Katarlı uzman: Yeni bir bölgesel düzen kuruluyor
Mustafa Birol Güger - Turan Salcı
Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM) tarafından 1-3 Kasım tarihleri arasında düzenlenen 'İstanbul Güvenlik Konferansı'nda öne çıkan ana gündem maddelerinden biri de, Ortadoğu'da yaşanan önemli gelişmelerin bölgedeki küresel ve bölgesel güç merkezleri üzerinde yarattığı çok boyutlu etkiler oldu.
Konferansta, başat güçlerin Ortadoğu politikalarında ağırlıklarını kaybetmeleriyle birlikte, bölge ülkelerinin inisiyatifinde ortaya çıkan 'yeni bölgesel düzen' önemli bir tartışma konusu oldu.
Aydınlık, konferans kapsamında düzenlenen, 'Türkiye-Körfez Savunma ve Güvenlik Forumu' özel oturumuna konuşmacı olarak katılan, Katar Üniversitesi, Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar Enstitüsü'nden Dr. Mecit Muhammed El Ensari ile Katar'ın, Suriye'deki krize yönelik güncel tutumundan, yeni dış politika hamlelerine kadar geniş bir çerçevede önemli bir söyleşi gerçekleştirdi.
İşte, Katarlı akademisyen Dr. Mecit Muhammed El Ensari'nin dilinden bölgenin geleceği ve Katar'ın genişleyen diplomatik çerçevesi:
ESADLI ÇÖZÜME ŞARTLI DESTEK
Katar, Suriye'deki krizin başlangıcında tıpkı Türkiye gibi önemli bir rol oynadı. Fakat bugün bölgede durumun değiştiğine şahit oluyoruz. Önümüzdeki süreçte Esad'la anlaşmak gündeme gelebilir mi?
Suriye'de krizi başladığında, halk tabanlı bir devrim hareketi görüyorduk. Bu hareket Suriyelilerce de çok popülerdi. Üstelik, bu devrim hareketini temsil eden bir örgüt de mevcuttu. Devam eden safhalarda, değişik güçlerin olaya dahil olmasının yanı sıra İran ve Rusya gibi devletlerin de müdahaleleri oldu. Bu sebeple sahadaki durum radikal ölçüde değişmeye başladı. Durum değiştikçe, tüm ülkeler kendi pozisyonlarını değiştirmeye başladı. Türkiye ve Katar, Suriye'deki krizi kesinlikle Suriye halkı lehine sona erdirmeye kararlıydı.
Şayet, bu daha fazla ölüm getirecekse, Katar Suriye'ye el uzatmayacaktır. Ancak, Suriye'de savaşan tarafların tamamının temsiline olanak tanıyan uluslararası bir konsensüs oluşturulursa, Katar böylesi bir eylemi destekleyecektir.
SÜRDÜRÜLEBİLİR DİPLOMASİ
Körfez'de yaşanan son krizde, bazı Arap devletleri Katar'a abluka uygularken, Türkiye ve İran, ekonomik ve diplomatik anlamda Katar'a açıktan destek verdiler. Krizin devamında, Katar'ın Rusya ve Çin ile ilişkilerinde de gözle görülür bir ilerleme gözlemledik. Bu gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Katar devletinin uluslararası anlamda sürdürülebilir bir diplomatik anlayışa sahip olması oldukça önemli. Katar her zaman ABD ve Rusya dahil olmak üzere tüm uluslararası ve bölgesel güçlerle iyi ilişkilere sahip olmuştur. Buna rağmen ABD ve bölgesel ortaklar olan Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn gibi ülkelerle ilişkiler her zaman daha kuvvetli olmuştur. Katar'ın güvenliği, sürdürülebilir bir diplomatik anlayışa sahip olmaksızın sürdürülemez. Bu sebeple Katar, Rusya ve Çin ile karşılıklı fayda temelinde açık ilişkilere sahip olmak istiyor.
Bu durumda, Katar'ın dış politika yönelimlerinin giderek değiştiğini söyleyebilir miyiz?
Katar'ın jeopolitik ekseni değişmek yerine genişliyor. ABD ile stratejik ilişkiler halihazırda en güçlü seviyede. Ülkemizdeki ABD üssü aynı zamanda bölgedeki en büyük ABD üssü. Ben Rusya ve Çin eksenine yönelik bir kayış gözlemlemiyorum ancak, bu ülkelere yönelik diplomatik çerçeve şüphesiz genişleyecek.
YENİ BÖLGESEL DÜZEN
Türkiye, Rusya ve İran Astana sürecinde ciddi bir işbirliğine girdiler. Biz bugün bu işbirliğinin yansımalarını Türkiye ve Irak silahlı kuvvetleri hatta Suriye ve Irak silahlı kuvvetlerinin izledikleri ortak stratejilerde de gözlemleyebiliyoruz. Bu durumda, yeni bir bölgesel düzenin inşa edilmekte olduğundan bahsedebilir miyiz?
Ben de, yeni bir bölgesel düzene doğru ilerlediğimize inananlardanım. Bu düzen geçmiştekinden daha kapsayıcı olacaktır. Amerikalıların artık bölgeden çekiliyor olmasıyla birlikte bölge ülkelerinin bir takım gereksinimleri ortaya çıkmıştır. Rusya, Çin hatta İran ve Irak gibi farklı rejimlerle daha fazla ilişki tesis edileceğini gözlemliyoruz. İranlılar şunu anlamalılar ki, güvenilir ortaklar olmadıkları sürece bu bölgede ayakta kalamazlar.