Kızıldeniz ve gülü misk Yemen

19. yüzyılda Akdeniz havzası, Batı Arap ülkeleri (Kuzey Afrika), Doğu Akdeniz ve Doğu Arap ülkeleri (Şam Coğrafyası) Avrupa sömürge oklarının menzilindeydi. Ancak Avrupa devletlerinin asli hedefi buradan Doğu Afrika, Hint ve Çin coğrafyasına en hızlı şekilde inebilmekti. 1869’da Fransa’nın Mısır hanedanlığı ile birlikte inşa ettiği Süveyş Kanalı Projesi Londra’dan Hindistan’ın Bombay şehrine kadar olan 16 bin km mesafeyi 7 bin 700 km’ye düşürdü. Batı devletlerin askeri donanmalarını ve ticaret gemilerini Akdeniz’den Kızıldeniz üzerinden Yemen Denizi, Arap-Farisi Denizi (Basra Körfezi), Hint Okyanusu ve buralara kıyısı olan maden, tarım, petrol zengini ülkelere ve yeni koloniler inşa edecekleri yerleşim bölgelerine daha hızlı ulaşmalarına olanak sağladı.

Bugün itibariyle Kızıldeniz’den yılda 18 bine yakın gemi geçiyor. Bu, dünya ticaretinin yüzde 10’undan daha fazlasına tekabül ediyor. Kızıldeniz Çin-ABD ticaret rekabeti ve savaşlarının en bariz yaşanacağı alanlardan birisi. Çin, Pakistan’ın Belucistan bölgesinde yer alan, Hürmüz Boğazı, Basra Körfezi, Umman Arap Denizi, Yemen Denizi, Kızıldeniz ve Hint Okyanusu’na açılan kapı olan Gwadar Körfezi’ne devasa bir serbest ticaret bölgesi inşa etti. Çin-Pakistan kara ve deniz enerji koridorunda kilit bir öneme sahip Gwadar Limanı, Çin’i Malezya-Endonezya arasında yer alan Malakka Boğazına olan bağımlılığından kurtarmayı amaçlıyor. Zira Çin ile bir savaş halinin olması ve Malakka boğazının Çin ticaret gemilerine kapatılması Pekin için ciddi sonuçlar doğuracaktır.

YEMEN SAVAŞI

Çin’in Pakistan-Gwadar alternatif çıkış yoluna karşılık ABD, Suudi hanedanlığı ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Yemen’deki müttefikleri üzerinden Yemen’e savaş ilan ettiler ve Yemen’i işgal ettiler. Birçok stratejik konuda olduğu gibi, medyamız ve ülkemizdeki genel siyasetin ihmal ettiği konuların başında Yemen Savaşının sebepleri ve hedefleri gelmektedir. Bunun Türkiye için taşıdığı tehdit ve tehlikelere lakayt durum had safhadadır. İran ve müttefiklerinin açıktan destek verdiği Ensar-u Allah (Husiler) Hareketi Yemen’in Kızıldeniz şeridinin büyük bir kesimini kontrol ediyor. Suudi ve BAE işgaline karşı önemli kazanımlar elde eden, halen Yemen’in bazı zengin petrol ve doğal gaz bölgeleri ile Umman Denizi’ne yakın limanlarını işgal eden BAE, sahadaki eski hükümet müttefikleri, El Kaide ve türevlerine karşı savaşını sürdürüyor.

SOKOTRA ADASI

Yemen denizinde yer alan ve Kızıldeniz’e açılan Aden Körfezi ve Mendeb Boğazı’na hâkim olan Sokotra Adası 2018’de BAE tarafından işgal edildi. Buraya bir deniz ve hava askeri üssü inşa etti. Konu hakkında 26 Eylül 2019’da “Akdeniz’den Körfeze uzanan karadelik” ve 26 Ocak 2022’de “Yemen’de izlenmesi gereken rota” yazılarımızda bu bölgenin stratejik önemi ve uluslararası kuvvetlerin faaliyetlerine dikkat çektik. BAE’nin Sokotra ve yakın üç Yemen adasını işgal ve ilhak girişimi Suudi Hanedanlığı, destek verdiği devrik Abdülhadi Hükümeti, Yemen’de ABD, İsrail, Suudi hanedanlığı, BAE ve devrik hükümet destekçilerine karşı savaşan Yemen Ensar-u Allah Hareketi (Husiler) ile Adanın 50 bin nüfuslu Yemenli halkı tarafından kabul görmüyor. Buna karşılık BAE İsrail ve ABD’den aldığı destek ile stratejik ada ve halkı Yemen’den kopartılıp BAE vatandaşı ve askeri olmaları için uğraşıyor. Karşı gelen ada halkını sürgün ediyor. Uluslararası toplum ve hukuk Yemen konusunda da ya kış uykusunda ya da üç maymunu oynuyor.

İşgalden sonra ada İsrail askerleri ve turist kimliği ile farklı alanlarda uzman istihbarat personelinin sıkça ziyaret ettiği yerler arasında. ABD inisiyatifinde 15 Eylül 2020’de imzalanan İbrahim-i Anlaşmaları İsrail ile tüm Arap ülkeleri arasında diplomatik ve işbirliği öngörmesine rağmen şimdilik üç Semavi dinin babası olarak kabul edilen Hz. İbrahim’in ismini taşıyan bu anlaşma İsrail, BAE ve Bahreyn ile sınırlı kaldı. Fas ve Sudan ise İsrail ile normalleşme anlaşması imzalanmasına rağmen özellikle 7 Ekim El-Aksa Tufanı ve İsrail’in Gazze’de başlattığı işgal ve soykırım savaşıyla birlikte ilişkilerini açıkça yaşamaktan mahcubiyet duymaktadır. BAE, kendi gıda akışı güvenliği, Cebel Ali serbest ticaret bölgesinin güvenliği ve öneminin korunması, petrol ve doğal gaz sevkiyatının aksama yaşamaması, İsrail ve ABD’nin ticaret ve askeri güvenliği için Arap-Farisi (İran) Körfezinden Yemen Denizindeki Yemen adalarına buradan Kızıldeniz’e kadar Afrika’nın Somali ve Eritre bölgelerinde deniz ve hava üsleri kurdu.

PETROL TİCARETİNİN YÜZDE 9’U

Yılda binlerce ticaret gemisi Sokotra adasının yakınından geçmektedir. Dünya petrol ticaretinin yüzde 9’u bu güzergâhı kullanmaktadır. Zira Sokotra adası aynı zamanda Arabistan yarımadası, Afrika, Hindistan ve Asya arasında merkezi bir konuma sahip. İhtiyaç duyulduğunda Çin’in, İran’ın ve çıkarlarına zarar verecek bölge devletlerin ticaret faaliyetlerini sekteye uğratacak, bu ülkelerin Kızıldeniz’e ulaşımını engelleyecek askeri müdahaleler için önemli bir mevzi konumunda. Çin bir yanda diplomatik girişimlerle bölge ülkeler arasındaki gerilimi azaltacak hamleler yaparken, iki önemli aktör Suudi Hanedanlığı ve İran’ı yakınlaştırırken, askeri cepheleşmenin kaçınılmaz olduğunu hesaba katarak Kızıldeniz’de askeri üsler inşa etmektedir.

NATO 1983’TEN BERİ BURADA

Bugün BAE askeri varlığı Yemen’in 12 limanı ile Aden körfezi ve Limanını kontrol ve idare etmektedir. Kızıldeniz'in Mendeb Boğazını hükümdarlığı altında tutarak Dünya ticaret güzergâhını tamamen kendi kontrolünde olmasını istiyor. BAE’nin yanı sıra Kızıldeniz boyunca ABD, Fransa, İngiltere, Avustralya, Japonya, Türkiye, Çin, Rusya, Suudi Arabistan ve İtalya’nın askeri üsleri bulunmaktadır. İran, Yemen Ensar-u Allah varlığı üzerinden Kızıldeniz’dedir. NATO Birleşik Deniz Kuvvetleri 1983’ten beri buradadır. 7 Ekim’de vuku bulan Filistin El-Aksa Tufanı ve buna mukabil İsrail’in başta Gazze ve tüm Filistin’de başlattığı katliamlar ve yıkımlara karşı Kızıldeniz’de Yemen’in İsrail ve müttefiklerine karşı açtığı ticaret ve askeri gemileri hedef alan İHA, SİHA ve füze saldırıları Kızıldeniz tarihinde yeni bir sayfa açacaktır. İsrail, ABD’den askeri bir müdahale talep ediyor. ABD müdahale etmezse kendisinin Yemen’e karşı askeri müdahalede bulunacağını iddia ediyor. Buna bu koşullarda ne cesaret edebilir ne de bunu yapabilecek takate sahip. ABD geniş bir koalisyon kurma ve müdahaleyi birlikte yapmak için ikna faaliyetleri yürütüyor.

TARİHTEN DERS ALALIM

Tüm bu ülkelerin arasındaki, rekabet, dostluk, ticari işbirliği, ekonomik ve askeri güvenlik, çatışmalar ve olası savaşların test edileceği bu bölge ya Kızıl ya da herkesin feci bir bedel ödeyeceği “kan denizi” olacaktır. Yemen, Türkiye ve Türk halkı için özel bir yere sahip. Kader ortaklığımız türkülerimize kadar girmiş: “Ah o Yemen'dir gülü çemendir. Giden gelmiyor acep nedendir?” Aslında Yemen’in toprağı da halkı da bereketli ve misafirperverdir. Gülü de çemen değil misktir. Ayrıca Cennet Aden diyarıdır. Medeniyet beşiğidir. Şam, Mısır, Irak, Anadolu, Yunan ve Roma tarihinin kökleri Yemen’dedir. Nasıl ve hangi niyetle gittiğinize göre muamelede bulunur. Tarihi tecrübe ile sabittir. Yemen’e düşman olanlar iflah olmamıştır. Sanırım ibret alamayanlar için tarih tekerrür edecektir. Giden gelmeyecektir.