Kıbrıs'ta ilk kez milli bir ses!
Değerli Büyükelçi Sayın Onur Öymen ile makam odasına girdiğimde yavru vatana gönülden bağlı bir bakan ile karşılaştım. Kıbrıs’taki yöneticiler dengeli açıklamalar yaparken, o yüreği ve aklı ile konuşuyordu. Türkiye’de hemen herkes o günlerde Cumhurbaşkanı Akıncı’yı endişe ile izliyordu. Biz de neler olup bittiğini anlamak için Kıbrıs’taydık! Dışişleri Bakanı Sayın Tahsin Ertuğruloğlu, milli davaya olan sadakati ile yüreklerimize su serpti.
NE 82’NCİ İL NE DE RUM DEVLETİ’NE AZINLIK!
Malum çevrelerin davetlisi olarak İstanbul’a gelen Cumhurbaşkanı Akıncı, artık klasik hale gelen resitaline devam etti: “ Ne Türkiye’nin 82’nci ili oluruz ne de Rum devletinde azınlık!” Diğer bir ifade ile büyük devlet adamı (!) Türkiye ile Yunan/Rum ikilisini eşitliyordu. O zaman Akıncı’ya soralım:
Kıbrıs Türk’ünü soykırımdan kurtarmak için hangi ülke yüzlerce şehit verdi?
Hangi ülke güçlü bir kolordu ile Kıbrıs Türk’ünü koruyor?
KKTC’ye ekonomik olarak hangi ülke destek oluyor?
Kıbrıs davasını tüm dünyayı karşısına alarak, ambargolara maruz kalarak kim cansiperane savundu?
Akıncı ve çevresindekilerin saç baş yolduran ve milli hiçbir kırıntı bulunmayan söylem ve eylemlerinden bıktık!
NEW YORK’TAKİ ARSLAN YÜREKLİ TÜRK!
Akıncı, Baş müzakereci Erdil ve diğerleri Rumların peşinde dolaşırken, New York’tan gelen gür bir ses tüm Türk dünyasında büyük bir heyecan yarattı: “Artık uluslararası tanınma için çalışmaya başlamanın zamanı geldi. Önümüzdeki ikinci seçenek ise özerk cumhuriyet! Yani dışişleri ve savunma alanlarımızdaki yetkilerimizi Türkiye’ye devredip, diğer işleri kendimizin halletmesi! BM’ye şunu söyledik. Bundan böyle bir müzakerenin hedefi ancak konfederasyon olabilir. Bizim için federasyon seçeneği ölmüştür. Biz güya o Cumhuriyeti birlikte kurduk! Hani, nerede Kıbrıslı Türkler? Kimse bize rezervlerin (doğal gaz) nerede olduğunu ve üzerinde ne hakkımızın olduğunu sordu mu?”
Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu, hem de emperyalizmin merkezinde kükreyerek, uzun yıllardır Türk’ü boğan ve çaresizliğe sürükleyen pısırık politikaya son verdi. İlk kez bir Türk, konuyu uluslararası arenada doğru bir zeminde ortaya koydu. Sanki emperyalizm bilmiyormuş gibi, “Efendim, Vallahi Billahi biz haklıyız ama Rumlar yine de kabul etmiyor; biz çözüm istiyoruz ama…” mugalatalarına son verdi. Dr. Fazıl Küçük ve efsane önder Rauf Denktaş’ın yükselttiği bayrağı devraldı. ”Toprak için öldük, hürriyet için öldük, bayrak için öldük!” diyen kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’ın ruhunu şad etti. Bütün Türk dünyasının kalbine ismini altın harflerle kazıdı!
DURUM TESPİTİ
Hiç kimse, kendi korku, endişe ve bağımlılıklarını bastırmak için Sayın Ertuğruloğlu’nun sözlerini çarpıtmasın! Annan Planı’nı Rumlar reddetti. İsviçre’de masayı Rumlar dağıttı. Bunu bizatihi BM Genel Sekreteri Antonio Guterres söyledi. Sonsuza dek Rumlar ve arkasındaki emperyal güçleri tatmin etmek için onların çerçevesini çizdiği masalarda mı boğulacağız?
İsviçre’deki Rum fiyaskosundan sonra yere göğe konulamayan uluslararası toplum KKTC’ye yönelik izolasyonları kaldırmak için hiçbir çaba sarf etmiyor. O zaman karşı taraf kötü niyetlidir. Türkiye için artık yeni bir ruha ve yepyeni bir stratejiye ihtiyaç vardır. Geçmişin kalıplarına saplanıp kalanları bu millet gözünden de gönlünden de silip atacaktır.
SİZ KİMDEN YANASINIZ?
Kıbrıs’ta saflar netleşiyor. Milli-Gayrımillî ayırımı hiç bu kadar net olmamıştı! Dedelerinin yaptıklarının hesabını veremeyenler panik içinde Sayın Ertuğruloğlu’na saldırıyor. Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin (CTP) hangi tarafta olduğunu çok iyi biliyoruz. Yaptıkları yazılı açıklama ile rakiplerimize cesaret verdiler: “Bu şartlar altında Kıbrıs Türk halkını temsil niteliğini tamamen yitirmiş olan bu şahsın halkımızın dış dünyaya açılan yüzü konumundan bir an önce uzaklaşması gerekir.”
AK Partili seçmenler başta olmak üzere tüm Türk dünyası Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’na şu soruyu sormalıdır: “Akıncı mı haklı, Sayın Ertuğruloğlu mu?” Milli olduğunu iddia edenler bunu eylemlerle ispat etmelidir.
Türk’ün gurur abidesi Sayın Ertuğruloğlu’nu yürekten kutluyorum…