Kılıçdaroğlu'nun Menderes açılımı!-(TAMAMI)
Ne yazayım ki, ne söyleyeyim ki?
Başından beri TV programlarında, yazılarımda belgelerle açıklıyorum ki; "Kemal Bey'den bu tarihi partiye hayır gelmez.”
Neden gelmez?
Önce yakın Türk tarihini bilmiyor,
CHP’nin geçmişinden bihaber şaşkın bir adam!
Daha işe başlar başlamaz, yaşayamadığı çocukluğundan kaynaklanan bir kinle anısı olmadığı 27 Mayıs’ı kötüleyerek marifet yaptığını sandı. Önce zembille CHP'ye indirildi, sonra onunla bununla dalaşarak ün yaptı.
Br taraftan Baykal’ı pohpohlarken, bir yandan çabaladı. TESEV Kurucu üyeliğiyle Amerikalı milyarder ve TESEV babası SOROS’un dikkatini çekti ve Baykal dış güçler tarafından kameralı komployla istifaya zorlandığında, Önder Sav’ın iteklemesiyle CHP'de umut adam oldu. İnsan bir kez ihanete alışmamış olsun. İlk fırsatta Partide, CHP ilkelerine sadık, Cumhuriyet rejiminin altı okuna umut bağlamış insan varsa onlara birer çizik atarak saf dışına çıkardı. Baykal’ın deyimiyle “konfor”u, tüm inançlara, tüm ilkelere yeğleyerek CHP'de temizliğe girişti. TSK’yı hedef alarak yüreğindeki Atatürk hıncını biledi.
CHP tabanı tüm bunları iyi değerlendirmelidir. Bir de kalktı. Şimdi hiç tanımadığı, rahmetli Menderes’i bir açılım aracı yaptı. 17 Eylül Menderes’in talihsiz sona gidişinin günüydü. Yanına sadık atadığı dostlarını, yolsuzluğa adı karışanları, Fethullah tarikatını, bölücü ayırıcı Kürt siyasetçileri aldı Menderes’in mezarının başında durdu ve saygıyla eğildi. Eğilir ya! Bazıları utanma ve arlanmadan uzak olurlar ve kimi görseler, kimden yarar umarlarsa onu eteklerler!
Şimdi Kemal Bey;
Ben sana Türkiye 27 Mayıs’a nasıl gitti onu yaşayan biri olarak kısaca anlatıvereyim de önce öğren, ondan sonra birileriyle ahrete selam gönder.
Yıl: 1950
DP seçimleri İsmet Paşa’nın bilerek hazırladığı siyasal ortamda bileğinin hakkı ve ulusal iradenin hasıyla kazanarak çıktı. Demokrasiyi getiren İsmet Paşa Pembe Köşk'e huzur içinde inmişti. Bir süre çok yakınında olduğum merhum Celal Bayar önce Meclis’e sonra Çankaya’ya çıkmıştı. Bayar’dan dinlediklerimi anlatıyorum:
“Bir gün oturuyorum. 'Adnan Bey geldi' dediler. 'Buyursun' dedim. İçeri girdi. Yüzü kızarmış, ellerini önünde kenetlemiş karşımdaydı.
- Gel Adnan Bey! Ne istersin? diye sordum; bana şöyle dedi:
- Sayın Cumhurbaşkanım istirhamım şudur: Siz Başbakan atayacaksınız Prof. Fuat Köprülü'yü atamanızı tavsiye edecektim.” Güldüm.
Adnan Bey! Benim Başbakanım siz olacaksınız. O zaman Köprülü'yü nereye isterseniz oraya atarsınız dedim.”
İşte Kemal Bey'in TSK'ya nispet önünde eğildiği adam böyle Başbakan olmuştu. 1954 DP’nin en parlak yıllarıydı. Ülkenin de. O seçimi de DP kazandı.
O sıralarda Kemal Bey'in suçladığı İsmet Paşa iğneyle kuyu kazıyor, partisi içinde moral veriyor ve partisini ayakta tutuyordu. 1954 seçimleri de CHP için hezimet olurken Başbakan seçimleri öne alarak iç-dış borç batağındaki ekonomiyi kurtarmaya çabalıyordu. 1957 seçimlerine giderken Başbakan değişmişti. İlk yıllarında basını pek severdi artık basının “mezbuhane” gayretlerinden söz ediyordu. Yazan ve düşünen adamlara tahammülü yoktu. Önce Cüneyt Arcayürek, sonra Metin Toker, Cüneyt Tarık Halulu, Yusuf Ziya Ademhan, Şinasi Nahit Berker Selami Akpınar ve daha nice basın mensubu ya Paşakapısı'nı, ya da Ankara Hilton diye adlanan Ulucanlar'ı boylamıştı. Beyhan Cenkçi ve Ülkü Arman'ın cezaları 30 yılı bulmuştu. Yeni ve gelişmiş Menderes tipi demokrasi artık dillere destandı. O dindar Başbakan bir akşam Suzan Sözen’in öteki akşam Ayhan Aydan’ın hanımın yanındaydı. Oradan da Eyüpsultan’da namaza duruyordu yanına yaklaşılmıyordu. İrtica başını almış gidiyordu. Allah için bugünkülere benzer yanı yoktu. İsmet Paşa onun korkulu rüyasıydı.
İşte Kemal Bey ve yandaşları YCHP’liler bu demokrasi kahramanının önünde neredeyse secdeye varacaklar. Ezber bozacaklardı! Kime karşı?
İsmet Paşa’ya karşı.
Paşa 70’inden sonra dağ bayır dolaştı ve umut olarak Meclis’e 178 kişiyle girdi: Paşa'nın kafasına Uşak’ta taş attılar, Yeşilhisar’da yolunu kestiler. Sonra Tahkikat Komisyonu kurarak Ana muhalefet liderini tutuklatmak için beni Bedii Faik’i CHP İstanbul il başkanı albay Cemal Yıldırım'ı, sorguladılar. Bunu 9 Subay olayında yaptılar.(Bkz- Orhan Birgit- Evvel zaman içinde- Doğan Kitap)
Hapishanelerde aydın ve gözü pek gazetecilerle doluydu.
Bu mu demokrasi kahramanı? Bunları kitaplarımızda yazdık durduk. (Kemal Bey Bkz- Matbuat Hazretleri- Bedii Faik- 2 cilt-, Bir Numaralı Tanık- Kurtul Altuğ-) Sonra bir 27 Mayıs sabahı olanlar oldu ve işte şimdi Kemal Bey'in önüne çelenk bıraktığı Demokrasi Kahramanı bu. Atatürk’e ihanet ettin, İsmet Paşa'yı horladın, kendi silahlı kuvvetlerini düşman ilan ettin. Ne için Kemal Bey?
Oy için sanıyorsun değil mi? Orada artık oturma Kemal Kılıçdaroğlu. Oradan ille hırpalanarak, itilerek , kakılarak mı gideceksin. Vakit daralıyor. Git kafadarlarında parti kur. CHP sana bol geldi ki yakında yapılacak yerel seçimlerde yüzde 19’dan fazla oy alman olası değil. CHP'ye acı, tabii vicdanın ve saygın varsa…