Kıyamet çadırları

Çadırlar dizilmiş çadırlar!
Naylondan, bezden, muşambadan,
İpleri azap, direkleri acıdan...
Çadırlar kurulmuş diriliş meydanına,
Kıyamet çadırlarıdır bunlar.
Girin haykırın, çıkın haykırın!

İşte size Silivri nöbet çadırı,
Kurulmuş esir kampının ensesine.
Geçin varoluş kanalından,
İçerde boğuşuyor bahadır ile şeytan.
Seyredin başkaldıran insanı,
Seçin ışıklı gerçek ile zifir yalanı.
Geçin haykırın, seçin haykırın!

Çadırlar dizilmiş çadırlar!
Çatılmışlar uygarlığın orta yerine.
İşte ölümüne direniş çadırı,
Yürüyün biber gazı koridorundan.
Kesik başını havaya kaldırıyor adam,
Seyredin Araf havuzuna atılanları.
Yasama kurbanları bunlar,
Bağlanmış tütün balyaları gibi yatarlar,
Onmak ile çürümek arasında.

Seyredin hayatı hayal perdesinde.
İşte size sabit zelzele çadırı.
Yanları kundak bezi, ipleri saç bağından.
Gelin görün kurt başlı bebeleri.
Dana gözlü kızın feryadını dinleyin,
Donarken tutuşuyor narin tenleri...
İnsan diyorum tuz ile buzun arasında.

İşte size seyyar şantiye çadırı,
Gelin seyredin ateşe atılan İbrahim’i,
Dinleyin avazını ekmeği çalınanın.
Nasıl da yanıyor gürül gürül,
Nasıl dayanıyor insanlık ormanları.
Yanın haykırın, dönün haykırın!

Cambazlar, kanbazlar, madrabazlar,
İşte size devletli terörist çadırı.
Kendi beynini pişiriyor kadın,
Akrebe dönüşüyor on sekizlik gelin.
Canavarın son marifeti bunlar...
Gözlerinizle görün kırk ayaklı bebeği,
Dilimlenmiş insanla besliyor babası.
Bakın haykırın, görün haykırın!

İşte size, iftarda intihar çadırı.
Seyredin kendi kendini boğazlayanı,
Bir çanak aşa duble temaşa
Onurunu taşa çalıyor yurttaş...
Sade hoşafa şartlı refleks,
Sandık pilavı üstü fasulye demokrasi.
Yiyin haykırın, kusun haykırın!

Çadır kurdum şu Habur’un düzüne, vay!
Çaput sardım gönlü ile gözüne,
Melil melil meliyor Atlantik kuzuları...
Kursaklarda çakırdikenli insan hakları,
Yutar mısın, tükürür müsün?

Haydi çadırcııı! Çadırcı geldiii!
Naylondan, bezden, muşambadan,
Kıyamet çadırları bunlar.
Çatır çatır ediyor, hükümet konakları!