Kirli ortaklık!

“Son yüzyıla bakıldığında, adı ‘Kürt’ konulmuş bütün isyanların liderliğini, -kimlik, coğrafya ve cemaat temelinde- Barzanilerin üstlenmiş olması, başlı başına bir olaydır!Doğu Anadolu’nun aşiret yapısı içinde adı pek duyulmamış bir Barzani’nin, iki yüz yıllık bir isyan siyasetini günümüzde sahiplenip buna öncülük ediyor olması oldukça ilginçtir.Nihayetinde bu ayrılıkçı hareketler amaçları esas alarak çerçevelendiğinde, adı ‘Kürdistan’ olan ayrı bir devlet resmi ortaya çıkıyor. Sınırları ise Akdeniz’den Doğu’yu takip ederek Karadeniz’e ulaşan bir harita çiziyor. Ve bu harita Türkiye coğrafyasına uygulandığında, Anadolu ile Asya’nın bağını kesen bir kılıcı resmediyor.Bu durumda insan ister istemez, ‘Gerçek amaç nedir?’ diye sormaya başlıyor. ‘Kürt devleti kurmak mı yoksa iki kıtaya yayılmış Türk dünyasını bölmek mi?’Aklımızda işte böylesi cevap bulmamış bunca soru varken Türk tarihini öğrenmek, günümüz ve tarihimiz arasında bir bağ kurmak arzusunda olan nesiller, haklı olarak olayları büyük bir çerçeve içinde göremiyor. Tek bir resme bakıp olayları üstüne bir nakış gibi işleyemiyor. Gözler önündeki bu büyük ve anlamlı düğümü keskin bir bakışla bir türlü çözemiyor. Düğüm çözülemeyince, olaylar karanlıkta kalıyor ve çözüm diyerek ortaya çıkan bir siyaset, bu karanlıkta istediği gibi kamuoyunu yönlendirebiliyor.Peki; sorun ya ‘Kürt sorunu’ değilse?Bu eserde, Osmanlı’dan günümüze Kürt adı üzerinden belli bir coğrafyada ortaya çıkan bu ayrılıkçı hareketin dinsel-örgütsel ve küresel bir resmi çizilmektedir. Bu kitapta, bugün Kürt sorunu olarak öne çıkarılan meselelerin perde arkasında yer alan aktörler ve gerçek amaçları açığa çıkarılmaktadır.Bu araştırmada, ‘Türkiye’nin Kürt kimliği ile öne çıkarılan sorun aslında nedir, bugüne kadar neden çözülememiştir ve kalıcı bir çözüm için neler yapılabilir’ sorularına akılcı bir cevap aranmaktadır.Her şey büyük bir resim içinde sunulmuştur. Resmin ana temasında Cemaat ve Barzani ile aralarındaki ittifak yer almaktadır.Son satırlara ulaştığınızda sonuç, bu tabloya bakış açınızla bir anlam kazanacaktır.Amaç, çocuklarımız için huzurlu ve güvenli bir ülke ve gelecektir...”***Yukarıdaki satırları, bugüne kadar PKK terörünün siyaseti ve kaçakçılığı üzerine 11 kitap yazan Erdal Sarızeybek’in son kitabı “Yanlış İttifak-Cemaat ve Barzani” isimli eserden aldım.1978-1996 yıllarında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin jandarma teşkilatında, sınır, eğitim ve iç güvenlik birlikleri komutanlığı yapan Sarızeybek, bu kez bölgenin demografik, etnik ve dinsel yapısından yola çıkarak soruna farklı bir yaklaşım sergiliyor.Okuması zahmetli ama yararlı bir eser...Bugün Doğu ve Güneydoğu’da olup bitenleri anlamak isteyenlere farklı bir bakış açısı sağlayacağına eminim.YANLIŞ İTTİFAK CEMAAT VE BARZANİTürü: Araştırma-incelemeYazan: Erdal SarızeybekYayımlayan: Destek Yayınlarıİkinci baskı tarihi: 2015, AralıkSayfa sayısı: 391Etiket fiyatı: 24 lira




Neyimiz eksik?“Avrupa’dan ya da Amerika’dan dönen her köşe yazarı, klişeleşmiş bir soru sorar:‘Biz neden onlar gibi olamıyoruz? Neyimiz eksik?’Yerinde bir sorudur bu! Yalnızca seyahat dönüşlerinde değil, sürekli sorulması ve gündemde tutulması gerekir.Türkiye, büyük bir imparatorluğun mirasçısı... Dünyadaki bütün büyük imparatorluklar günümüze damgasını vuran devletlere dönüştü. Bir zamanlar Britanya, Rusya, Fransa, Roma, Japonya, Çin imparatorluklarıyla karşılaştırılan Osmanlı, 20. yüzyılda küme düşmüş, bazen Üçüncü Dünya, bazen de gelişmekte olan ülkeler kategorisinde anılmıştır.Bu duruma düşmüş hiçbir imparatorluk yok!Oysa Misak-ı Milli içinde kalan Türkiye, dünyanın en güzel denizlerine sekiz bin kilometre kıyısı olan, müthiş tarihi birikime sahip, olağanüstü bir ülke... Biraz deli dolu sayılabilecek kadar enerjik olan genç nüfusu da cabası...Peki; neden azgelişmişlik çemberini bir türlü kıramıyoruz? Neyimiz eksik?Bizde eksik olan, kültüre, bilime saygı göstermemek ve ‘can’ın kutsallığını kabul etmemektir.Azgelişmişlik ülkede değil, kafaların içinde... Sanki herkesin beynine bir az gelişmişlik kilidi takılmış... Bir anahtarla o kilidi açabilseniz, ülke kanatlanıp gidecek.Ne var ki; bu iş o kadar kolay olmuyor:Tarihsel tortular, bilinçaltında yer etmiş tabular, korkular, ezeli Türk kıskançlığı ve kültür düşmanlığı, Türkiye’yi bir cadı kazanına çeviriyor.‘Onlar’ gibi olabilmek için ‘onlar’ gibi düşünebilmek gerekir. Onların bu düşünce düzeyine varabilmeleri ise yüzyıllarca süren bir felsefe ve kültür çabasının sonunda şekillenmiş...Düşünce, kültürden türer. Kültürün beslediği düşünce, üretime dönüşür.Gelişmiş ülkelerin sadece tüketimini, teknolojisini ve refahını görmek, meyvelere gözünü dikerek ağacı görmemektir. Ağaç, kültürdür.Ve kültür, yarım yamalak eğitim verilen okullardan alınan bir belge değil, bir halkın tarihini kapsayan ve o halkın insanlık tarihi içindeki yerini belirleyen varoluş biçimidir.”***Zülfü Livaneli, 1991 yılında yayımlanan “Orta Zekalılar Cenneti” isimli kitabın genişletilmiş yeni baskısıyla karşımızda... Yukarıdaki alıntıyı yaptığım kitapta, 2010’da yayımlanan “Sanat Uzun, Hayat Kısa”dan seçilen bazı bölümler de var...Livaneli, Türkiye’nin toplumsal, sanatsal ve kültürel yapısına dair saptamaların yer aldığı kitabının yeni baskısı için yazdığı önsözde şunları söylüyor:“Orta Zekalılar Cenneti’ni yazdığım yıldan bu yana Türkiye’de ve dünyada çok şey değişti ama gözlemlerime göre ‘orta zekalı’ların iktidar alanı daha da genişledi, neredeyse başa çıkılmaz bir ortak paydaya dönüştü. Toplum kaliteyi -deyim yerindeyse- kusmaya başladı, iyiliğin yerini kötülük, temizliğin yerini pislik, hakkın yerini haksızlık, kibarlığın yerini kabalık, ahlakın yerini ahlaksızlık aldı.”***Uzun söze gerek yok... Bildiğimiz ama kaybettiğimiz erdemler için... Bu kitap, yeniden, yeniden, yeniden okunmalı!

ORTA ZEKALILAR CENNETİTürü: DenemeYazan: Zülfü LivaneliYayımlayan: Doğan KitapGenişletilmiş Birinci Baskı: 2015, AralıkSayfa sayısı: 461Etiket fiyatı: 29 lira