Kimse kimseyi kandırmasın…
Bir ülkede işlerin yolunda gidip gitmediğini anlamak için büyük siyasetçi ya da ekonomist olmanıza gerek yok. Yolda yürüyen insanların yüzlerine bakmanız yeterli. O gördüğünüz yüzler size gerçeği tüm açıklığı ile söyler.
Özellikle son iki yıldır pazarda, metroda, yolda gördüğüm tüm insanların yüzünde aynı ortak ifade var, korku, keder ve bu hisleri yaşadıkları için öfke dolular…
Türkiye Ulusal İstatistik Kurumu bugün Ekim 2016 İşgücü İstatistiklerini yayımladı. Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı, 2016 yılı Ekim döneminde geçen yılın aynı dönemine göre, 500 bin kişi artarak 3 milyon 647 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise 1,3 puanlık artış ile %11,8 seviyesinde gerçekleşti.
Bu şu demek: O kederli yüzlere Ekim ayında 500 bin kişi daha katıldı. 500 bin kişinin ailesi artık daha az ekmek bulacak, mutlu olmayı bir kenara bırakın, mevcut huzurları da kaybolacak… Onlar partili değil, onlar bir cemaat üyesi değil, onları koruyan, düşünen kimse yok bu ülkede, onlar sadece burnu estetikli, yüzü boyalı, çakma sarışın bir TV spikerinin haberlerde telaffuz ettiği rakamlar, onlar büyük ekonomistlerin üzerlerinde ahkâm kestiği sayısal veriler, onlar bu ülkenin rantından ve gelirlerinden yararlananların, akşamları sıcak evlerine dönüp sofralarının başına geçtiklerinde unuttukları insanlar sadece…
KİMSE KİMSEYİ KANDIRMASIN!
Bu ülkede hiçbirimiz sabah kalkıp soğukta amaçsızca dolaşan o işsiz adamın içinden geçenleri anlayamıyoruz. O kadar ayrıştırıldı ki bu ülkenin insanları, ortak amaçlar ve değerler çoktan unutuldu. Birbirlerinin ölümüne sevinen, metro istasyonlarında aman bir deli gelip katliam yapmasın diye M-16’lı özel harekât polislerinin nöbet tuttuğu bir ülkede, ucuz kamu spotları yayınlayarak, kuru sıkı söylemler savurarak ekonomiyi düzeltemezsiniz.
Aşağıdaki grafiklere bakıldığında, içinde birazcık merhamet ve vicdan olan kimseler, bu ülkenin meclisinde tartışılması gereken ana sorunun işsizlik olduğunu görür. Bunu görüp de görmemezlikten gelenlerin, kalp gözlerinin kapalı, sadece “bizim mutluluğumuz” diyen insanlar olduğunu artık hepimiz biliyoruz.
Bu grafikler işini kaybeden bir babayı, bir anneyi gösteriyor… Bu grafikler toplumun temel direği olan aile birliği içindeki patlamayı gösteriyor. Bu öyle bir patlama ki, ne IŞİD ne de PKK bombaları bu kadar yıkıcı olabilirdi. Onlara artık işsizler ordusu demiyoruz, onlar her geçen gün büyüyen, güçlenen mutsuzlar ordusu! Bu orduya katılım böyle arttıkça da, bu ülke huzuru bulsa bulsa ancak Münir Nurettin Selçuk’un “Kalamış” isimli şarkısında bulacak.