyle, hipnozun da maliyeti arttı.

Öyle kimlik göstermekle ya da duvarı tutmakla kurutulamıyorsun. İlla uçlanacaksın mangırı.

Artık gönlünden ne koparsa... Koskoca Canan Karatay bile "neme lazım, vereyim 50 bin doları" demiş.

Sonra da "Arayan kişiler sizi dünyadan soyutlayarak hipnotize ediyorlar" diye konuşmuş. "Onlar ne derse yapar hale geliyorsunuz."

Milleti bu hale getirmeyi 12 Eylül başaramamıştı. Hipnozun böylesine de, herhalde Mandrake şaşırır!