Kerkenes Dağ Efsanesi
Kerkenes Dağ kenti bugün artık bir efsane, Kerkenes Kuşu ise hâlâ yaşayan bir gerçektir. Onun yamacındaki Şahmuratlı Köyü, Yozgat’ın Sorgun ilçesine bağlıdır. Toplum arkeolojisi bilimine göre doğal ve toplumsal değişmelere rağmen “Kerkenesliler” ile aynı doğayı ve kaynakları kullanan Şahmuratlılar da, Türkiye’deki bütün köylerde olduğu gibi o tarihin ve yerin mirasçısıdır. Geçmişi incelemek için Şahmuratlı köyündeki gözlem ve görüşmelerimi derlerken; köylülerin anlattığı “Key Kavus”, “Şah Murat” ve “Battal Gazi” öyküleri dikkatimi çekti. Sorgunlu yazar Durali Doğan’a göre bu köye Mahmut oğulları, Boduroğlu ve Yunus oğulları beş yüzyıl evvel yerleşiyor. Ama yerleşim efsanesi ondan en az iki bin yıl öncesine gidiyordu.
ŞAHMURATLI KÖYÜ
Şah Murat efsanevi yöneticilerden biridir. Şahmuratlı köyü ile şehir surları arasındaki eski caddeye “Ulu Yol” (Ana Cadde) denir. Köylülere göre “Bu kent ulu bir fatih tarafından halkına yaşayacak bir yer bulmak amacıyla kurulmuş. Bu kralın iki oğlu aynı noktadan başlayarak zıt yönlerde surları inşa etmeye başlamışlar. Ayrıldıklarında genç birer delikanlı iken, duvarı bitirdiklerinde sakalları ağarmış birer ihtiyar olarak buluşmuşlar”. Köy bilgesi Hayrettin Başer’in, Taberi Tarihi’nden esinlenerek anlattıklarına göre ise Şah Keykavus, Türkistan seferinden sonra Hz. Süleyman’ın kendisine ödül olarak verdiği “devlerin” yardımıyla 7 fersah uzunluğunda (aslen 7 km. ve 7 kapılı) bir yeri, eni 4 m. surla çevirtmiş. Şah ve halkının 40 yıl yaşadığı kent bir depremle yerle bir olmuş. Bu rivayet, önceki kazı başkanı Geofrey Summers’ın yüzey bulguları, sur kazısı ve Bodrumlu Heredot’un Tarih kitabında Pteria yerleşimiyle benzerlik gösterir (www.kerkenes.metu.edu.tr).
40 HARAMİLER
Köy sakinlerinden Sefer Başer’e göre de bir zamanlar Türkiye ve İran tek ülkeymiş. Tahtın varisi olan iki kardeş birbirleriyle kavga edince, bir tanesi kabilesiyle Kerkenes’e yerleşmiş. İran Şahı, oğlu Murat’ı amcasını öldürmesi için Kerkenes’e göndermiş. Bunları dinledikten sonra bir sabah “Ulu Yol’da” Keykavus höyüğüne tırmandım. Kızılırmak havzası göz alabildiğince uzanıyordu. Birden yıkılmış surdan kente izinsiz girdiğimi sanıp telaşlandım. Çünkü köyde anlatıldığı üzere develerin heybelerine gizlenen askerleriyle, kralın amcaoğlu gelmiş, herkes tapınaktayken kente girmiş ama yakalanmıştı. Sonra da amcakızı ile evlendirilmiş, kente adı verilmişti (Şahmuratlı’da hâlâ kardeş çocuklarının evliliği tercih edilir). Bu efsanede bir kraliyet düğününden bahsedilmesi; Heredot Tarihi’nde Lidya prensesi ile Med prensinin evlenmesi kadar, Taberi Tarihi’nde anlatılan, Keykavus’un savaşması için gönderdiği oğul Prens Siyavuş’un (Büyük Keyhüsrev’in babası), Türkistan hükümdarı Efrasiyab’ın kızıyla evlenmesini çağrıştırır. Yani Taberi’deki Keyhüsrev gerçekte Ahameniş sülalesini kuran Büyük Keyhüsrev; babası Siyavuş ise Kambises; Keykavus ise Kerkenes Dağ üzerinde kendine başkent kuran Med hükümdarı Astyages olabilir. Birkaç şekli olan Keykavus efsanesinde, Anadolu’da MÖ 6. yüzyılda geçen Med-Ahameniş savaşları ile M.S 8-9. yüzyıldaki Emevi-Bizans savaşları, köyde tek bir konu olarak aktarılır. Denir ki ‘Şah Murat, Battal Gazi’yi görevlendirerek Keykavus kalesini Bizanslılardan almıştır. Dağ yamacında savaştan kalan “Gavur Mezarları” ile “ Şehitler Mezarlığı” vardır. Gece etrafında ışık yanıp söner ve mezarları kutsaldır’ (Ergenekon, Atlas Dergisi, Kasım, 1996; Dagarcikturkiye.com, Haziran 2016). Şimdi ise Kerkenes Dağı, Şahmuratlı’nın merasıdır. Bu eski kentin su bentlerinden hayvanlar su içer, ziyaretçiler sülüklerinden faydalanır. Toprağın altı ise tamamen imar görmüştür. Köy tarım arazisinde buğday, arpa, mercimek ve nohut üretilir. Hasadı için güneydoğudan rengârenk giysileri içinde Araplar, Kürtler ve Çingeneler gelir. Başlık parası önemlidir, düğünde al bayrak gelini, yeşil bayrak damadı simgeler. Gelinin evinden alınması, damadın Yunus Emre ilahileriyle getirilmesine kadar evlilik hazırlığının her aşaması törenle yapılır. Önemli günlerde “Sin Sin ateşi” yakılır. Koşuk anlatımı güçlü olan köy halkından Ayşe Muratdağı, tarih ve efsane dolu bu yerde sevgiye verilen önemi, oğlu Yasin’in düğünü sırasında şöyle dile getirmiştir: Bir sevgi istiyorum yaralanmamış/ Kafese konulup tutsak olmamış/ İki muhabbet kuşu gibi hiç ayrılmadan/ Özgürlüğe doğru uçmak istiyorum.