Kılıçdaroğlu’nun ağnağı kıt

1963 yılında kabul edilen 274-275 sayılı yasaları işçilere anlatmak, işçileri bilgilendirmek, işçileri sendika ve toplusözleşme düzeni ile tanıştırmak için seminerler yapıyoruz. 1966 yılında Genel-İş Sendikası’nda Eğitim Müdürlüğü’nü yapıyorum. Gaziantep, Sivas, Erzurum, Diyarbakır’da yaptığımız seminerlerde işçiler bu yeni düzenin ne olduğunu şaşkınlıkla ve ilgiyle dinliyordu. Sanırsam Sivas’ta seminer sırasında bir işçi soru sormak istedi ama meramını anlatamadı, kendisine sorusunu daha açık sormasını söylediğimde kızdı ve “Hocam ya ben ağnadamıyom ya senin ağnağın kıt” dedi. Yani ya ben anlatamıyorum ya da sen anlamıyorsun, anlama yeteneğin sığ, yetersiz demek istedi. İşçinin yerel sözcüklerle söylediği bu sözler çok hoşuma gitmiş ve o yıllarda bazı şeyleri anlamakta zorlanan sendikacı dostlarıma o işçinin sözcükleri ile seslenmiştim.

SİYASETTE AĞNAĞI KIT OLANLAR VAR
Örneğin Cumhurbaşkanı ve Kılıçdaroğlu. Cumhurbaşkanının her gün her konuda konuşmaması, çok konuşanın çok yanlış yapacağı hep söylenir. Cumhurbaşkanını her gün konuşmaya, yoksul halkın vergilerinden sağlanan parayı böylesine hoyratça harcamaya, bu kadar çok seyahat etmeye, saray yaptırmaya, uçaklar almaya mecbur eden bir Anayasa hükmü yok. Bu konulardaki tutumu çok eleştirildi ama ağnağı kıt olduğundan tutumunu hiç değiştirmedi. Kılıçdaroğlu da öyle. CHP’yi sıkıştığı yüzde 25 oy aralığından kurtarması için mutlaka işçi sınıfına açılması gerektiği anlatıldı, yazıldı ama onun da ağnağı kıt olduğu için CHP yüzde 25 oy aralığına kazık çaktı ve bir türlü kurtulamıyor.

CHP’DE SENDİKALARDAN BİR İŞ ADAMI SORUMLU
CHP’nin bakmakla yükümlüğü olduğu insanlarla birlikte 60 milyona varan emek gücüne yakın durması iktidar olmasının tek koşulu. Bunun için ne yapılması gerek? Partide özel bir birim kurulması ve bu birimin emek politikaları üreterek işçi ile CHP’yi barıştırması gerek. CHP Genel Başkanı, MYK üyeleri arasından Veli Ağababa’yı sivil toplum kuruluşlarında, özellikle işçi ve sendikalardan sorumlu kişi olarak atadı. Veli bey Malatya’da vergi rekortmeni olmuş bir iş adamı ve milletvekili. Hayatında sendika-işçi sorunları ile ilgilendiğini, ülkenin emek sorunlarının ne olduğunu bildiğini sanmıyorum. Belki de işyerine sendika sokmamak için çalışmış bile olabilir. Koskoca CHP’nin işçi açılımını bir işverene yaptırmayı düşünmesi traji-komik bir olay. Kendi işyerlerinde belki de işçiyi sömürmüş biri CHP’nin işçi açılımı sağlayacak öyle mi? İnsanı güldürmeyin.

CHP’NİN İŞÇİ POLİTİKASI VAR MI?
Olmadığını biliyorum. MYK’da işçinin sorunlarını bilen tek kişi bile yokken partinin nasıl bir işçi politikası oluşturmasını beklersiniz. Ben CHP İstanbul İl Yönetim Kurulu üyeliği yaptığım 1967-1969 yıllarında İşçi Büromuz, Esnaf Büromuz vardı. İlçelerde de aynı örgütlenmeyi yaptırmıştık. Parti binalarının koridorları işçi-esnaf ile dolardı. Üyeleri arasında işçiler esnaflar çoğunluktaydı. Bugün CHP örgütlerinde yurt genelinde bu oluşuma tanık olamazsınız. Varsa da eser miktardadır ve kış uykusundadır. Oysa CHP’nin bu konuda yapması gereken çok şey, atması gereken önemli adımlar vardır. Önce tüm örgüt birimlerinde işçi-esnaf birimleri kurmalı ve genel merkezde toplayacağı uzmanlar ile İş Yasası, Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Yasası, Kamu Görevlileri Sendikası Yasalarında var olan yanlışları düzelten ve kendi iktidarında uygulayacağına çalışanları inandıran alternatif yasalar hazırlamalıdır. Emekçilerle ilgili hiçbir çalışma, hiçbir hazırlığı olmayan CHP, Türk-İş ve Hak-İş’i AKP’nin, DİSK’in de Kandil’in güdümüne girmesine seyirci kalmıştır. İşçiler ve sendikalar CHP’ye güvenmiyor çünkü bu partide işçinin adının olmadığını biliyor. İktidar olabilmek için Kılıçdaroğlu’nun ve CHP’nin zincirlerini kırıp işçi sınıfı ile birleşmesinden başka çıkar yolu yok. Kaybedeceği de hiçbir şeyi yok zaten kaybedeceği kadar kaybetmiş olan partinin işçi sınıfının ipine sarılmaktan başka çaresi yok.