Kılıçdaroğlu kime adalet arıyor?
15 yıl önce, arkasına ABD’yi ve Avrupa’yı alan AKP Lideri Tayyip Erdoğan, bir koluna FETÖ’yü bir koluna PKK’yı takarak Kemalist Türkiye ile savaşa başladı. Bu iş için kurgulanan komploların ilki Van’da FETÖ’cü Savcı Ferhat Sarıkaya tarafından başlatıldı. 9 Kasım 2005’te Şemdinli’deki Umut Kitabevi’nin bombalanma işini dava konusu yaparak Türk ordusuna ilk saldırıyı başlattı. Peşinden Ergenekon ve öbür tuzak davalar geldi. Bunun işaretini Amerika’daki Fethullah Gülen vermiş, onun adamı Ahmet Altan da CIA’nın eline tutuşturduğu Taraf Gazetesi’nde, “Türkiye’yi ulusalcılara dar edeceğiz!” anlamında yazılar yazarak Erdoğan’ın muhafızlığına soyunmuştu.
Bu süreçte AKP, Türkiye’deki adalet sistemini yerle bir etti. Hukuk, parti hukukuna; yargı, AKP yargısına çevrildi. Toplumun adalete duyduğu özlem hızla yaygınlaştı.
İşte bu noktayı gören Kılıçdaroğlu, harekete geçerek bir yürüyüş başlattı. Kimse bu yürüyüşün amacına karşı çıkmadı ama tartışılan konu haklı adalet isteğinin altına saklanan tehlikeli eğilimlerdi. Kılıçdaroğlu’nun eskiden yaptıkları ve yürüyüş sırasında dile getirdikleri; işin adalet isteğinin ötesine geçtiğini gösteriyordu.
ERDOĞAN’IN TEK TERCİHİ
Yürüyüş kararı alındığında yazdım: AKP Lideri Erdoğan, artık partide bile itibarı kalmamış olan Kemal Kılıçdaroğlu’nu CHP’nin başında tutmak için bir operasyon yaptı. CHP ile hiç ilgisi olmadığı halde Fethullah üstünden milletvekili yapılan Enis Berberoğlu tutuklandı. Böylece Kılıçdaroğlu’na harekete geçme olanağı sunuldu. 16 Haziran’daki şu yazıma bakın: https://www.aydinlik.com.tr/kose-yazilari/riza-zelyut/2017-haziran/kilicdaroglu-na-akp-den-can-suyu
Sebebi çok basit: Eğer Alevi kökenli Kılıçdaroğlu ana muhalefet partisinin başında kalır ise, Erdoğan 2019 seçimini, yüzde 52’nin de üstünde bir oranla kazanacaktır. Çünkü referandumda Kılıçdaroğlu üstünden gizli bir evet çalışması yürütülmüş başarılı olunmuştu. Hayır eğilimindeki Sünni kesime, “Bir Kızılbaş’a mı oy vereceksiniz, Cehennem’e gidersiniz!” biçiminde propaganda yapılmıştır. Fethullahçı bir aile bunu bize itiraf etmiştir. Bu durum acıdır, bir Alevi olarak beni de yaralamaktadır ama somut bir siyasi gerçektir.
EŞ BAŞKAN YARDIMCISIDIR
Alevi gibi gözüken ama türbancılara gösterdiği ilginin binde birini Alevi toplumuna göstermeyen Kılıçdaroğlu, toplumun yarıdan çoğunun arzuladığı adalet isteğini temsil edebilir mi?
Bence, edemez. Çünkü; Kemal Kılıçdaroğlu, Amerikan derin devleti tarafından planlanan BOP’ta, eş başkan yapılan Tayyip Erdoğan’a gizli yardımcı olarak görevlendirilmiştir. Bunun bilgileri, BOP belgelerinde gizlidir. 1 Mart 2003 tarihinde TBMM’de Amerikan kuvvetlerinin Türkiye’de üstlenmeleri reddedilince, yeni bir plan yapıldı. Bu plana göre CHP ve MHP gibi “köklü ve güçlü partiler”, Ilımlı İslamcı Parti dedikleri AKP’ye destek güç haline getirilecekti. (Bak: Muaviye’den Erdoğan’a DİN VE SİYASET, s. 255).
Amerika, bu yüzden FETÖ’yü kullanarak ulusalcı gördüğü Baykal’ı devirip yerine Kemal Kılıçdaroğlu’nu getirdi. İnanmayan var ise Wikileaks belgelerini yayımladığım şu yazıma bir göz atsın:
www.aydinlik.com.tr/kose-yazilari/2016-aralik/kilicdaroglu-nun-belgeleri
“Yürüdü!” diye Kılıçdaroğlu’ndan siyasi kahraman yaratmaya çalışanlar! Onunla ilgili belgeler var belgeler. Bunlar gösteriyor ki karşımızda bir “Proje Kemal” vardır. Sorosçu vakıfların ve göbeğinden dışa bağlı holding medyasının onu desteklemesi de bu planın gereğidir.
GÖREVİ NEDİR?
Kılıçdaroğlu, Baykal’ın yerine getirilirken ona görev kâğıdı iyice ezberletilmişti:
*Kürt açılımı ile uğraşan Erdoğan’a bu konuda destek olacaktı. Kürdistan’a giden yoldaki CHP engeli onunla aşılacaktı. Bu yüzden o, AKP’ye, “PKK ile görüşmeleri gizli yapmayın, Meclis’e getirin biz de destekleyelim!” diye çağrılar yaptı.
PKK’nın ideolojik çizgisine girip Seyit Rıza ve Dersim propagandası yaptı. Tunceli halkının baş belası bir şakiyi kahramanlaştırmaya çalıştılar.
Yetmedi, HDP ile “Demokratik Blok” oluşturdu, ortak mitingler düzenletti. 10 Ekim 2015’te Ankara’da saldırıya uğrayan seçim mitingi, HDP-CHP mitingi idi. Türkiye, ordusuyla, polisiyle PKK’nın üstüne giderken, Kılıçdaroğlu, PKK’nın siyasi kanadıyla işbirliği halindeydi.
Bu yüzden, 1 Kasım 2015 seçimlerinden önce, Vatan Partisi’nin “Terörle mücadeleyi AKP’ye ve Erdoğan’a bırakmayalım, birlikte üstlenelim!” biçimindeki teklifini, “Fay hatlarını çatlatırız!” diyerek reddetti.
Referandum sürecinde Erdoğan, onu PKK’lılarla işbirliği yapmakla suçladı ama Kılıçdaroğlu, PKK’lıları ve arkasındaki ABD’yi üzmemek için, “Onları asıl destekleyen, büyüten, ülkenin başına bela eden sensin!” dahi diyemedi. Sadece çok sıkıştırılınca, yuvarlak biçimde “Her türlü teröre karşıyız!” deyip işi geçiştirdi.
Referandumdaki oyunu anlamak için şu yazıma bir bakın: www.aydinlik.com.tr/kose-yazilari/riza-zelyut/2017-nisan/hayir-ci-gozukup-evet-e-calisan-kilicdaroglu
Yine. Ankara’da Kürdistan bayrağı asılırken, Barzani Kuzey Irak’a el koyup Kürdistan’ı ilan edeceğini açıklarken CHP’nin başındaki zattan tıs çıkmadı.
PKK her gün birkaç güvenlik görevlimizi şehit ettiği halde, o yürüyüşte PKK’nın siyasal uzantıları ile kol kola girdi, hapisteki HDP’lileri de masum göstermeye çalıştı.
Yarın: Erdoğan’ın gizli destekçiliğini yaptı