Keloğlanın 21.yüzyıl serüveni

Geçen Cumartesi günü Genel Başkanımız Doğu Perinçek katıldığı bir televizyon programında herkesi güldürdü. Yakın gelecekte herkesin Vatan Partisi programını çıkış yolu olarak benimseyeceğini ve benimsemeye başladığını söylemesi üzerine stüdyodan yükselen alaycı gülüşmelerden bahsediyorum.Tarihe bakınız, çarpışma hep o alaycı gülüşmeler ve iddialı insanlar arasında gerçekleşmiştir.

BİNLERCE YILLIK SESLER

Bütün toplumlarda, yeni görüşler getiren, eleştiri yapan, mevcudu kabul etmeyen, cesur insanlar ilk başta alaya alınır. Onların elde edecekleri büyük başarılardan önce böyle gülüşleri duymaları adeta törensel bir nitelik kazanmıştır.

İtiraz eden, sorgulayan, merâk eden, inceleyen, isyan eden, keşfeden, yenilik getiren, yaratan, örgütleyen ve esareti kabul etmeyen herkes bu seslere aşinadır. Göçebe Arap Kabilelerini birleştirerek uygarlığın öncüsü haline getiren Hz. Muhammed, Dünya’nın öküzün boynuzu üstünde dönmediğini ispatlamaya çalışan bilim adamları, İstanbul’u fethetmek isteyen Fatih Sultan Mehmet, Kurtuluş Savaşı’nı zafere ulaştırmak isteyen Mustafa Kemal Atatürk… Saymakla ve yazmakla bitmez.

21. Yüzyıl açısından bakarsak bu türden gülüşleri en çok duyan insanların başında Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek gelmektedir. Ermeni Soykırımı yalanını bitirmek için Avrupa kapılarına dayandığında, Silivri duvarlarının arasından FETÖ’cü hakimlere kendi kaldığı hücreleri gösterdiğinde, FETÖ’nün kökünü kazıyacağız dediğinde, 15 Temmuz darbesi ezilecek diye haykırdığında, Dolar Saltanatının yıkıldığını bildirdiğinde ve daha nice tarihe yön veren eylemlerinde Habertürk Televizyonundaki gülüşlerin aynısını duymuştur.

KELOĞLAN ARAMIZDA

Sadece Genel Başkanımız Doğu Perinçek değil, devrimci mücadeleye atıldığımız günden beri hepimiz bu türden durumlarla karşılaşmışızdır. Bu alayları gördüğümde aklıma hep Keloğlan gelir. Kimilerinin Vatan Partisi dışında bir “ahlak”, “karakter” ve “namus” aradığı bugünlerde bu benzerliği bazı yönleriyle ortaya koymak faydalı olacaktır.

Türk kavminin olmazlara kafa tutan çok derin, çok zarif ve bastırılamayan bir kültür ve karakter birikimi vardır. Mahallede, köyde, kahvede hepimiz o kültürün içinde yetiştik. Bu kültür ve karakter birikiminin vücut bulmuş halidir Keloğlan. Karanlık gecede kara taşın altındaki kara karıncayı bilen Keloğlan’nın bütün özelliklerinin Vatan Partisi’nin taşında, toprağında, insanlarında ve fikirlerinde olduğunu düşünürüm.

Kuşkusuz Asya’nın eşsiz deneyimlerinden beslenen ama en azından Anadolu erenlerinden bugünlere ulaşan o geleneğin kökleri, binyılların derinliğindedir. Keloğlan karakterine önem vermemizin nedeni, işte o bin yılları üzerinde taşımasıdır. Onda Oğuz Kağan’dan Deli Dumrul’a, Köroğlu’ndan Karagöz’e, Nasrettin Hoca’dan orta oyununa kadar pek çok kahramanımızın özellikleri vardır. Konu hakkında çalışma yapan hemen herkes bu noktaya vurgu yapar. Vatan Partisi de bu milletin bağrından doğduğu için Keloğlan’a benzer.

ŞÖHRETSİZ ŞÖHRET

Kahramanlar, destanlar döneminden itibaren çoğunlukla fiziksel olarak göz dolduran ve olağanüstü güçlerle donanmıştır. Keloğlan, alışılmış kahraman modelinin gölgesinde kaldığı için böyle bir benzetme küçük görülebilir. Varsın görülsün. Keloğlan doğumları bile olağanüstü biçimlerde gerçekleşen destan kahramanları yanında sıradan bir köylü çocuğu olsa da onun içinde barındırdığı büyük güç halkın yaratma iradesidir. Şöhretsiz bir şöhreti vardır. Seçkindir ama seçilmez. Kibir ona en uzak duygudur.

HAKSIZLIĞIN HAKKINDAN GELEN OĞLAN

Keloğlan, keleş oğlandır ama aynı zamanda haksızlığın hakkından gelen oğlandır. Büyük milletlerin Keloğlanları vardır. Hemen hemen her serüveninde önceleri herkesçe küçümsenen sıradan bir Anadolu

delikanlısıdır o. Başlangıçta kimse onu anlayamaz. Hoyrat bulur, uçuk bulur, hayalci bulur. Önüne gelen iter kakar, kabak hep onun kel başına patlar. Evet, keloğlandır, keleş oğlandır, ama yiğittir, yüreklidir, namusludur. Haksızlığa karşı savaşmak boynunun borcudur. Yüzünün akıyla, bileğinin hakkıyla ödemesini bilir bu borcu. Halkın ve haklının yanında yer alır hep. Gözünü kırpmadan hak yoluna kor kel başını. Yapılmaz sanılanı yapar, olmaz denileni oldurur, güldürmezi güldürür, aşar tüm engelleri; mutsuzu, mutlandırır, umutsuzu umutlandırır... Ve eninde sonunda haksızlığın hakkından gelmesini bilir…

TEK SERMAYESİ AKLI

Padişahların güç ve zenginliğine karşı Keloğlanın tek sermayesi aklıdır. Keloğlan’ın kimsenin çözemediği bilmeceleri bilmesiyle, Vatan Partisi’nin Türkiye’nin önündeki sorunları çözen fikirleri arasında ne büyük benzerlik vardır. Beğenilme, onaylanma duygularıyla hareket edip boyunduruğa girmeyen yapısıyla Vatan Partisi Keloğlan geleneğinin bir devamıdır.

CESARETİNİN KAYNAĞI

Keloğlan’ın cesurdur. Kimileri “bu cesareti, dünyada bir garip başı, bir yırtık peşi ve başında poşusunda başka bir şeyi olmamasına” bağlar. Oysa bu bir yanılgıdır. Keloğlan’ın cesaretinin arkasında bilinçli bir strateji söz konusudur. Onu cesur kılan en önemli özellik Vatan Partisi’nin cesaretinin kaynağı ile aynıdır. Bu yaptığı işlerin sonunu görüyor olmanın verdiği kendine güven duygusudur. Beğenilme, onaylanma duygularıyla hareket edip boyunduruğa girenlerde olmayan bir özelliktir bu.

KAHRAMANLIĞINDAKİ ZEKA

Keloğlan ile Devler masalında Keloğlan devlere bir oyun oynar. Yattığı yatağa eğri bir odun koyar ve üzerini yorganla örter. Devler yatakta Keloğlan’ın yattığını düşünerek yorganın altındaki odunu iyice dövdükten sonra yatar, uyurlar. Sabah Keloğlan’ı karşılarında görünce de şaşırıp geceyi nasıl geçirdiğini sorarlar.Yatak “yumuşak, hem de rahattı, ama birazcık pire vardı, sırtım çok kaşındı” cevabı ile yediği dayakların pire ısırığı gibi geldiğini anlatan Keloğlan’ın kahramanlığındaki zekadır bu. Gladyo kumpaslar kurar, hapisler tertipler, işkencelerden geçirir. Vatan Partisi kahramanlığı da aynı değil midir? Zalimin zindanlarında türkü söyler gibi yatan Parti Keloğlan gibi değil de nedir?

FATURASIZ FEDAKARLIĞI

Tek öküzünü kesip köylüye ziyafet verecek kadar cömerttir. Köylüler onun bu davetine karşılık vermedikleri gibi bir de bacasından aşağı hayvan pisliği dökerek onunla alay ederler. Ancak Keloğlan’ı hangi alay yolundan döndürmüştür, saflığı, başı dikliği ve temizliğini hangi çıkar ilişkisi tersine çevirebilmiştir? Sistemin bütün olanaklarını elinin tersiyle iten, bütün hilelere karşı doğruluktan şaşmayan Vatan Partisi’nin de varının yoğunun doğruluk olmasının bir anlamı vardır elbet.

HERKES KELOĞLAN’A SARILACAK

İmkansız aşklar mutlu sonlarla sadece masallarda bitmez, fakir delikanlılar padişahlık tahtına yalnızca masallarda oturmaz, dağların zirvesinden getirilen çiçekler sadece masallarda dertlere deva olmaz, zalimler sadece masallarda cezasını bulmaz, mazlumların yüzü bir tek masallar da gülmez. İşte görüyoruz, hiç kimsenin yenemediği devler bir keloğlanın önünde diz çöküyor, perişan oluyor. Bütün dünya Keloğlan’ı konuşuyor. Herkes çareyi onun aklında, cesaretinde, azminde, kahramanlığında, fedakarlığında arıyor. O alaycı bakışların ve gülümsemelerin sahiplerinin de filmlerde olduğu gibi Keloğlan’a sarılmak için birbiriyle yarışacakları günler geliyor. VATAN PARTİSİ İKTİDARA YÜRÜYOR.