Kimse kaçak güreşemez İzin vermeyiz

Fethullahçı Terör Örgütü davası firarisi, gazeteci Adem Yavuz Arslan “FETÖ’ diye bir şey yok. Hırsızlık yaparken suç üstü yakalanan AKP’nin uydurduğu bir kavram ‘FETÖ’. Bu ifadeyi kullanan, yayan herkes @RTErdogan ın en büyük destekçisidir.” diye yazmış.

Sayın Tümamiral Semih Çetin de ona şöyle bir yanıt vermiş:

“FETÖ yeni bir kavram doğru. Birkaç yıllık. Peki FETO’ya ne dersiniz? Yavuz hırsız evsahibini bastırırmış. FETO’cularda vicdan yok, utanma dersen hiç arama. Asker korkusu var, Allah korkusu yok. Can veremeyeceksiniz demiştim sözde mahkeme heyetine. Bu sözüm pis işlere bulaşan herkese.” Ben de bilgi yanlışını düzeltmek için araya girdim.

SEÇİN BEĞENİN ALIN

“Hemen elimin altındaki üç dergi, 1990’lardan. 70’ler de var. 2000’e Doğru Dergileri. İlk Fethullahçı Terör Örgütü adını koyan biziz. FETÖ kısaltmasını da. Hatta bazıları başta onu isim kısaltması gibi anladı. Kaynak Yayınları’nda ise bu konuda cilt cilt kitaplar var.”

Hemen yardıma koşanlar oldu: -Şule hocam yettim. Seçin, beğenin, alın.

Ondan sonra bir tartışma başladı. Kısaca aktarayım. İçerikten yoksun, yalnızca hakaret etmiş olmak için yazılanları ve Partime, ailemize ve bana çok değerli övgüleri de almıyorum. Diğer yazanların adlarını da izinsiz kullanamadım. Zaten önemli olan da karşılıklı düşünceler:

ŞP: -Rota yalnızca RTE karşıtlığı olursa çok yanlış yerlere savrulmak kaçınılmazdır. Bugün FETÖ ve PKK yargılanıyor. Ne yapalım o zaman? Mesele Türkiye’dir, RTE’ye karşı olup olmamak değildir. “Daha çok. daha çok üzerine git; kökünü kazı” demek gerekmez mi? -Kökünü kazımak için neden garibanın çocuklarına gidiyorsunuz ki; adı belli gariban ŞP: -Neden yalnızca ortalıkta dolaşan, kulağınıza üflenenleri duyuyorsunuz. Neden kimler yargılanıyor bakmıyorsunuz? Orgeneraller, amiraller, savcılar, hâkimler, emniyet müdürleri, PKK’dan emir alanlar mı gariban? Gidin aynı dönemde Harp Okulu öğrencisi olanlara sorun. Onlar size çektiklerini ve nasıl ayrılmak zorunda kaldıklarını anlatsınlar. Haksız yere hak etmedikleri terfileri alırken, maddi kazançları sağlarken “gariban” değiller de, şimdi onun bedelini öderken mi garibanlar. Yapmayın lütfen, bakınız ve gerçekleri görünüz.

KİM GARİBAN

(Yer sınırlı olduğu için yazamadım. Ancak bu konuda o kadar çok acılı öykü dinledim ki... Sınavlarda yapılan yolsuzlukları biliyoruz. Harp Okulu’na girerken bunun bir anlamı var. Terfiler de öyle. Hak edişli olmak bir gelenek, bunun yüzyılların getirdiği bir deney ve gereksinime göre ölçütleri yerleşmiş. Aileler bile inceleniyor. Sapmalar mutlaka, hele özel dönemlerde oluyordur. Ama böylesine hileli, kasıtlı, planlı ve büyük çapta olması; Ordu’ya indirilen belki de tarihindeki en büyük darbedir. Öyle Harp Okulu öğrencileri tanıdım ki, resmen işkenceden geçmişler. Kimi ailelerinin tek umudu, kimi çok üstün, parlak öğrenci... Kimi dişini sıkmış son sınıfa, son döneme kadar; ama dayanamamış acılar içinde okulu bırakmış. Hayatı alt üst olmuş... her bakımdan yaralanmış. Ama şimdi öyle bir “mağdur” karartması bilinçli olarak yapılıyor ki... O çocukların, o subayların yerini haksız ve kanunsuz yere çalanlar, ya da örgüt mensubu olduğu için emeklerinin karşılığı olmayan maddi gelir ve şaaşalı yaşam sunulanlar, kucağında küçük çocuğu var diye yasalardan muaf tutulabilir mi? Elbette hukuk nesneldir. Yasalar önünde herkes eşit olmalıdır. Ama vicdan da esastır. Yargıç karar verirken elini yüreğine koyar. Ama adaletli olmak zorundadır.)

-Şule Hanım, 500 bin kişiye adli işlem yapıldı. 130 bin kişi işinden oldu, bunların hepsi mi suçlu. Hepsi bu millete silah mı tuttu? 130 bin kisinin %98’i üniversite mezunu. Ülkeden soğuttular insanları. @gergerliogluof takip edin, paylaşımlarına bir bakın vicdan sahibi birisiniz.

(Türkiye’yi her ne kadar bilinçli olarak “zaten burası Türkiye...” gibi tepeden bakmaya, vatanımızdan soğutmaya çalışsalar da; devlet gelenekleri yerleşik bir ülkedir. Diyelim örgüt üyeliği ve bağlantıları konusunda şüpheli bir kanıt varsa adli işlem yaparsınız. Suçluyu suçsuzdan ayırt etmek için de gerekir. Yok sayısı çok oldu, şu okulda okudu gibi değerlendirmeler sizi etkilememeli. İlkokul mezunu da olsanız yasa önünde eşit olmalısınız. Kaldı ki, FETÖ’nün özellikle parlak ve önder kişilere el attığını biliyoruz. Akıllıca bir anlamda. Birini ele geçirirsiniz, ötekilerini peşine takacak nitelikte olur.)

-Örn. yeni kurulacak AKP tortusu parti sözcüsünün ilk vaadinin “KHK ile ihraç edilen mağdurları işlerine iade edeceğiz” olması bir rastlantı mıdır? Hiç sanmıyorum. ŞP: Onlar işte tam da FETÖ’nün siyasi ayağı. Tasfiye edilmişlerdi. Sağolsun, muhalefet “RTE” karşıtlığı kapsamında yeniden can kan verdi. Meydana çıktılar. “Garibanlar”!

HAKLI ÇIKACAĞIZ

-RTE bu ülkenin geleceğini çaldı, eğitimi bitirdi. Ülkeden 50 yıl daha iyi eğitimli bir nesil gelmez en az. Bir ülkeye daha büyük zarar verilemez. FETÖ’yle de kaçak güreşiyor, üzerine pislik sıçramasın hesabı... karşınızda salak yok, saygılar ŞP: Rica ederim. Son derece saygılı, ben de gördüğüm gerçekleri aktarmaya çalışıyorum. Derdim laf yarıştırmak değil. Acısını çok çekiyorum. FETÖ’yle mücadele AKP’nin özel isteği değildi. Elini hep birlikte mahkum bıraktık. Kaçak güreşemez. İzin vermeyeceğiz. Eğitimi de düzelteceğiz

-Bin defa dünyaya gelsem yine Türk olmak isterim, orası ayrı. Fakat bu imam hatip ısrarı hâlâ devam ediyor. Devlet arazi ve yapıları hızla satılıyor. Ekonomi sorun değil, kuru ekmek yer doyarız. Ama eğitim her şeyden önemli. Geleceğimizin altına dinamit koyuyorlar.

ŞP: Kaygılarınızda haklısınız. İzin vermeyeceğiz. Atatürk de öyle yaptı. Önce önüne gelen acil sorunu çözdü. Başarıya giden yol o. Bölücü-irticacı, ki ikisinin de kaynağı aynı, terörü bertaraf edeceğiz ilk önce. Sonra öteki sorunlar. Başaracağız göreceksiniz. Yapmazsa yapacak iktidar gelir.

Biz Türk milletiyiz! Kendinize güveniniz! Daha önce de yaşandı bunlar! -Umarım haklı çıkarsınız -Konuştu %0,011101022 -Konuştukça siz neden alev alevsiniz? (Biri neden AKP’yi savunuyorsunuz, diye yazmıştı sonra silmiş. Ama ben ona yanıt vermiştim:) ŞP: Ben AKP’yi savunmuyorum. Kendi Partimin programı var. FETÖ’nün kökü kazınacak demişiz. Şimdi üzerlerine gidildi mi, gidildi. Ne diyeyim “sen kötüydün ey AKP, kötü kal mı” Neden gidiyorsun mu? Türkiye için hangisi hayırlı? Siyaset neden yapılır? Yalnızca karşındakine vurmak için mi? (Haklı bir uyarı geldi) -Daha iyisini yapmak için?! ŞP: Haklısınız. Onu eksik bıraktım. O gün de gelecek. Türkiye zor günlerden geçiyor. Bu da başka tür bir sorumluluk yüklüyor.

HİÇ NAMAZ KILDINIZ MI

-Siz FETÖ’nün üzerine gidildiğini mi zannediyorsunuz hâlâ. -FETÖ devleti ele geçirmeyip, 17.25 Aralık pisliklerini ortaya dökmeseydi, RTE ile anlaşsaydı FETÖ ile mücadale ederler miydi sanıyorsunuz. Hepsi aynı yolun yolcuları. -Şule hanim Reisiniz bir sabah kalkti tarikatlarin bu ulkeye cok zararli oldugunu gordu.Geregini yapmak icin fetodan basliyarak tarikatlarin butun ortacag unsurlarini bu topraklarda temizlemiye basladi oylemi.Yoksa 17/22 Aralikla baslayan bir guc kavgasinin sonucumu fark onemli. Yapamazsa yapan gelir.Yani Reisinize ikinci Ataturk misyonu yuklediniz.Silivride ne yediniz ictiniz? Sule hanim Reisinizle fetonun guc kavgasinda ne gibi dahiliniz oldu da Reisinizin elini mahkum biraktiniz ?

(Bu arkadaşımız, klavyesinden anlaşıldığı gibi, belli ki yurtdışından yazıyor. Bu milletin gücünü bilmiyor. Bir Reis var. Güç kavgası var. O kadar. Batı toplumlarının tanımı tam da bu. Oysa biz değiştiriciyiz. Etkeniz. İktidardan indiririz de, çıkartırırız da... Kaç kez yaptık. İlle bir menfaat karşılığı anlayış, bu da Batı’nın marifeti. Ötekilerine yukarıda yanıt verdim zaten.)

-Fetö’ye ülkeyi teslim edip methiyeler düzen bunlar, Pkk ya, açılım süreci deyip, faaliyetlerine, silah mühimmat depolamalarına göz yuman bunlar, Suriye’nin parçalanması, kan ve gözyaşı içinde kalmasına neden olan, savaş kaçkını vatan haini Suriyelilerin ülkemizi istilasına göz yuman bunlar, Amerikaya posta koyarmış gibi yapıp, kütüğünden ayrılamayan yine bunlar vs. vs...Siz hala nesini destekliyorsunuz? Biz eski Perinçekleri özlüyoruz...

(Hiç namaz kıldınız mı? Seccade her zaman kıbleye doğru serilir. Oda, ev, mekan değişir, bazen kapıya, bazen pencereye ya da duvara serilir, ama kıblenin yönü değişmez. Türkçemizde de böyle söylenir. Bizim kıblemiz hiç değişmedi. Hep emperyalizme karşı, Türkiye’nin bağımsızlığından bütünlüğünden yana olduk. Biz de eski sizleri çok özlüyoruz. Göreceksiniz kavuşacağız.) -Ülkenin en gereksiz ailesi Perinçek ailesi ŞP: Çok haklısınız. Hele bazılarına göre hiç olmaması gereken. Onun için her Amerikancı darbede analı babalı oğullu içeri giriyoruz. Yıllarca hapis yatıyoruz. Ben de ABD emperyalizminden ve araçlarından yana olsaydım aynen öyle yapardım. Bizleri, bizim gibi engelleri ortadan kaldırırdım.

KAÇ BİN YILLIK MİRAS

-Zaman, önderliğinizdeki Vatan Partisi’nin politikalarının tek ve yegane doğrulayıcısıdır. Ödediğiniz bedellere katlanabilecek güç ve istençten yoksun, önüne konulanı yemeye alışmış kimselerden gelen eleştiriler ne kadar acı. Sizler Atatürk’ü ve Cumhuriyetimizi onurlandırıyorsunuz

(Ödenen bedel yok. Yerine getirilmesi gereken görev var. İnanın bütün içtenliğimle söylüyorum. O kadar çok yüreği bu vatan için çarpan insanımız var ki... Öyle müthiş bir tarihimiz, birikimimiz var ki... Bu ülkenin vatandaşı olmaktan, işin ucundan tutmaktan o kadar mutluyum ki... Bunu da rastgele söylemiyorum. Dünyanın hemen birçok yerine gittim, hatta oralarda yaşadım. Kıyaslayarak söylüyorum. Hep derim acaba Türküm diye mi bana öyle geliyor. Hayır, son derece nesnel karşılaştırıyorum. Çok özel bir milletimiz, çok özel bir vatanımız var. Kaç bin yıllık miras bu! Görüyorsunuz, kazdıkça derinlerden neler çıkıyor. Yok böyle bir zenginlik. Yok böyle bir yaşanmışlık! Devrimler ve devletler coğrafyası. Kültürün anavatanı. Değerini bilmeli. Emperyalizm farkında.)