Kılıçdaroğlu serbest düşüşte
İngiltere polisi, Kral Charles’ın taç giyme töreni sırasında Graham Smith ve elli kadar arkadaşını tutukladı. Smith ve arkadaşlarının “suçu” monarşiye karşı olmak, “cumhuriyet istiyoruz” demekti.
Aynı sırada, İngiltere’nin dünya ölçeğindeki yayın organı The Economist, “Türkiye’ye demokrasinin gelmesi için Erdoğan’ın gitmesi lazım” diye manşet atıyordu. Emperyalizm, iki yüzlülüğün kitabını yazmıştır diyorduk ama bu kadar ileri gittiği zamanlar pek az olmuştur. Çünkü The Economist bununla yetinmedi, resmi Twitter hesabından “Kılıçdaroğlu’nu destekliyoruz” diye bir de mesaj paylaştı. O da yetmedi, ergenler gibi kapak fotoğrafına da “Erdoğan gitmeli” sloganını koydu!
“Çüş artık” mı diyelim “yuh artık” mı diyelim, İngilizcesini bilenler uygun olan tabiri seçsinler.
KILIÇDAROĞLU KİMİN ADAYI?
Aslına bakarsanız The Economist, İngiltere’den de büyük bir etkiye sahip. Dünyadaki tefeci sermayenin sesi. Kendi gazetecilik itibarlarını yerle bir etme pahasına Kılıçdaroğlu’nu desteklemeleri akla tek soruyu getiriyor: Kılıçdaroğlu küresel çetelere, tefeci sermayeye ne vadetti?
Üstelik destekçiler cephesi onlarla da sınırlı değil.
Dünyayı kan gölüne çevirmiş Batılı emperyalist ülkelerin adayı kim?
Kırk yıldır on binlerce insanımızı öldürmüş, çoluk çocuk demeden katletmiş PKK’nın adayı kim?
Milletin geleceğini çalan, kumpaslarla Türk ordusunu çökertmeye kalkan, insanların üzerine bombalar yağdıran FETÖ’nün adayı kim?
Yeşil Sol denen terör uzantısının eteklerine toplanan çeşit çeşit sol terör örgütünün adayı kim?
Yıllarca kirli işlerde tetikçilik yapmış, helal para nedir bilmeyen mafya babalarının adayı kim?
Her biri birbirinden beter bu kötülük yuvaları, hiç çekinmeden Kılıçdaroğlu’na desteklerini açıklıyor. Kanlı parmaklarını havaya kaldırıp “Umudumuz sensin Kemal” diye bağırıyor.
Kemal Bey ise bunlara itiraz etmiyor, yaptığı pazarlıkları verdiği sözleri açık açık meydanlarda duyuruyor.
MİTİNGLER NE SÖYLEDİ?
İstanbul da İzmir gibi oldu. Kılıçdaroğlu, 2018’deki İnce’nin mitinglerine göre çok daha az insan toplayabildi. Erdoğan’ın ise, kitlesini büyüttüğü görüldü.
Miting meydanı seçim sandığı değil ama, seçmenin ve teşkilatın azmini göstermesi bakımında önemli. Erdoğan’ın mitingine yaklaşık 2 milyon kişi katıldı. Türkiye tarihinin en büyük mitingi, iki şeyle mümkün oldu: Cumhur İttifakı teşkilatlarının gayreti ve seçmenin kararlılığı.
Kılıçdaroğlu’nun Maltepe’deki mitingine katılım ise beklenenin çok altında kaldı. Bu, CHP teşkilatlarının gayretsizliğini gösteriyor ama seçmende de bir isteksizlik olduğu açık.
Kılıçdaroğlu’nun son bir haftayı vatandaşın ne olduğunu dahi bilmediği ve ilgilenmediği “olmayan kaset” gündemi ile geçirmesinin sebebi hala tam olarak anlaşılabilmiş değil. Listelerdeki tuhaflıklar ve HDP/PKK ile kurduğu ortaklık gibi yapısal sorunların üzerine bir de bu iletişim hataları gelince seçmen “bu adamla bu iş olmaz” demiş olabilir.
Meydanlara bakılırsa seçime doğru Erdoğan’a ilgi daha da artıyor. Erdoğan, büyük şehirlerde sürpriz derecede yüksek oy alabilir.
MUHALEFETİN SEÇİM KONUŞMALARI
TRT’de seçim konuşmaları başladı. Muhalefet partilerinin yılışık mizahı, akla aykırı vaatleri ve ipe sapa gelmez öfke klişeleri arasında azıcık siyaset ve vizyon aradık. Bulabilene aşk olsun!
Bereket versin, gencecik bir isim Vatan Partisi Genel Sekreteri Özgür Bursalı imdada yetişti. Bursalı’nın NATO’ya, PKK’ya, FETÖ’ye açıkça meydan okuyan konuşması ve özellikle de “emperyalizme geçit yok, uyuşturucu ve LGBT propagandasını yasaklayacağız” sözleri zihinlere kazındı.
Biliyorsunuz, Vatan Partisi de seçimlere aslında bir muhalefet partisi olarak giriyor. Memlekete umut diye pazarlanan Kılıçdaroğlu bu örgütlerin adını ağzına bile alamazken torunu yaşındaki Özgür Bursalı’nın konuşması koskoca bir muhalefetin namusunu kurtardı.