Kıbrıs’ta maskeler düştü!
Batı ve AB Kıbrıs’a para yağdırıyor. Hedef, yavru vatanda teslimiyetçi bir hava oluşturmak! Beyinlerde dalgalan beyaz bayrak ile kısa süre içinde sonuç almak istiyorlar. Batı’nın psikolojik savaş elemanları KKTC’yi abluka altına aldılar. Ada casus kaynıyor... AB ülkelerinin diplomatik misyonu da cabası!
TEMEL YANILTMA ALANLARI
KKTC Su Temin Projesi çok büyük ve iddialı bir proje! Bu proje ana ve yavru vatanda eş zamanlı olarak başlatıldı. Batı, içimizdeki hainler vasıtasıyla şu kirli propagandayı yayıyor: “Bu proje hayaldir. Türkiye’nin böyle bir gücü ve kapasitesi yoktur! Proje tamamlansa bile Türkiye su göndermeyecek, KKTC’ye karşı koz olarak kullanacak!”
Yabancı istihbarat elemanları, Kıbrıs’ta meydana gelen sıradan bir trafik kazasını, çeşitli kışkırtma öğelerini kullanarak Türkiye ve KKTC aleyhinde geniş bir yıpratma kampanyasına dönüştürdü.
Ledra Palas sınır kapısında sözde dayanışma evi açıldı. Burada Türkiye’yi işgalci gösteren sinsi çalışmalar yapılıyor...
AB tarafından finanse edilen “2016 Vatandaşlık Ödülü” KKTC vatandaşı bir sendikacıya hem de Kıbrıs Rum Kesimi’nde törenle verildi. AB’nin tüm büyükelçileri, açıkça istihbarat elemanı gibi çalışıyor...
Dünya Dinler ve Kültürler Forumu adlı paravan bir sözde örgüt Rum yanlısı görüşleri savunan Türkleri (!) ödül yağmuruna tutuyor...
“Birleşik Kıbrıs İki Toplumlu Barış İnisiyatifi” adlı kuruluş Türkiye karşıtı gösterileri alışkanlık haline getirdi. Uzatırsam, ansiklopedi olur... Sadece birkaç örnek verdim.
ASIL TEHDİT ALANI
Batı ve AB psikolojik harp etki alanına, maalesef siyasi partiler, sendikalar ve basın yayın kuruluşlarını da dâhil etti. Asıl hedef, Türk kimliğini aşındırarak, sadece maddi unsurlardan ibaret kökü olmayan sahte bir Kıbrıslı kimliği yaratmak! Akıncı bunun en cüretkâr savunucusu! Böylece maddi servetlere el koymak çok daha kolay bir hale gelecek!
“Çatışma Önleme (Conflict Resolution)” isimli emperyalist merkezlerin kontrol ettiği bir kuruluşun eğittiği Kıbrıslı bir Türk (!) gazetecinin şu sözleri tam anlamıyla bir ibret vesikası: “Bizi 30 kişi olarak eğittiler. Biz ise 3 bin kişiyi eğittik; 30 bin kişiyi harekete geçirdik; 100 bin kişiyi etkiledik!” İnsanın aklına sadece bu toprakların yetiştirdiği en büyük ulusalcı aydınlardan birisi olan rahmetli Atilla İlhan’ın “hain kontenjanı” geliyor...
Eğer hâlâ Akıncı ve müzakereci (!) Özdil Nami’yi merak eden varsa, MHP Milletvekili Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın bu Zat-ı Muhteremler (!) ile yaptığı görüşmeyi mutlaka mercek altına alsın! Birinin damadı Rum, ötekinin dedesi... Sayın Özdağ’ın heyetinde yer alan Vedat Yenerer, savaş muhabirliğinden gelen engin tecrübesi ile bu görüşmeyi çarpıcı bir şekilde naklediyor. Meselenin doğasını anlamak istiyorsanız, Sayın Yenerer’in, “Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı Nereye Koşuyor? (www.mehmetciktv. com.tr)” başlıklı yazısını mutlaka okumanızı öneriyorum.
AKP’yi de uyarıyorum. Sayın Yenerer’den: “Sayın Özdağ ve heyeti AKP ile ilgili tek bir kelime bile etmedi! Tam tersine, Akıncı dosyasından bir belge çıkartarak AKP ve Türkiye’yi suçladı.” Kendi vatanlarına sahip çıkmayanlar, hiçbir kişi, kurum ya da değere sadakat göstermezler!
BU TİPLERİ GÖRÜNCE NİKOS BAYRAM EDİYOR
Sayın Özdağ ve heyeti, KKTC’de hükümet de dâhil hemen her kesimle görüşmüş... Akıncı ve ekibine müzakereler konusunda güvenen hiç kimse yok! Böyle mi anlaşma olacak?
Bu tür vatansız solcuları görünce Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) Başkanı Nikos Anastasiadis bayram yapıyor. Emin olun kendi tarafında böylesine fanatik Rum yanlıları bulamaz! KKTC’de kontenjan çoğalınca, safdil arkadaşlara yönelik müzakere taktiklerini de bir kenara bırakarak ucuz kahramanlığa soyundu: “Vatanımızı 1974’ten beri kirleten işgal ordusundan kurtarmak için çabalıyorum; AB üyesi Kıbrıs’ta garantörler olamaz...”
Ağır ol, “molla” desinler Nikos efendi! Kimin elinin pis ve kanlı olduğunu herkes çok iyi biliyor! Daha Türk son sözünü söylemedi. Öğrenmiş olmalısın... Türk’ün eli ağırdır!