Kırkıncıyı bekleyenler

Bazen bir fıkra dilimin ucuna gelip gelip gidiyor, yazdıklarımızı çoluk çocuk da okuyor diye yazamıyorum... Vaktiyle bir deve kervanına bir bekçi tutmuşlar, eşkıyalardan korusun diye. Issız bir yerde daha ilk soygunda bekçi hiçbir işe yaramamış. İkinci soygunda da hırsızlar kervanı soyup gitmişler, bekçi kılıcını bile çekememiş. Üçüncü soygunda eşkıyalar kervanı soymakla kalmamışlar, bekçiye tecavüz etmişler, hem de kırk kişi... Bundan sonra bekçi "Haytt!" diye kükremiş, kılıcını çekip darmaduman etmiş haramileri. Bazen düşünüyorum; bu halk galeyana gelmek için neyi bekliyor, kırkıncıyı mı?

Değerli dostum Hayati Asılyazıcı ile birlikte köşemin adını "Ankara Notları" koyduk. Öylesine, iddiasız bir ad gibi göründü önce bana. Sonra düşündükçe anlıyorum ki, iddialı bir admış. Ankara'yı anlatmak kolay mı, hele şu günlerde? Neler oluyor neler! Bizi yönetenler her sabah kalktıklarında bu gün ne çalıp çırpacağız, diye başlıyorlar güne, hem de çocuklarıyla birlikte. Haberler bunu gösteriyor. Görünen manzara bu... Bu manzarayı anlatmak kolay mı? Dün Uğur Mumcu Vakfı'nda dersim vardı, pırıl pırıl altı öğrenci beni bekliyor. Geleceğin gazetecileri... Gazetecilerin özel ulak gibi kullanıldığı, basın mensuplarının iş takipçiliği yaptığı bir ülkede bu gençler kendilerine yer bulacaklar. Geç kalmamak için atladım bir taksiye. Kafamda yukarıdaki fıkra, yol biraz uzun olsa, şoföre de anlatacağım. Adet olduğu gibi, önce nerelisin sorusu... Taksi şoförleri önemli, bakalım "Hayt" diyecekleri zaman geldi mi? Son günlerde taksiciler arasında da yakınanlar, sözü bize bırakmayacak kadar öfkelenenler var. Hatta bazıları taksimetreyi açmayı unutacak kadar öfkeli görünüyor. Hani "hayt!" diyecekler bile sanıyorsunuz. Ancak bu bindiğim taksi şoförü hâlâ öyle bir yerde ki, kızmamak niyetiyle başladığım muhabbeti kızgın bitiriyorum. "Bakın beyefendi!" diyor bana. "Şu gençleri çevirin, sorun çoğuna, kaçı gusül abdestini bilir?" Adamın kafası hâlâ insanların yatak odasında, banyosunda... Kafalar nelerle meşgul edilirken, neler yapılıyor Ankara'da? Kızıyorum, patlayacağım ama, gene de sakin olmaya çalışıyorum. İnsanların yatak odasında, banyosunda neler yaptıklarını bilemem, ancak dolmuşa, otobüse, metroya bindiklerinde kokmasınlar, bizi bu ilgilendirir, diyorum taksi şoförüne. Belli ki bu taksi şoförü kimlerin boy abdesti aldıklarına çok merak ediyor. Söze başlarken kolay kızmayacağımdan emindim. Hadi kızma. "Şu çalıp çırpanları, trilyonları götürenleri hangi abdest temizler kardeşim?" diye soruyorum. "Seni o gençlere boy abdesti yüzünden böyle düşman ediyorlar, ardından da hırsızlara oy vermeni sağlıyorlar," diye bir şeyler anlatmaya çalışıyorum.

Şu aynı dili konuşamamak var ya, ne kadar zorlaştırıyor işimizi.

Ankara'da homurdanmalar başlasa da, kırkıncıyı bekleyenler de az değil.

Muhalefet partileri, halktaki "hepsi çalar, hepsi yapar" inancını yıkmak zorundalar. Başta CHP olmak üzere, muhalefet çalıp çırpmayacaklarına inandırabilmeli halkı. Mansur Yavaş CHP için Ankara'da iyi bir seçim, aklı başındaki bütün MHP'liler ona oy vereceklerini söylüyorlar. Mansur Yavaş artık CHP'lidir ve bana göre sağın da oyunu alabilecek bir CHP'li; kişisel hesapları bir yana bırakıp bütün CHP'lilerin onu destekleyeceklerine inanıyorum.