Kemaliye halkından siyanürle altın çıkarılmasına tepki

Yörede siyanürle altın çıkarılacağı haberi Kemaliye halkını tedirgin etti. Çünkü özellikle su kaynaklarının tepesinde siyanürle altın aranması halinde ilçe merkezinin ortasından fışkıran ilçeye hayat veren Kadıgölü suyuna zehir karışacaktır. İliç’teki Anagold maden şirketi “Kapasite Artırımı ÇED Sürecine Halkın Katılımı Toplantısı” düzenleyince, Ankara ve İstanbul’dan, Kemaliye’den otobüsler tutarak İliç’e gidip toplantıya katıldılar ve “Madene Hayır” dediler. Toplantı yapılamadı. Bu yazıyı işte o halk yazdı.

PROF. ALİ DEMİRSOY NE DİYOR: ‘ORTAYA ÇIKACAK TEHLİKEYİ SEZİNLEYEN KASABA’

Ülkemizin en önemli bilim adamlarından Prof. Dr Ali Demirsoy

Yaşamı bulundurduğu su kaynaklarına ve altında akan Karasu (Fırat) Nehrine bağlı olan Kemaliye halkı Artvin, Kazdağı, Bergama halkı gibi can damarı olarak bildiği su kaynaklarının ta tepesinde siyanürle altın çıkarılmasına ve bununla ilgili yapılan ön arazi çalışmalarına tek bir bireyi eksiksiz tepki göstermeye başlamıştır. Bir kasaba aylardır ayakta. Bilinçli Kemaliye halkı “testi kırıldıktan sonra verilecek aklın hiçbir yararı olmayacağının” bilincindedir. Olumsuzlukları uzaklarda değil 40 km uzakta İliç’te gözlemektedir. Biraz bilimden nasibini almış herkes artık biliyor ki siyanür özellikle toprağı, suyu; eğer özenli davranılmaz ise havayı zehirlemektedir. Kemaliye halkı bu vahşi girişimi önlemek için tüm yolları denemeye hazır gözükmektedir. Bu kasaba sıradan bir kasaba değildir; nüfusunu aldıranlar hariç, şu anda Kemaliye Nüfus dairesi 200.000 kişi hakkında işlem yürütmektedir. Buranın halkından, siyasetin, bilimin, eğitimin, yönetimin, üretimin her kademesinde önemli kişiler bulunmaktadır. %2-4’lük bir pay için kültür Nehri Fırat’ı kirletmeye, bunca insanı üzmeye ve karamsarlığı itmeye, dünyanın en değerli suyu olarak bilinen kristalize kalker kayalarından çıkan içme suyunu zehirlemeye değer mi?

KEMALİYEMİZ DOĞUNUN YILDIZI HALİNE GELMİŞTİR

SEVİNÇ AKSÜT: Hal böyleyken komşu ilçemiz Iliç’te bulunan ve 12 yıldır açık ocak işletmeciliği ile maden çıkartan şirket tarafından kurulan siyanür havuzları bölgeyi tehdit eder hale gelmiştir. Öte yandan 12 Ekim 2019 tarihinde Kemaliye’mizin Ağıl köyünde yapılan sondajlar bizleri çok tedirgin etmiştir. Çünkü cennet Kemaliye’mize bu tür bir madencilik girerse bütün doğası zarar görecektir. Su kaynakları tahrip olacaktır.

Toplantı günü Kemaliye’de yoğun kar vardı. Fotoğraf Müştak Ağrikli

KADRİYE ÜNAL: İliç ilçesine gittik; siyanür havuzunu görmek istedik çok yakınına giremeyiz zaten biraz yukardan bir yerden gördük korkunç kelimesi yetmez. Nefes alamadım tıkandım, boğazım ve gözlerim yandı. Büyük borularla su alınıyor Karasu’dan işlemden geçtikten sonra o zehirli su ne oluyor. Toplantıda çoğumuz sırtımızı yetkililere döndük protestolar devam etti, toplantı yapılamadı. Şunu öğrendiler Kemaliye halkı İliç’e benzemez verdiğimiz tek mesaj bu oldu. En önemlisi afişlerimiz, sloganlarımız ve davranışlarımız çok örnek oldu seviyesiz bir harf çıkmadı ağzımızdan. Kemaliye’nin üstü “altın”dan değerlidir.

AHMET GÜZEY: 12 Ekim 2019’da duymuştuk. ilk kez Kemaliye’yi tehdit eden altın madenini ve beraberindeki siyanürün hayati tehlikesini. Öncelikle kadınlarımız fark etmişlerdi annelik duyguları ile Kemaliye’ye sahip çıkmayı. Acizane ilk kez bu satırların yazarı MADENE HAYIR diyerek haykırmıştı. Başlangıçta azdık giderek çoğaldık çoğaldık. Eğin’imize sığamadık İliç’e giderek hep bir ağızdan haykırarak Madene Hayır dediler o Eğin ve doğa aşıkları. Madenci korktu. İstediğini alamadı. Bu etabı Kemaliye ve İliç kazandı.

HİMMET POYRAZ: Çevre Platformu’nu kurduğumuzda aynı anda Kemav Vakfı da bilgilendirme toplantılarına başlamıştı, aynı şekilde bir başka oluşum da Ahmet Gür tarafından başlatıldı, ve birlikte Kemaliye çevre Platformu olarak ıslak imza toplamak bilgilendirme amacıyla bir kahvaltı düzenleyerek 830 ıslak imza aldık. Geçtiğimiz günlerde 23 Aralık’ta İliç’te yapılacak olan maden şirketinin toplantısına İstanbul ve Ankara’dan Kemaliye’den de hemşehrilerimizle giderek şirketin genişlemesini protesto ettik.

EMRAH TAŞTAN: Damarlarında 400 yıllık gurbetin acısını, sılanın özlemini taşır her Kemaliyeli. Bu nedenledir ki hiçbir gurbet, hiçbir gurbetçinin içini Kemaliyeli kadar yakmaz. Bu nedenledir ki her Kemaliyeli gurbete dönüşünü bir sevgiliye kavuşmak gibi hayal eder. Kimi zaman vuslatla kimi zaman acıyla sonlanır bu hayal. Yani Kemaliyeli için o bir avuç toprak, altından daha değerlidir. Özetle Kemaliye’de en yüce değer insan aklı ve emeğidir, insandır. Bu nedenle, dağların taşların arasındaki bu cennet bahçesinde İNSAN yetişir. Enver Gökçe, Ahmet Kutsi Tecer, Mehmet Sadık Eti, Hasan Askeri, Doğu Perinçek, Yusuf Ziya Ademhan, Lütfi Özgünaydın, Ali Demirsoy, Sadık Demirsoy, Sıtkı Fırat ve isimlerini sayamadığım için özür borçlu olduğum değerler fışkırır iki metrekare toprağından. İşte siyanür toprağı, taşı, altını değil, bu değeri eritecek. İtirazımız, isyanımız bunadır.

İstanbul ve Ankara’dan gidenler... / Fotoğraf: Şevket Gültekin

MÜŞTAK AĞRİKLİ: Kemaliye sıra dışı bir coğrafyanın ortasında kurulmuş kadim bir kültüre ev sahipliği yapmaktadır. Bugün Türkiye’nin en önemli ekstrem spor merkezidir. Her yıl binlerce sporcu buraya gelip bu eşsiz coğrafyada dünyanın en önemli spor aktivitelerini gerçekleştirmektedir. Birçok su kaynağının ortasında kurulu olan Kemaliye, hayat veren coşkun dereleri ile bilinir. Genişletilerek Kemaliye’ye uzanması hedeflenen altın madeni bu bölgede çok büyük bir tahribat yapacaktır. Altın madenleri gittikleri her yerde felaket götürmüşlerdir. Bunun sayısız örnekleri vardır. Ancak bilinmelidir ki, Kemaliye kendini asla kurban etmeyecektir. Kemaliye her zaman devletinin ve onun menfaatinin yanında yer almıştır. Ancak bu maden işletmesinde sadece uluslararası tröstlerin menfaati vardır. Kemaliye halkı ve civardaki tüm ilçeler bu maden işletmesinin genişlemesine asla izin vermeyecektir. İdarecilerimizin ve siyasetçilerimizin bunu anlamaları gerekmektedir.

SENA ERTAM ÜNSAL: İliç!.. Sarı bir metal uğruna, topraklarının heba edildiği bahtsız şehir!.. Birkaç yürekli insanın savunmaktan vazgeçmediği vatan toprağı!.. Burada kuş sesi duyulmuyor, arı görülmüyor artık... Duymakla görmek arasındaki fark hiç bu kadar derinleşmemişti hayatımda!.. Devasa kimyasal zehir havuzunu görmek bizleri endişelendirdi, o havayı solumamak için ağızımızı ve burnumuzu kapattık. Siyanür ve diğer zehirli maddeler tüm İliç ve çevresini tehdit ediyor. Fırat’ın Karasu kolu zehir havuzuyla neredeyse yan yana... İliç fay hattı üzerinde, olası bir depremin sonuçlarını düşünmek bile ürpertiyor insanı!